80 öncesinin İstanbul Dev-Genç YK üyesi bir serbest gazetecisi olarak size 3 özgün 1 Mayıs anısı anlatacağım. Yazdım gitti bunca yıl sonra…

Galiba 78, İzmit’te DİSK’in düzenlediği işçi mitingine gidiyoruz. Kitleler, otobüslerle kente girmiş bile. Biz de arabamız var diye, kalabalığa kalmamak için arka yollardan, İzmit tepelerinden kentin sessiz bir sokağına iniverdik. Arkadaşlarımızı düşünerek yanlarında taşımasınlar diye; pankartlar, broşür ve bildiriler; A5 formatında kuşlama için yemek tarifi metinleri ve biraz da kavrulmuş Çorum leblebisi var. Lebaleb doluyuz yani.

Ben büyük Beyazıt grubunun yanına geçtim ve düzen sağlıyorum birkaç arkadaşımla birlikte. Önden gelen sloganları da en önce biz duyup, en önce biz haykırıyoruz ki, bizim grup da muhabbete dalıp unutmasın.. Bir ara kulaklarıma inanamadım. O günlerdeki temel bir slogan ürkütücü biçimde geliyor ama titre yerine söylenen sözcük beni rahatsız etti: “İbne Oligarşi, Dev-Genç Geliyor’. Ulen böyle slogan olmaz, durun hele dedim ama dinleyen kim.

BÜLBÜL KESİLEN ANADOL ARABA…

Vay efendim biz sizi Taksim’e almayız didişmesi. İstersen titreme, Dev-Genç bu, geliyor valla. Bir grup arkadaş geceden ‘yerli malı yurdun malı’ diyerek, bir Anadol otomobile geçici olarak el koyuyor… Zaten yanından geçerken hapşırsan kapıları ardına kadar açılıyor garibimin. Neyse ki sürekli çalabilen bir düzenekte teybi de var. Koyarsın içine propaganda kasetini; eklersin yamacına amfileri ve erken saatte PTT’nin ilerisine, meydana bırakırsın. Sabah konuşmaya başlar araba. İki de bomba süsü verilmiş tekel bira şişesi olunca kâğıda sarılı, Bomba İmha Ekibi çevresinde dolaşıp tavaf ediyor tabii…

SAVAŞTA NE YAPTIN, TANASİS?

İKSV’nin artık 40 yaşını bulan Film Festivali’nden önce Balkan Film Şenliği vardı. Orada bir Yunan filmi görmüştüm: Savaşta Ne Yaptın, Tanasis? Kız kardeşi yeraltı direnişini örgütleyenlerden ama abisi Tanasis, azıcık şapalak bir adamdır. Fabrikaya çalışmaya giderken yanına bildirileri veriyor ama ileriden Alman aşçı ve yamaklarını görünce, elindekileri bir çöp kutusuna atıyor. Aşçı da çiroz balık dağıtacak, bakmış tonla kâğıt.. Her birine bir balık ve bildiri dağıtımı kazasız belasız bitmiş.

Bize de meydan yasak ya. Bu kez ıslak bildirileri alıp birkaç binanın çatısına çıkan arkadaşlarımız; ellerindekileri oraya bırakır ve iner. Sabah güneş vurunca, kuruyan bildiriler tek tek kuşlama yapar gibi yerinden uçar ve caddede, bizim bildiriler mutlaka gelir diye bekleşen halkımızın ellerine konuverir…

Eğlenceli değil mi? Ölümlü olaylarımızı saymazsak, hep bayram gibiydi zaten. O yoldaşlarımız da ışıklar içinde uyusun. Yaşasın 1 Mayıs….

(*) Yazıda geçen konular; anlatılan öyküler; kurguları, adı geçen kent, örgüt, kurum, etkili yetkili kişi gariplikleri ve kuruluşların tamamı hayal ürünüdür. Bir Dev-Genç gerçektir….