ANKARA - Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ilk anayasa taslağını neredeyse yirmi yıl önce hazırladıklarını hatırlatarak, o gün bugündür de yeni anayasa taleplerini her platformda dile getirdiklerini söyledi. Boyner, şöyle konuştu:

 

''İstediğimiz herhangi bir anayasa değil. Özgürlüklerin çekincesiz korunduğu;  hakların kısıtlanmadığı; kuvvetler ayrılığı dengesinin işlediği; yargının tarafsız ve bağımsız şekilde çalışmasının garanti altına alındığı; yasama organının denetleme görevini bihakkın yapabildiği; hesap vermenin istisna değil kural olduğu; her türlü azınlığın sesinin bastırılmadığı; seçim sisteminin insanın adalet duygusunu zedelemediği; partiler kanununun tabanın ve seçmenin sesinin duyulmasına imkân tanıdığı; güçlendirilmiş bir Parlamenter sistem anayasası arzuluyoruz.

 

Bugün aramıza katılarak bizi onurlandıran Sayın Meclis Başkanı’mızın bu yolda sarf ettiği çabaları büyük bir merak ve heyecanla izliyoruz. Milletin egemenliğini temsil eden Meclis’in 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışan bir Anayasa hazırlayarak, otoriter bir zihniyetin kullanma kılavuzu şeklinde düzenlenmiş 1982 Anayasasını, kabul edilişinin otuzuncu yılında rafa kaldırmasını bekliyoruz.

 

Meclis’in toplumun birikiminden daha fazla yararlanmasını sağlamak üzere sivil toplum örgütleriyle yakın görüş alışverişi içinde olmasının da Parlamenter sistemimizin güçlenmesine katkı yapacağına inanıyoruz.''

 

'ÇÖZÜM, MECLİS'İN BY-PASS EDİLMESİ DEĞİL'


Tüm parlamenter sistemlerde yasamanın ağır işleyişinden şikâyet edildiğini kaydeden Boyner, ancak bunun çözümünün Meclis’in by-pass edilmesi olmaması gerektiğini söyledi. Boyner, ''içtüzük etkili yasama faaliyetine engelse, o zaman yapılacak işin 12 Mart yarı darbe döneminin Kanun Hükmünde Kararname uygulamasına sarılmak değil, içtüzüğü etkinliği arttırıcı yönde değiştirmek olması'' gerektiğine işaret etti.

 

'TÜRKİYE'YE YAKIŞMAYAN KARELER'


''Demokrasinin yalnızca çoğunluğun yönetimi olmadığı gerçeğini de artık iyice sindirmemiz gerekiyor'' diyen Boyner, bir demokraside her şeyin sayısal çoğunlukla ölçülemeyeceğini kaydetti.

 

Boyner, kamuoyunun geniş kesimlerinin giderek, yılarca süren tutukluluk sürelerinin infaza dönüşmesinden ve uluslararası kuruluşların dahi sahip çıktığı gazetecilerin hapiste olmasından vicdanen büyük rahatsızlık duymaya başladığını söyledi.

 

TÜSİAD Başkanı Boyner, iddianamelerin somut kanıttan çok demokratik hukuk devletlerinde örneği görülmeyen gizli tanıklık ifadelerine yaslanarak hazırlanmasının, sanıkların özel hayatlarının telefon kayıtlarından sızdırılmasının vakayı adiyeden sayılması, küçücük bir kız çocuğuna insafsızca tecavüz edenlerin ''rıza'' ve iyi hal öne sürülerek en düşük cezalarla neredeyse mükâfatlandırılmaları, kadına yönelik şiddetin cinnet boyutlarına gelmesinin, ''model ülke'' olma iddiasındaki bir Türkiye'ye yakışmayan kareler olduğuna dikkat çekti.

 

Boyner, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir dava vesilesiyle Türkiye’ye yönelttiği soruların içeriğinin son on yılda arzu ettiğimiz kadar yol gitmediğimizin göstergesi olduğunu kaydetti. Ümit Boyner, bu durumun, Türkiye’nin demokratikleşme yönünde attığı mevzuat düzeyindeki adımların maalesef uygulamada yeterli ilerlemeyi sağlamadığını, bir anlamda, bu amaçla harcanan emeklerin karşılığını bulmadığını gösterdiğini de ifade etti. Boyner, şöyle konuştu:

 

''Böyle bir tabloyu yaşamayı hiç de hak etmediğimizi düşünüyorum. Ancak bu vesileyle Adalet Bakanlığımızın Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile başlattığı, ifade ve medya özgürlükleriyle ilgili diyalogu önemsediğimizi vurgulamak istiyorum. Umuyoruz ki, Terörle Mücadele Yasası, Ceza Yasası gibi yasalarda gerekli değişiklikler yapılır ve yeni anayasa yapım sürecini de kolaylaştırıcı adımlar atılmış olur.

 

Bugün ben siz hitap ederken insafsız değerlendirmeler ve uzun tutukluluklar bağlamında simgesel önem taşıyan Hopa Davası ve Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül’ün duruşmaları da başlıyor. Farklı kaynaklara göre 281 ile 500 arasında öğrencinin aylarını hatta yıllarını hapishanelerde tutuklu olarak geçirmesi bizde geçmişe yolculuk duygusu uyandırıyor. 1960’larda gelişmiş ülkelerin gençlerin sorunlarına eğilerek, taleplerini dinleyerek aştıkları büyük öğrenci isyanları sırasında Türkiye aksi yöne giderek geleceğini inşa edecek bu gençlerimizi şiddetle terbiye yolunu seçti. Bu tercihin sonucu kaybedilmiş binlerce canın maliyetini biz unutmuş değiliz. Benzer bir maliyetin yeniden ödenmesini istemiyoruz.''

 

‘DEPREMZEDELERE ENGEL ÇIKARILIYOR’


Van ve Erciş depremlerine de değinen Boyner, depremin mağdurlarının hala uygun koşullarda yaşamaya başlayamadıklarını, kendi kaynaklarıyla Türkiye’nin farklı yörelerine gidebilenlere bürokratik engellerin çıkarıldığını bilmenin kendisini üzdüğünü ifade etti.

 

Bu arada Boyner, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yaklaşık iki hafta önce geçirdiği ameliyat nedeniyle acil şifalar diledi.

 

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek, toplantının basına kapalı bölümüne programı nedeniyle katılamadı. (NTVMSNBC)