TTB, Edirne’deki mültecilerin yaşadıklarını yerinde izleyerek raporlaştırdı. Ağır hak ihlallerinin yaşandığının belirtildiği raporda, özellikle kadın ve çocukların sağlık ve güvenlik riskine çok açık olduğu ifade edildi. Raporda ayrıca bu sürecin ivedilikle sonlandırılması ve toplumsal infial yaşanmaması için de politik iradenin sağlanması çağrısı yapıldı.

Evrensel’den Burcu Yıldırım’ın haberine göre, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Edirne’de bulunan mültecilerin durumuna ilişkin rapor yayımladı. Hem Edirne’de hem de Edirne-Yunanistan sınır kapısı Pazarkulede’ki mültecilerle, sağlık görevlileri ve yerel yönetim görevlileri ile görüşmelerde bulunan TTB heyeti, mültecilerin ağır hak ihllalleri yaşadığını, özelikle kadın ve çocukların sağlık ve güvenlik rislerine açık olduğunu belirtiyor. Mültecilerin sınır kapısındaki durumlarına ilişkin önerilerde bulunan TTB, “Yetkililerin belirsiz, insan hayatını riske atan ve insan hakkı ihlali yaşanan bu sürecin sonlandırılmasında ivedilikle rol almaları ve süreci şeffaf yürütmeleri gerekmektedir” uyarısında bulunarak daha fazla can ve mal kaybı yaşanmadan, toplumsal infial yaratılmadan sorunu çözecek politik iradenin sağlanması çağrısını yapıyor.

‘TUVALET, TEMİZ SU VE GIDAYA ULAŞILAMIYOR’

Mültecilerin ciddi insan hakları ihlalleri ile önemli sağlık riskleri içinde bulunduğu ve belirli noktalarda insani gereksinim olan tuvalet, temiz su ve gıdaya ulaşılamadığı belirtilen raporda, güvenlik güçleri ile de doğrudan karşı kaldıkları belirtiliyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Tekirdağ Devlet Hastanesine yapılan ziyaretler sonucunda Yunanistan kolluk güçleri tarafından ateş açılması sonucu hastaneye gelmeden bir kişinin hayatını kaybettiği, birinin de boğulduğu belirtilirken onlarca kişinin ise kesici, delici aletler ve ateşli silahlarla yaralanmadan dolayı hastanelere başvurduğu ifade ediliyor. Kronik hastalıkları bulunan kişilerin ilaç temininde sorun yaşandığı ayrıca sınırı geçenlerin ellerinden eşyalarıyla birlikte ilaçlarına da el konulduğuna ve tedavilerine devam edemediklerine dikkat çekiliyor.

Acil durumda olan mültecilerin kolluk güçleri tarafından başka yerlere gönderilme korkusu ile ambulans dahi çağırmaktan endişe ettikleri ve çoğunun kadın ve çocuklardan oluştuğu belirtiliyor. Özellikle kadın ve çocuklar açısından önemli sağlık ve güvenlik risklerinin saptandığı raporda darp, taciz, cinsel taciz, ve tecavüz olayları ile karşılaşma risklerinin artabileceği, erken doğum ve düşüklerin yaşanabileceği uyarısında bulunuluyor.

Raporda genel olarak ise şu öneri ve önlemlere yer veriliyor: 

Sınırda Yunan kolluk kuvvetlerinin ateş açması ve başka yaralanmalar nedeni ile hastanelerde acil başvurularında yoğunluk yaşanmaktadır. Sağlık çalışanlarının izinleri iptal edilmiştir. Bu durumun daha uzun sürmesi durumunda Edirne’de ek sağlık insan gücüne ihtiyaç duyulacağı belirtilmiştir. Süreçte sahada görev yapan sağlık çalışanlarının psikolojik ve sosyal desteğe gereksinim duyabileceği öngörülmüştür.

Sınırın diğer tarafına geçmeye çalışırken yaralanan, can ve mal kaybına uğrayan ya da geçen kişilere yapılan müdahaleler işkence kapsamına girmektedir ve her biri insan hakları ihlali kapsamında değerlendirilmelidir. Bu durum uluslararası yetkililere bildirilmeli ve hemen bu tür uygulamalara son verilmelidir.

Süreç devam ettikçe ve belirsizlik sürdükçe, insan hakları ihlalleri, sosyal sorunlar ve sağlıkla ilişkili problemler hem mülteciler, hem de kentte yaşayanlar, toplum ve sağlık çalışanlarında artacaktır.

Sürecin daha fazla can ve mal kaybına neden olmadan, toplumsal bir infial yaşanmadan iyi yönetilmesi, şeffaf ve sorunu çözecek bir politik irade gerekmektedir.

Güvenli bir geçiş koridoru sağlanmadan mültecilere geçiş temennisi verilmemeli, mülteciler hayati tehlikenin olduğu şartlara doğru itilmemelidirler.

Yetkililerin belirsiz, insan hayatını riske atan ve insan hakkı ihlali yaşanan bu sürecin sonlandırılmasında ivedilikle rol almaları ve süreci şeffaf yürütmeleri gerekmektedir.

Şu anda sınırda ya da Edirne şehrinin farklı bölgelerinde bulunan mülteciler için en temel insani bakım ve gereksinim duyulan temel sağlık hizmetleri sağlanmalı ya da sağlanabilecek kurum/mekanizma/yapılar oluşturulmalıdır.

Mültecilerin hareketliliği Edirne şehir içinde kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılamasını önleyecek şekilde kısıtlanmamalıdır.

Mültecilerin Türkiye’de gerekli haklara sahip olarak yaşamaları için 1951’de kabul edilen Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi sınırlama kaldırılmalıdır.