Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, Sayıştay’ın şehir hastanelerine ilişkin hazırladığı denetim raporlarını inceledi.

Sayıştay’ın tespitleriyle kamu zararının ortaya çıktığını belirten tabipler, şehir hastaneleriyle yapılan sözleşmelerin feshedilmesini, kamu zararının tahsili içinse adli ve idari soruşturma başlatılmasını talep etti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi "Sayıştay’ın 2019 Sağlık Bakanlığı Denetim Raporu’na Göre Şehir Hastanelerini Değerlendiriyor” konulu basın açıklamasını, TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB 2’nci Başkanı Ali İhsan Ökten, TTB Merkez Konsey Üyesi Vedat Bulut ve TTB hukukçularından avukat Özgür Erbaş’ın katılımıyla online gerçekleştirdi.

Sayıştay’ın şehir hastanelerine ilişkin tespitlerini paylaşan TTB 2’nci Başkanı Ali İhsan Ökten, “Pandemideki rakamlarla oynama gerçeği şehir hastaneleri konusunda da devam ediyor” ifadelerini kullanırken, TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Kamu yararı tümüyle ortadan kalkmış durumda şirket hastaneleri oluşturularak. Kamu ciddi bir şekilde zarara uğratılmış durumda. Kamuoyu vergilerine sahip çıkmalı çünkü bizim öz kaynaklarımız tüketilmiş ama bu kamu yararına kullanılmamış” dedi.

‘KAMU ZARARININ TAHSİLİ İÇİN İDARİ VE ADLİ SORUŞTURMA BAŞLATILMALI’

Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre, TTB’nin Sayıştay raporlarından derlediği şehir hastanelerine ilişkin tespitlere göre Sağlık Bakanlığı’nın kayıtlarında şirketlerin yükümlülüğü altında görülen inşaat aşamasındaki şehir hastaneleri muhasebeleştirilmedi.

Sözleşmesi feshedilen ya da tamamlanan hastanelerde kayıtların kapatılmadığı, Sağlık Bakanlığı’nın taahhüt ettiği talep garantilerinin ve sağlık tesislerinde kullanılan bazı cerrahi setlerin tüketim malzemesi olarak muhasebeleştirilmediği, hizmete giren şehir hastanelerine yapılan kira ödemelerinin hatalı muhasebeleştirildiği ve finansmandan kaynaklı borç ile yapılan kira ödemelerinin mevzuata uygun kaydedilmediği Sayıştay tarafından tespit edildi.

Şehir hastanelerine ilişkin Sayıştay’ın tespitlerini sıralayan TTB, şehir hastaneleriyle yapılan sözleşmelerin tazminatsız feshedilmesini talep ederek şunları kaydetti:

“Ön fizibilite raporlarını hazırlayanlar dahil olmak üzere oluşan kamu zararının tahsili için idari ve adli soruşturma başlatılmalıdır. Sağlık Bakanlığı denetimi ihale etmekten vazgeçmeli ve şehir hastanelerinin kayıt sistemini kamu eliyle yürütmelidir. Şirketlerin hata puanları belirlenerek kamuoyu ile paylaşılmalı ve yaptırım uygulanmalıdır. Eksik imalata ve inşaata rağmen şirketler hakkında işlem yapmayanlar ve kabul komisyonlarında yer alanlar hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmalı. Şirketler tarafından yürütülen hizmetlere dair sözleşmeler feshedilerek tıbbi cihaz, mefruşat kamuya devredilmeli, çalışanlar kamuya alınmalıdır. Kira ve hizmet ödemelerindeki usulsüzlükler nedeniyle kamu zararına neden olanlardan bu zarar doğrudan tahsil edilmelidir. Sayıştay tespit ettiği usulsüzlükler ve kamu zararı nedeniyle yargılamaya esas denetim raporu hazırlayarak yargı yetkisini kullanmalıdır.”

‘SÖZLEŞMELER FESHEDİLEBİLİR’

Şehir hastaneleriyle Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan sözleşmelerin nasıl feshedilebileceği sorusuna ise TTB hukukçularından Avukat Özgür Erbaş, şu ifadelerle yanıt verdi:

 “Şehir hastanelerinin sözleşmelerini görmüyoruz ama sözleşmelerinin tabi olduğu hukuku ve mevzuatı biliyoruz. Şehir hastanelerinin sözleşmelerinin nasıl feshedilebileceğine dair yönetmeliklerde yükümlülükler var. Sözleşmelerin tazminatsız olarak feshedilmesi talebinin gerekçelerinden bir tanesi şu: Şehir hastanelerini yapan şirketlerin Dünya Bankası’nın yatırım sigortası birimine siyasi risk sigortası yaptırdıklarını biliyoruz. Siyasi risk sigortasının içerisindeki kalemlerden birisi de kamulaştırma. Dolayısıyla bu riskin gerçekleşmesi durumunda şirketler sigorta primlerinin karşılığı parayı alıyorlar, ilgili ülkeye de dönüp yatırım hakları aracılığıyla bunu tazmin etme yoluna gidebiliyorlar. Sözleşmelerin tazminatsız olarak feshedilmesine ilişkin mevzuatta belirlenen hallerin oluştuğundan bahisle bu sözleşmeler feshedilebilir. Hem kamulaştırma bedeli hem de ayrıca bir tazminat ödeme riski de oluşmaz.”

‘TESPİT EDLİMESİ GEREKEN CİHAZLAR TESPİT EDİLMEDİ’

Bursa ve Ankara Bilkent şehir hastanelerinde kemoterapi ve TPM hazırlama işlemlerinin şirketlerden devralınmasına rağmen cihazların muhasebeleştirilmediği, Kayseri şehir hastanesinin kira bedelinde yapılan artışın sonradan yaptırılan işin oranının çok üzerinde olduğu gibi tespitlerin yanı sıra Sayıştay’ın şehir hastanelerine ilişkin tespitleri şu şekilde TTB tarafından sıralandı:

-Yaptırım oranlarının neden düşük tutulduğuna ilişkin soruya Sağlık Bakanlığı’nın oranların tespitinde finansman sağlayıcılara yapılacak ödemelerin aksatılmamasına önem verildiği yanıtını verdiği,

-Sayıştay’ın şirkete uygulanacak yaptırımın şirketin yükümlülüğüne göre belirlenemeyeceği,

-Yabancı para cinsinden alınan kesin teminat mektuplarının mevzuata uygun olarak muhasebeleştirilmediği,

-Şehir hastanelerinde genel bütçeden karşılanması gereken elektrik, doğalgaz ve su harcamalarının hastane döner sermayesinden ödendiği,

-İdarenin şirketin sözleşme hükümlerini ihlal etmesi veya sözleşmeyi haksız feshetmesi halinde doğan ceza ve masraf gibi giderleri tazminat olarak neden ödemek zorunda olduğunun anlaşılamadığı,

-Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu için imzalanan sözleşmenin feshedilmesine rağmen şirketin hazine arazisinden çıkmadığı, alana beton döktüğü ve Sağlık Bakanlığı’nın bunlarla ilgili işlem yapmadığı,

-Ankara Bilkent ve Mersin Şehir Hastaneleri’nin sahibi olan şirketin Sağlık Bakanlığı’na teslim etmesi gereken cihazları deposunda tuttuğu, Bilkent Şehir Hastanesi'ne teslim edileceği söylenen cihazların ise Mersin Şehir Hastanesi'nden getirildiği, ancak her iki hastanede de aksaklıklar içerisinde şirketle mahsuplaşma yapılmadığı,

-Bilkent Şehir Hastanesi'nde hizmet alanlarının Mart 2020’ye kadar Sağlık Bakanlığı’na teslim edilmemesine karşın ödemede kesinti yapılmadığı,

-Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'nde şarta uygun olmayan trijenerasyon sisteminin kurulduğu,

‘SÖZLEŞMELERDEKİ MADDELER CAYDIRICI DEĞİL’

-Şehir hastanelerinin kabul aşamasında idare ve görevli şirket tarafından muayene ve kabul komisyonlarına verilmesi gereken belgelerin tedarik edilmemesi ve muayene ve kabul işlemlerinin eksik evrak üzerinden yapıldığı,

-Ankara Bilkent ve Bursa entegre sağlık kampüsü yapım işleri ile ürün ve hizmetlerin temin edilmesi işlerinde; toplam sabit yatırım tutarına dahil olan imalatların bir kısmının yapılmadığı, bir kısmının ise uygulama projesine ve/veya şartnameye aykırı olarak yapıldığı,

-Ankara Bilkent şehir hastanesine taşınan sağlık tesislerine ait binaların (Atatürk EAH, Türkiye Yüksek İhtisas EAH, Numune EAH, Ankara Çocuk Sağlığı Hastalıkları Hematoloji Onkoloji EAH, Dr. Zekai Tahir Burak EAH) tahsisine ilişkin yeterli ön hazırlığın yapılmadığı,

-Yatırım döneminde KDV istisnasından yararlanan görevli şirketlerin istisna kapsamında kira tutarının veya kira süresinin bir kısmından vazgeçmeyi taahhüt etmesine ilişkin işlemlerin idare ile aralarında tesis edilmediği,

-Şehir hastanelerinde bazı görevli şirketler tarafından mali tabloların belirli aralıklarla idareye sunulmadığı ve sunulan mali tablolarda şirketlerin yüzde 20 özkaynak kuralına uygun hareket etmediği,

-Hizmet bedellerinin mevzuata aykırı olarak bakan oluru alınmadan güncellendiği, Isparta, Kayseri ve Manisa şehir hastanelerinde sözleşme değişikliğinin usule aykırı olarak mevcut sözleşme üzerine daire başkanı tarafından tükenmez kalemle yazılarak ve imzalanarak gerçekleştirildiği,

-Otomasyonla yapılan hizmet bedellerinin gerekçesiz olarak asgari ücret oranında güncellendiği, temizlik malzemesi benzeri sarf malzemeleri için de bedel artışının bu orana göre yapıldığı,

-Şirket tarafından sunulan merkezi yardım masası hizmetinin hizmet puanlarının takibini sağlamakta yetersiz kaldığı, hata ve kesinti puanlarının hesaplanmasının sözleşmeye aykırı yapılması ve bazı hastanelerde hata bildirimlerinin şirket tarafından kapatıldığı,

-Sözleşmelerdeki yaptırım maddelerinin caydırıcı olmadığı, inşaat aşamalarının uzamasına rağmen hiçbir şirkete yaptırım uygulanmaması, işletme dönemi için hata puanlarının çok düşük belirlenmesine ve hata bildirimleri olmasına karşın 2019 yılı mali yılı sonuna kadar hataya dayalı hiçbir kesinti yapılmadığı,

-Projede idareye ait görünen alanlarda ticari faaliyet yapılması, şirketlerin kendileri için inşa edeceği ticari alanları tamamlamadan idarenin alanında ticari faaliyet yürütmesi ve buranın iklimlendirme giderlerinin de idare tarafından karşılandığı,

'SÖZLEŞMEDE BELİRLENEN CİHAZ VE EKİPMANLAR YOK’

-Şirketlerin tedarik edeceği tıbbi cihazların sağlık hizmeti için yetersiz kalması nedeniyle kapatılan hastanelerin cihazlarının taşınmasından kaynaklı zarar tespiti yapılarak yaptırım uygulanmaması, ödemede mahsup işlemi yapılmadığı,

-Bursa ve Bilkent şehir hastanelerinde teknik şartnameye uygun olmayan ekipmanların da kabulünün yapıldığı, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'nde toplam 14 kalem teknik şartnameye uygun olmayan tıbbi ekipmanın da kabulünün yapıldığı,

-Bilkent Şehir Hastanesi'nde görevli şirketin deposunda 294 adet, idareye sağlık hizmetinde kullanılması için verilmeyen tıbbi ekipmanın bulunduğu, depoda bulunan ekipmanlardan bir kısmının Mersin Şehir Hastanesi'nden getirildiği, Sağlık Bakanlığı'nın konuya ilişkin açıklama yapmadığı,

-Şehir hastaneleri sözleşme ve eklerinde belirlenen cins ve sayıda tıbbi cihaz ve ekipmanların sağlık tesisinde bulunmadığı, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'nde, maddi değeri yüksek olan da Vinci robot ile eximer cihazının teslim edilmediği, eksiklik ve gecikme için yaptırım uygulanmadığı,

-Şehir hastaneleri inşaatlarında kat yüksekliğinin değiştirilmesi, deprem izolatörlerinin eksik olması, malzemelerin niteliksiz olduğu belirlenmesine rağmen kabul komisyonlarınca işlem yapılmadığı,

-Şehir hastanelerinin miktara bağlı hizmet ödemeleri için görevli şirket ile yapılması gereken yıl sonu mahsuplaşmanın yapılmadığı,

-Bazı şehir hastanelerinde ilk kullanım bedeli hesabının hatalı yapıldığı,

-Kayseri Şehir Hastanesi'nde fiili tamamlama tarihi ile iş artışına ilişkin anlaşmazlık nedeniyle düzenlenen bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen tahkim sürecinin başlatılmadığı,

-Hasta Yönlendirme ve Refakat Resepsiyon Taşıma Hizmeti kapsamında sunulan hasta taşıma hizmeti için şirketin sağlaması gereken tekerlekli sandalye ve sedyelerin getirilmediği,

‘AĞAÇLANDIRMA YAPILMADAN BEDELİ TAM ÖDENMİŞ’

-Bursa, Adana, Manisa ve Elazığ şehir hastanelerinin yer aldığı yerleşkelerin bir bölümünün şantiye halinde olması nedeniyle, yer ve bahçe bakım hizmetlerinin sunulamadığı, peyzaj projesinde yer alan ağaçlandırma işlerinin yapılmadığı, ancak bu hizmete ilişkin hizmet bedelinin tam olarak ödendiği,

-Kayseri ve Manisa şehir hastanelerinde sağlık uygulama tebliği puanlarının hatalı uygulandığı,

-Faaliyete geçen bazı şehir hastanelerinde ticari alana ait inşaatların sözleşme tarihine göre bitirilmemiş olduğu,

-Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'nin aşamalarının sözleşmede belirlenen sürelerden sonra tamamlanması nedeniyle buraya taşınacak hastanelerin hizmet alımlarında fazladan ödeme yapmak zorunda kalındığı, asıl sözleşmede bu doğrudan zararın şirket tarafından karşılanması şartı varken sözleşme tadil edilerek ödeme için mahkeme kararı şartı getirildiği,

-Şirketlerin belirlenen sürede başvuru yapmamasına rağmen KDV muafiyetinden yararlandırıldığı tespit edilmiştir.

-Denetim ekibine sunulan sözleşme nüshası ile mahallinde bulunan sözleşme nüshasının farklı olmasının, belirsizliğe neden olduğu, bazı hizmet bedellerinin asgari ücret artışına göre ödenmesinde sözleşmelerden kaynaklanan farklılıklar bulunduğu,

-Yaptırım oranlarının neden düşük tutulduğuna ilişkin soruya Sağlık Bakanlığı'nın “oranların tespitinde, finansman sağlayıcılara yapılacak ödemelerin aksatılmamasına önem verildiği” yanıtını verdiği, Sayıştay’ın, şirkete uygulanacak yaptırımın, şirketin yükümlülüğüne göre belirlenemeyeceği,

-Yabancı para cinsinden alınan kesin teminat mektuplarının mevzuata uygun olarak muhasebeleştirilmediği,

- İdarenin, şirketin sözleşme hükümlerini ihlal etmesi veya sözleşmeyi haksız feshetmesi halinde doğan ceza ve masraf gibi giderleri tazminat olarak neden ödemek zorunda olduğunun anlaşılamadığı tespit edilmiştir.