Sonda tekrar edeceğimi baştan yine yazayım: Elbette tünelin sonundaki IŞİD değil, ancak biz şu an tünelin içindeki karanlıktayız! Asıl sormak istediğim ise şu: IŞİD'i ne kadar görüyoruz? Ya da IŞİD bize gerçekten gösteriliyor mu?

Bu; IŞİD'e yaklaşım çeşitlemelerine dairdir...

Bir süredir, yoğun olarak (özellikle de IŞİD'in saldırıları sonrası) bölgede yaşananları birçok farklı medya kanalından takip etmeye çalışıyorum.

Başta olmazsa olmazımız(!) ulusal/anaakım medya elbette; Doğan Haber Ajansı, Anadolu  Ajansı, Cihan Haber Ajansı ve gazetelerin internet siteleri... vs. Diğer taraftan görece daha bağımsız olan (ne kadar bağımsız tartışılır tabii) haber kaynakları var; Fırat Haber Ajansı, Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem... vs. Bir de uluslararası basın var elbette; Reuters, AP, BBC, Al Jazeera... vs.

Dilden dolayı ne yazık ki Arapça kaynakları pek takip edemiyorum; ancak çevirileri vasıtasıyla kısıtlı da olsa okuyabiliyorum...

Şimdi IŞİD ekseninde bu haber kaynaklarının bakış açılarını görelim:

1) ANAAKIM MEDYA: ''IŞİD tam bir vahşiler ve caniler ordusu!''

Elbette haklı bu konuda. Lakin IŞİD'i salt bu boyutuyla 'görmek' hem beslendiği kaynakları gözardı etmek, hem de onun gücünü küçümsemek (vahşiler, çete üyeleri... vs.) değil midir? Ayrıca sürekli vahşet videoları yayınlamak (ama hassasız, buzlayarak veriyoruz!) korku dalgasını genişletmekten öte ne işe yarıyor?

Bu grubun ana amacı: Kah gündemi farklı bir yöne çekmek kah popüler olan IŞİD'den ve Ezidilerin yaşadığı trajediden 'beslenmek'.

2) BÖLGEDEKİ HABER KAYNAKLARI: ''Bizimkiler en iyisi!''

Bölgedeki haber kaynakları deyip yukarıda örneklerini verdiklerim, anaakım medyanın deyimiyle ''PKK'ya yakınlığıyla bilinen'' kaynaklar esasen. Her ne kadar arada bölgedeki güçlerin birleşme çağrısına dair haberler paylaşılsa da sürekli ve tekrar kere tekrar peşmergenin kaçtığının altını çizip, YPG'nin IŞİD'e karşı direnen tek güç olduğu vurgusunu yapıyor. (YPG, PYD'nin silahlı gücüdür. PYD de bilindiği gibi PKK'nin Suriye koludur. Dipnot düşelim) Bu bilgi, yani YPG'nin ve sonrasında HPG'nin IŞİD'le savaşan tek güç olduğu birçok kanaldan, hatta dün CNNTürk'te Şirin Payzın'ın konuğu tarafından da doğrulanan bir bilgi. Buradaki sorunlu durum ise bu vurgunun bu kaynaklarca çok sık yapılması. Hatta bazen Ezidilerin karşılaştığı vahşetin bile önüne geçecek şekilde altının çizilmesi. Öte yandan peşmergenin 'kaçtığına' dair vurguların bu kadar sık olması, bölgenin IŞİD'e karşı ihtiyacı olan 'birlik'e de zarar veriyor.

Elbette bölgedeki tek haber kaynakları bunlar değil. Bir de işin KDP tarafı var. Onlar da yukarıdakine benzer şekilde ama tersi istikamette bir yayın politikası izliyor. PKK tarafına yüklenerek, peşmergeyi savunarak... vs. Hatta kimi kaynaklar Mahmur'un hiçbir zaman IŞİD'in eline geçmediğini, ve daha da ötesinde BM'in kurallarına göre Mahmur Kampı'nın PKK'nin elinde olduğunu yazıyorlar... Bu kısım medyanın peşmerge ile ilgili söylemlerini dün Şirin Payzın'ın bir başka konuğu da (az önce bahsettiğim kişiye karşıt olarak) dile getirdi ve PKK'nin bölgedeki etkisinin abartıldığını dile getirdi...

Bu grubun ana amacı: ''Bizimkiler en iyisi!' mesajı vererek propagandist bir yaklaşımla organik bağları olan tarafı yüceltmek. Elbette IŞİD'e karşı mücadeleyi veren 'iyi'lerdir, lakin buradaki sorun vurgunun ağırlıklı olarak burda olmasıdır. Son günlerde iyi olan şey ise iki tarafın da (KDP ve PKK) bu dilden 'kısmi' olarak uzaklaşmalarıdır.

3) ULUSLARARASI MEDYA: 'Bölge'nin batıya ihtiyacı var' algısı!

Bu grubun haberlerindeki asıl vurguyu batının IŞİD'e bakış açısı oluşturuyor. Bölgeye gazetecilerini gönderip 'önemsiyor'uz algısı yaratmaları, Ezidilerle ilgili haberlerinde dramaturjisi yüksek (daha fazla nasıl yükseltebilirlerse o kadar) bir dil kullanmaları, ABD'nin son hava saldırıları ile IŞİD'e nasıl etkili darbeler indirdiğini anlatmaları bu grup medyanın ana argümanları... Şu anda ise ağırlıklı olarak ABD'li gazetecinin IŞİD tarafından vahşice öldürülmesi ve Obama'nın açıklamaları ön sıralarda yer alıyor.

Bu grubun ana amacı: Bölgedeki güçlerin yeterince etkili olamadıkları ve ABD'nin bölgedeki çıkarlarını etkileyecek boyuta gelen IŞİD'e karşı 'Batı sizi kurtaracak!' imajı yaratmak...

IŞİD'e karşı farklı kanallardan beslenen medyanın bakış açısı aşağı yukarı bu. Tabii ki bunlar benim kişisel ve bilimsel verilere dayanmayan gözlemlerim. Detaylandırılabilir, istisnai örnekler verilebilir, hatta bazı noktaları çürütülebilir de...

Ben şahsen bu haber kaynaklarının hiçbirine güvenmiyorum. Güvensizliğim sadece haberin doğruluğu veya yanlışlığı ile ilgili değil; kullanılan dil'den, amaçlanan şey'e kadar birçok noktaya uzanıyor...

Bana göre medyanın sorması, araştırması ve aktarması gereken IŞİD’in uyguladığı vahşet ve katliamların yanında şu soruların cevapları olmalıdır:

1) IŞİD nasıl oluyor da bu kadar kısa bir süre içerisinde bu kadar güçlü bir hale gelebiliyor?

2) IŞİD’i ortaya çıkaran ve onu besleyen mezhepçilik nasıl bu kadar derinleşti?

3) IŞİD’in bu katliamları esas olarak kime yarıyor?

4) Avrupa ve Türkiye’den IŞİD’in saflarına nasıl katılabiliniyor?

5) IŞİD’i kimler destekliyor?

Elbette bu sorular çoğaltılabilir. Bu noktada ‘Medyanın görevi midir ki bu?’ sorusu da akıllara gelebilir. Peki medyanın görevi tam olarak bu değil midir ki? Yani haber ve bilgi aktarmak, aktarılan bu bilgi ve haberlerle insanlarda bir kanaat oluşturmak... vs.

Ben yukarıda bahsettiğim haber kaynaklarından edindiklerimle doğru, damıtılmış, verimli bir kanaat oluşturulabileceğine inanmıyorum... Ya da belki de ben beceriksizim bu noktada, bu da ihtimaller dahilinde tabii.

Evet medya IŞİD'e bakıyor. Ancak gerçekten gördüğünü hiç sanmıyorum. Ya da sadece kendi işine gelen kısmını görüyor ve bunu da basit bir şekilde propaganda aracı olarak kullanıyor.

Elbette tünelin sonundaki IŞİD değil, ancak biz şu an tünelin içindeki karanlıktayız!

Bu bakımdan yazımı şu cümleyle bitirmek istiyorum:

Bütün medya çürümüş bir ceset gibi kokuyor!