Siyasi mahkumların F tipi cezaevlerine sevki için 20 cezaevine 19 Aralık 2000’de yapılan operasyonun “Tufan” adı verilen Bayrampaşa Cezaevi ayağından sonra şimdi de Ümraniye Cezaevi’ne yönelik operasyonla ilgili “Atmaca” ve “Bora” adı verilen 2 plan daha ortaya çıktı. 1’i asker 8’i mahkum 9 kişinin öldüğü Ümraniye Cezaevi’ndeki operasyonla ilgili planlarda, operasyonun yapılmasını sağlamak için bazı infaz koruma memurlarının gönüllü olarak rehin olabileceklerinin varsayıldığı ortaya çıktı...

 Ümraniye Cezaevi’ne düzenlenen operasyonla ilgili olarak, Bayrampaşa Cezaevi’ne yönelik operasyonda olduğu gibi yine Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş imzalı iki plan hazırlandı. Operasyonların isimleri 15 Aralık 2000 tarihli Özel Müdahale Planı’nda Atmaca, 18 Aralık tarihli İhtimalat Müdahale Planı’nda ise Bora olarak belirlendi. Her iki planın büyük ölçüde aynı olmasına rağmen, Bora planında, Atmaca’da yer almayan Elazığ Jandarma Tabur Komutanlığı’nın görev tanımı yer aldı. Planda, müdahalenin bu taburun asgari bir hafta teçhizat eğitimi tamamlanmadan yapılması durumunda, müdahaleye katılmayarak İstanbul’daki toplumsal olaylarda kullanılacağı belirtildi.

Gönüllü rehin gardiyanlar

Planlar, Bayrampaşa Cezaevi için hazırlanan Tufan planıyla büyük ölçüde benzer maddeler taşıyor. Ancak bu iki planda, Tufan planında olmayan bazı dikkat çekici ifadeler ve senaryolar yer alıyor. Cezaevine müdahalenin Bayrampaşa’daki operasyonun tamamlanmasından sonra başlayacağı, tavanlar ve duvarların delinmesinden sonra gaz bombası atılacağı belirtildi. Mukavemetin “denge prensibine uygun silah kullanarak kırılacağı” ve “Kesici ve delici alet kullanılması durumunda misli ile karşılık verileceği” belirtilen planlarda “Cezaevine müdahale öncesinde birkaç infaz koruma memurunun gönüllü olarak rehine olabileceği farz ve kabul edilmiştir” denildi. Planlarda “Tunceli nüfusuna kayıtlı 70 kadar infaz koruma memurunun teröristlere sempatizan olduğu, teröristlerin her türlü isteklerini gönüllü olarak yerine getirecekleri kıymetlendirilmektedir” ifadesi dikkat çekti.

İşkence emri kuşkusu

Planlarda, sanık avukatlarının mahkumlara işkence emri olarak yorumladıkları “Teslim alınanlara ‘acil sorgu’ yapılarak istihbari bilgi elde edilecek” ifadesi de yer aldı. Operasyon sırasında cezaevi dışında toplanacak kalabalığın takip edileceği, şüphelileri polisin alması sağlanacağı belirtildi. Planlarda “Operasyonla ilgili gereksiz makamlara bilgi verilmeyecek” emri verdi.

Mahkumlara ‘eri öldürmek’ suçundan beraat

Ümraniye Cezaevi’ndeki operasyona ilişkin olarak güvenlik görevlileri hakkında yapılan suç duyurularında takipsizlik kararı verildi. Ancak 399 hükümlü ve tutuklu hakkında “cezaevi idaresine isyan, patlayıcı madde bulundurmak, yaralama, faili belli olmayacak biçimde adam öldürme” suçlarından Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada, savcılık esas hakkındaki görüşünde er Nurettin Kurt’un mahkumlar tarafından öldürüldüğüne ilişkin delil bulunmadığı için bu suçtan beraat istemişti. Davanın duruşması 15 Haziran’da görülecek. Davada ifade veren Cezaevi Komutanı üsteğmen Uğur Pamukçu er Nurettin Kurt’un, jandarmanın açtığı ateşle ölmüş olabileceğini söylemişti. Adli Tıp Kurumu ve balistik raporlarda da Kurt’u öldüren kurşunların cezaevinde ele geçirilen silahlardan değil, kinetik enerjisi daha yüksek silahlardan atıldığı belirtilmişti.

8 MAHKUM VE BİR ASKER ÖLMÜŞTÜ

Biri asker 9 kişinin öldüğü Ümraniye Cezaevi’nde, askerin “teslim ol” çağrısına ateşle karşılık veren mahkumların kurşunuyla öldüğü iddia edilmiş, ancak sonradan bunun doğru olmadığı, kurşunun güvenlik güçlerinin kullandığı tipte bir silahtan çıktığı anlaşılmıştı.

Kemal Göktaş/ Vatan