Türkiye-Mısır Siyasi istişarelerinin ikinci turu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ve Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Hamdi Loza başkanlığındaki heyetler arasında Ankara'da Dışişleri Bakanlığı'nda başladı. Görüşmeler iki gün sürecek.

İlk günkü görüşmelerde ikili konuların ele alındığı, yarınki görüşmelerde ise bölgesel konularda görüş alışverişinde bulunulmasının öngörüldüğü öğrenildi. "Tarafların ilişkilerin karşılıklı yarar temelinde ilerletilmesini ve normalleştirilmesini amaçladığı" belirtildi.

Türkiye ve Mısır heyetlerinin iki gün süren ve 6 Mayıs'ta Kahire'de tamamlanan istikşafi nitelikli görüşmelerin samimi havada ve kapsamlı içerikte yapıldığı ve iki ülkenin, istişarelerin bu turunun sonuçlarını değerlendirip müteakip adımları kararlaştıracağı bildirilmişti.

Dışişleri Bakanlığından görüşmenin ardından yapılan açıklamada, "Görüşmeler samimi havada ve kapsamlı içerikte gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerde ikili konuların yanı sıra Libya, Suriye ve Irak'taki durum başta olmak üzere bölgesel konular ele alınmış, Doğu Akdeniz'de barış ve güvenliğin sağlanması ihtiyacı üzerinde durulmuştur. Taraflar istişarelerin bu turunun sonuçlarını değerlendirecek ve müteakip adımları kararlaştıracaktır." ifadelerine yer verilmişti.

SOMUT ADIM: BÜYÜKELÇİLERİN ATANMASI

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın, 25 Ağustos'ta verdiği bir demeçte, Mısır ile ilişkileri doğru zemine oturtmak için görüşmelerin devam ettiğini ve bu alanda da yakında "somut adımların" atılmasının öngörülebileceğini dile getirmişti.

Ankara'da yapılan değerlendirmelerde, en önemli somut adım Türkiye ve Mısır'ın karşılıklı olarak büyükelçi atamaları ve 2013'ten bu yana maslahatgüzar seviyesinde yürütülen diplomatik ilişkileri normal düzeye çıkarmaları olarak görülüyor. Sembolik öneminin yanı sıra büyükelçilerin atanması Türkiye ve Mısır arasında uzlaşılan olası bir yol haritasının daha etkin ve sorunsuz uygulanabilmesi için büyük önem taşıyor.

Büyükelçi atanması konusunun ilk tur görüşmelerinde de gündeme geldiği ancak Kahire tarafının bu adımın atılması için Türkiye ile başlatılan sürecin kalıcılığı ve somutluğu konusunda daha fazla kanıt ve eylem gerektiğini ifade ettiği Mısır basınında yer alan yorumlar arasındaydı.

ÇAVUŞOĞLU: EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZ SON DERECE İYİ

Mayıs ayından bu yana yaşanan bazı gelişmelerin Mısır tarafında memnuniyetle karşılandığı biliniyor ancak bunların diplomatik düzeyi yükseltme kararına yol açıp açmayacağı Ankara'daki temaslardan sonra görülecek. Ankara görüşmesi ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri arasında gerçekleşecek bir görüşme sürecin geldiği noktayı göstermesi açısından da önemli bir adım olacak.

Çavuşoğlu, bugün katıldığı bir televizyon programında büyükelçi atanması gündemine değindi, bakanlıkta görüşmelerin devam ettiğini bildirdi: "İleriki aşamalarda karar verirsek, süreç sonunda karşılıklı büyükelçi atayabiliriz." ifadelerini kullanan Çavuşoğlu Mısır ile ekonomik ilişkilerin son derece iyi olduğunu kaydetti: "Ülkelerle siz bazen iyi ilişkiler içinde olursunuz, bazen gerginlik olur, bunu ticarete yansıtırsanız doğru olmaz" dedi.

MISIR, MÜSLÜMAN KARDEŞLER JESTİNDEN MEMNUN

Mısır'ı memnun eden gelişmelerden en önemlisi Ankara'nın İstanbul'dan yayın yapan muhalif Mısırlı televizyon gazetecilerinin faaliyetlerine son vermesi oldu. Temmuz 2013'te şimdiki Mısır Cumhurbaşkanı Abdel Fettah el-Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbe sonrası ülkesinden kaçan birçok Müslüman Kardeşler üyesi başta İstanbul olmak üzere Türkiye'ye yerleşmiş ve buradan darbeye karşı yayınlar yapmaya başlamışlardı.

Ankara, Müslüman Kardeşler'le bağlantılı yayın organları Mekameleen, El Sharq ve Vatan televizyonlarının yayınları ile ilgili ilk müdahalelerini Mayıs ayındaki siyasi istişare görüşmelerinden önce yapmıştı. İstihbarat servislerinin temas içinde olduğu o dönemde Mısır, bu yayınların yapılması müsaade edildiği sürece Türkiye ile normalleşmenin gerçekleşmeyeceği mesajını iletmişti.

Bu yayınların önce tonunun düşürüldüğü daha sonra tamamen yasaklandığı biliniyor. TV yayınları kesilen ancak sosyal medya araçları üzerinden faaliyetlerini sürdüren Mısırlı muhalif gazeteciler, Haziran ayından itibaren bu mecraları da kullanamaz oldular. İkinci tur görüşmelerin öncesinde bu sorunun ortadan kalkmış olması önemli bir gelişme olarak görülüyor.

TÜRKİYE'NİN TUNUS SESSİZLİĞİNİ MISIR NOT ETTİ

Türkiye-Mısır ilişkileri açısından Mayıs ayından sonra yaşanan en önemli gelişmelerden biri de Tunus'ta Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz'da Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden alıp Meclis'in yetkilerini 30 gün boyunca dondurması sonrası ile başlayan bunalım oldu.

İslamcı kimliği ile Müslüman Kardeşler ağının bir parçası olan Nahda partisinin lideri ve aynı zamanda Meclis Başkanı olan Raşid el Gannuşi, Cumhurbaşkanı Said'in kararını siyasi bir darbe olarak nitelemiş ve karşı çıkmıştı.

Nahda ve Gannuşi ile çok iyi ilişkileri olan Türkiye'nin Tunus'ta gelişmelere nasıl tepki vereceği merak konusu olmuştu. Siyasal İslamcı yönetimlerine karşı atılan bu tür adımlara geçmişte çok sert tepki verip darbecilikle suçlayan Türkiye, Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan bir açıklama dışında Tunus'taki gelişmeleri gündeme almamayı tercih etti.

Dışişleri açıklamasında "Tunus'ta Cumhuriyet Bayramının kutlandığı 25 Temmuz 2021 tarihinde halkın iradesini temsil eden Meclis'in faaliyetlerinin askıya alınmasından derin endişe duyuyoruz" ifadelerine yer verildi. Tunus Cumhurbaşkanı Said'in doğrudan hedef alınmaması dikkat çekerken, açıklamada "Tunus anayasasının hükümleri çerçevesinde demokratik meşruiyetin en kısa sürede yeniden tesis edilmesini temenni ediyoruz," beklentisi de kayda geçirildi. Bu konularda duyarlılığı bilinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tunus konusunda tepkisel bir açıklama yapmadı ve tam tersine Tunus Cumhurbaşkanı Said ile 2 Ağustos'ta telefonla görüştü.

Ankara'nın bu konuyu siyasi gündemine almaması başta Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır olmak üzere Arap dünyası ile ilişkilerini normalleşme çabalarına engel oluşturmaktan kaçınmak istemesinin bir göstergesi olarak görüldü. Türk hükümetinin bu yaklaşımı Mısır tarafından da yakından takip edildi ve tepki vermemesi not edildi.

DOĞU AKDENİZ'DE DENGELER DEĞİŞEBİLECEK Mİ?

Türkiye'nin Mısır ile normalleşme amaçlarından biri de Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile yaşadığı münhasır ekonomik bölge tartışmasında elini güçlendirmek. Mısır ile Yunanistan'ın Ağustos 2020'de yaptığı gibi deniz yetkilendirme anlaşması imzalamak istediğini saklamayan Ankara, bu adımla Doğu Akdeniz'de aleyhine olan dengeyi değiştirmek niyetinde.

Mısır daha önce Kıbrıs Cumhuriyeti ile de benzer anlaşma imzalamış ve Yunanistan, Kıbrıs, İsrail, Filistin, Ürdün ve İtalya ile birlikte hidrokarbon faaliyetleri için işbirliği öngören East Med Forum'un parçası olmuştu. Mısır, bunun da ötesinde Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan ile ilişkilerini stratejik bir düzeye çıkarmış, imzaladığı savunma anlaşmalarıyla Türkiye'ye de mesaj vermişti.

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis'i 4 Eylül'de Kahire'de ağırlayan ve savunma, enerji gibi alanlarda daha derin işbirliği yapılacağını kaydeden Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, bu adımla Türkiye ile normalleşme sürecinin Mısır'ın bölgesinde oluşturduğu ortaklıklardan geri adım anlamına gelmeyeceğini göstermiş oldu.

Mısır'ın Türkiye ile deniz yetkilendirme anlaşması için hızlı hareket etmeyeceği, siyasi sürecin inşa edilmesi sonucunda teknik çalışmaların başlatılabileceği ancak bunun da zaman alacağı yapılan değerlendirmeler arasında.