Freedom House’nin önceki gün kamuoyuna açıkladığı raporda Avrupa’da basını özgür olmayan tek ülke olarak gösterilen ve 134. sıraya düşerek “Özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yerini alan Türkiye’nin Etiyopya’da tutuklu iki İsveçli gazetecinin serbest bırakılması için her türlü imkanı harekete geçirdiği açığa çıktı.

ANF'den Murat Kuseyri'ye bilgi veren Etiyopya büyükelçisi Jens Odlander tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Türkiye’nin yoğun girişimlerinde bulunduğunu söylerken, 438 gün Etiyopya’da cezaevinde tutulan İsveçli gazeteciler Martin Schibbye ve Johan Persson kendileriyle en fazla ilgilenen ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.

ANF'de yer alan habere göre; bu ilgi sadece gazetecilerin serbest bırakılmaları için verilen çabalarla da sınırlı kalmıyor. Türkiye’nin Etiyopya Büyükelçiliği görevlileri tahliye olan iki gazeteciyi cezaevinin kapısında karşılıyor, Türk Hava Yolları uçağına bindirip İstanbul’a gönderiyorlar. 4 gün İstanbul’da kalan gazetecilerin uçak ve otel masraflarının Türk devleti tarafından ödendiği iddia edilmiş, Schibbye ve Persson ise bu iddiaları redderek masrafları kendilerinin ödediklerini söylemişlerdi.

ANF'de yer alan haberin devamı şöyle:

Odlander ve iki İsveçli gazetecinin açıklamaları AKP İktidarı ve Carl Bildt’in nasıl gizli bir işbirliği içinde olduklarını, gerçekte basın özgürlüğünü savunmak için değil, aksine basın ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak için kirli ittifaklar yaptıklarını ortaya koyuyor.

SOYKIRIM MİLYONERİ CARL BİLDT GAZETECİLERİ SUÇLAMIŞTI

Serbest Gazeteci Schibbye ve fotoğrafçı Johan Persson 2011 yılının Temmuz ayında İsveç petrol tekeli Lundin Oil’in Ogaden bölgesinde neden olduğu katliam ve insan hakları ihlallerini araştırırken Etiyopya askerleri tarafından yakalandı. Dışişleri Bakanlığına getirildiği 2006 yılına kadar Lundin Oil’in yönetiminde bulunan ve bu sayede zenginleşen soykırım milyoneri Carl Bildt, serbest bırakılmalarını talep edeceğine gazetecileri “Tehlikeli ve yasak bölgeye girmek”le suçlamıştı.

Bildt, gazetecilerin tutuklanmasını protesto etmez ve serbest bırakılmaları için “Sessiz diplomasi”yi devreye soktuğunu söylerken, mahkeme iki gazeteciyi “Etiyopya’ya izinsiz girme” ve Ogaden bölgesinin özerkliği için mücadele eden ONLF gerillalarına “moral desteği verme” suçlarından 11’er yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkemenin kararını tepki ile karşılayan gazeteci ve yayıncı örgütleri Carl Bidt’e sert tepki gösterdi. İsveç’in bir çok yerleşim biriminde yapılan gösterilerde Bildt’in istifa etmesi istendi. İyice köşeye sıkışan Bildt, konu hakkında kendisine sorular yönelten gazetecileri azarlayacak kadar ileri gitti.

BİLDT DAVUDOĞLU’YLA GÖRÜŞEREK TÜRKİYE’Yİ DEVREYE SOKTU

2012 Eylül ayında iki gazetecinin serbest bırakılmasıyla Carl Bildt’in bir kahraman edasıyla ortaya çıktı ve sessiz diplomasinin başarısını kutladı. İki gazetecinin serbest bırakılmasıyla birlikte Carl Bildt’in dedikleri neredeyse unutuldu ve burjuva basını sessiz diplomasinin başarısına övgüler dizdi.

Oysa iki gazetecinin yayınladıkları kitapta satır aralarında yer alan bazı ifadeler ve olaylar, görüşmelerimizde verdikleri bilgiler Bildt’in gerçekte basın ve ifade özgürlüğünü savunmak için değil, kendisini kurtarmak ve yönetiminde bulunduğu Lundin Oil’in katliamlarını gizlemek için yoğun bir çaba içinde olduğunu gösteriyor.

Kitapta, Bildt gazetecileri cezaevinde ziyareti sırasında bırakılmaları için ABD, İngiltere, Türkiye ve İsrail’i devreye koyduğunu söylüyor. Dönemin İsveç Büyükelçisi Jens Odlander da Bildt’in Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu’yla ilişki kurmasından sonra Etiyopya’daki Türk büyükelçiliğinin tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmaları için devreye girdiğini söylüyor.

CARL BİLDT TÜRKİYE’DEKİ GAZETECİLER BAŞKA SUÇLARDAN TUTUKLU

2012 yılının Mayıs ayında Stockholm’de düzenlenen bir basın toplantısında Dışişleri Bakanı Carl Bildt’e Türkiye’deki tutuklu gazeteciler hakkında ne düşündüğü sorusu yöneltildi. Bildt, tıpkı Türk Hükümeti yetkilileri gibi Türkiye’de cezaevindeki gazetecilerin başka suçlardan tutuklu olduğunu söyleyerek yanıtladı. Etiyopya’daki tutuklu İsveçli gazeteciyle ilgili soruyu soran gazeteciye de “Git onu Etiyopya Dışişleri Bakanına sor” diyecek kadar pervasızlaştı.

Bugüne dek Türkiye’de yaşayan insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü ihlallerini açıkça eleştirmekten kaçınan ve AKP iktidarına övgüler düzen Bildt’e Türk Hükümeti Etiyopya’da yardım ederek borcunu ödedi.

Yüzlerce gazeteciyi terörist suçlamasıyla cezaevlerinde uzun süre tutan AKP Hükümeti Carl Bildt’e yardım etmek için teröre moral desteği verme suçundan ceza alan gazetecilerin serbest bırakmak için seferber oluyor. Aslında iki gazeteci AP iktidarını hiç ilgilendirmiyor. Her fırsatta AKP iktidarını öven, Türkiye’deki insan hakları ihlallerine göz yuman suç ortağını kurtarmayı amaçlıyor.

BİLDT BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURDU

İsveçli iki gazeteciyi yasak bölmeye girmeye suçlamakla Etiyopya Hükümeti’ne destek veren ve ceza almalarına katkıda bulunan Bildt, uyguladığı politika ile bir taşla iki kuş vurmayı başardı.

Ortaya çıkan bilgilerden İsveç Dışişleri yetkililerinin gazetecilere savcılık suçlamalarının kabul edilmesi, mahkemenin karar vermesinin ardından af edilmeleri için girişimde bulunmaları telkinin yapıldığı görülüyor. Nitekim iki gazeteci mahkemede suç işlediklerini kabul etti ve ardından da af edilmeleri için başvuruda bulundu. Af taleplerinin kabul edilmelerinin ardından da serbest bırakıldılar.

Bildt uyguladığı taktikler sayesinde uzun yıllar yönetimde bulunduğu Lundin Oil’in neden olduğu katliamların araştırılmasının önüne geçmiş oldu. İki gazeteciye 11’er yıl hapis cezası verilmesinden sonra gazetecilerin bölgeye gidip insan hakları ihlallerini araştırmaları pek mümkün görülmüyor. Haber alma özgürlüğüne büyük darbe vuran Bildt, “Sessiz diplomasi”si, ABD ve İngiltere, Türkiye ve israil gibi işgalci ve baskıcı ülkeleri devreye koyması sayesinde iki gazeteciyi özgürlüklerine kavuşturan bir diplomat görünümü kazandı.

“SESSİZ DİPLOMASİ”NİN UYGULAYICILARI CEZALANDIRILDI

İki gazetecinin yazdığı kitapta İsveç’in Etiyopya Büyükelçisi Jens Odlander ile yardımcısı Fredrik Spik’in “Sessiz diplomasi”yi başarılı bir biçimde uyguladıklarından dolayı terfi edilebileceklerinden, Odlander’in Brüksel Büyükelçisi olma beklentisi içinde olduğundan söz ediliyor.

Odlander Addis Abeba Büyükelçiliğinden alınıp istanbul Konsolosluğuna atanırken Fredrik Spik’in Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevine tamamıyle son verildi. Neden Dışleri Bakanlığı’yla ilişkisinin kesildiği sorusunu yönelttiğimiz Spik, “Şu anda bir başka iş yapıyorum. İşimden memnunum” diyerek yanıtlıyor ve konu hakkında açıklama yapmaktan kaçınıyor.

Odlander ise büyükelçi iken İstanbul’a konsolos olarak atanmasını rütbe tenzili olarak görmediğini, bunun bir teknik sorun olduğunu ve görevi gönüllü olarak kabul ettiğini söylüyor.

Odlander’e “Türk hükümetinin kendi ülkesindeki gazetecileri cezaevlerinde tutarken İsveçli gazetecilerin Etiyopya’da serbest bırakılmaları için girişimde bulunmasını nasıl karşıladığı” sorusu da yönelttik. Bu soruya cevap veremeyeceğini belirten Odlander, İsveç olarak yapılan kalkınma yardımlarıyla Türkiye’nin AB üyeliğini ve sivil toplum örgütlerini desteklediklerini söylüyor. 3 Mayıs günü İstanbul’da gazetecilerin koşullarını ele alan büyük bir seminer yapacaklarını belirten Odlander, “Açıklık ve basın özgürlüğü Türkiye için çok önemlidir” şeklinde konuşuyor.