Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, TBMM'de düzenlediği haftalık basın toplantısında Türkiye gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Basın toplantısında “koronavirüs salgının yönetildiği en kötü ülkenin Türkiye” olduğunu savunan Baş, Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmelerine ilişkin ise “Bütçe filan yok soygun var” ifadelerini kullandı.

Basın emekçilerini ve yurttaşları selamlayarak başlayan Baş, “Tüm yurttaşlarımıza sağlıklı günler diliyorum. Hasta yurttaşlarımıza acil şifalar diliyor, yakınlarını kaybeden tüm yurttaşlarımıza sabır diliyor, acılarını paylaşıyorum” dedi.

Konuşmasının devamında AKP’nin yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınını yönetemediğini ve Türkiye’nin "yaşamak için mücadele edilmesi gereken’ bir ülkeye dönüştüğünü” ifade etti ve ekledi, “Bu lanet olası iktidar maalesef ülkemizi bizi sadece nefes alıp vermekten ibaret bir yaşam için bile mücadele edilmesi gereken bir ülkeye dönüştürdü”.

“TÜRKİYE, SALGININ EN KÖTÜ YÖNETİLDİĞİ ÜLKEDİR!”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş gerçekleştirdiği basın açıklamasında şunları kaydetti:

“Geçen haftalardaki konuşmalarımda Türk Tabipleri Birliği ve sağlık emekçilerinden gelen rakamları alt alta sıralamıştım.  Dünyada salgını en kötü yöneten ülkelerden birinin Türkiye olduğunu sayılarla ortaya koymuştuk.

Sağlık Bakanlığı’nın geçen hafta yine bir kısmını açıkladığı vaka sayıları, ABD ve Hindistan’ın ardından Türkiye’nin üçüncü sırada olduğunu gösterdi. Nüfus oranları ve halen açıklanmayan veriler dikkate alındığında, daha önce söylediğimde ısrar ediyorum ve üzülerek söylüyorum:

Türkiye, salgının en kötü yönetildiği ülkedir!

Yine sağlık emekçilerinin durumuyla devam edelim.

Son 1 haftada 20 sağlık çalışanı hayatını kaybetti ve halen COVID-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı olarak tanımlanmadı...

Komisyonda uzlaşı var deniyor ancak ortada somut bir şey yok.

Hükümetin yaptığı, kendilerine rağmen COVID-19 ile büyük bir gayret ve fedakârlıkla savaşmaya çalışan sağlık emekçilerine ihanet etmektir.

Atama bekleyen sağlıkçıları, bu mücadelenin bir parçası haline getirmemek, halk sağlığını hiçe saymaktır!

Başta büyükşehirler olmak üzere birçok ilde artan hasta sayıları nedeniyle kamuda hastane servisleri doldu, yoğun bakımlarda ise yer kalmadı.

‘SARAY’IN ÜLKEYİ GETİRDİĞİ NOKTA BU’

Sağlık Bakanı’nın salgının başından bu yana hastanelerde, yoğun bakımlarda sorun olmadığını, yoğun bakım yataklarının doluluk oranının yüzde 70’lerde olduğunu ifade eden  Erkan Baş “Buna karşın TTB ve sağlık meslek örgütleri, hastane yöneticileri Covid-19 servis ve yoğun bakımlarının %100 veya %100’e yakınının dolu olduğunu belirtiyor” dedi.

Baş bu konu ile ilgili şunları söyledi:

“Kamu hastanelerinde hastalar bazen günlerce acil servislerde yoğun bakım yatağı bekliyor. Bir hasta vefat ettiğinde ya da iyileşip servise alındığında ancak yer açılıyor ve yerine hasta yatırılabiliyor. Ameliyathaneler, koridorlar, yemekhaneler yoğun bakım haline getirilerek ihtiyaç karşılanmaya çalışılıyor.

Ülkemizde yoğun bakım yataklarının %40’ı özel hastanelerde bulunuyor.

Kamu hastanelerinin yoğun bakımları dolmuşken özel hastaneler yoğun bakımlarına Covid-19 hastası yatırmıyor veya yatırırsa ek ücret istiyor.

Özel hastaneler en kârlı birimleri olan yoğun bakımları yurttaşlara açmıyor, Sağlık Bakanlığı da buna yol veriyor.

Bir yanda özel hastanelerin kârlarından vazgeçmek istememesi nedeniyle boş kalan yoğun bakım yatakları diğer yanda kamu hastanelerinde yoğun bakım servislerinde yer bulamadığı için ölen yurttaşlar.

Saray rejiminin ülkeyi getirdiği nokta budur.

Özel ve vakıf hastanelerinin tüm kapasitesi derhal salgından etkilenen yurttaşların hizmetine açmalıdır.”

‘PATRONLARA AKTARILAN FONLAR EMEKÇİLERİN GÜVEN İÇİNDE YAŞAMASINA YETER’

Basın toplantısında ayrıca koronavirüs salgınına karşı dün alınan yeni tedbirlere ilişkin de konuşan Erkan Baş, salgınla mücadelede tam kapanmanın son derece hayati olduğunun altını çizdi. “Salgının geldiği bu noktada ‘hayati’ çalışma alanları hariç en az iki hafta ‘tam’ kapanma olmalıdır. Tam kapanma süresince bütün emekçiler ücretli izinli sayılmalıdır. Sosyal destek sağlanmalıdır” dedi.

Baş şunları kaydetti:

“Salgının artık bir yangına dönüşmesinden sonra dün kimi kısıtlamalar açıklandı.

Salgını kontrol etmek, artan vaka sayısının ülkenin sağlık kapasitesinin üzerine çıkması tehlikesine dikkat çekmek için haftalardır birçok kesim çağrı yapmasına karşın Saray yangın her yeri sardıktan sonra bu konuda adım attı.

Onu da yine eksik attı.

İçişleri bakanlığının genelgesine bakarsanız onlarca istisna göreceksiniz.

Örneğin “üretim, imalat, tedarik ve lojistik zincirlerinin aksamaması” için bu sektörlerde çalışanlar, inşaatlarda çalışanlar kısıtlamalardan muaf tutulmuş.

E ne kaldı geriye?

Salgın en çok insan hareketliliğinin olduğu yerlerde yayılıyor. Bu nedenle en fazla birlikte çalışan, işe gidip gelen emekçiler arasında yaygın.

Üretim, imalat, inşaatta çalışan işçiler çalışmaya devam edecekse bu nasıl karantina?

Buradan tekrar çağrı yapıyorum:

Salgının geldiği bu noktada ‘hayati’ çalışma alanları hariç en az iki hafta ‘tam’ kapanma olmalıdır.

Tam kapanma süresince bütün emekçiler ücretli izinli sayılmalıdır. Sosyal destek sağlanmalıdır.

Bunun için kaynak yok diyorlarsa daha önce de söylediğimiz gibi sermayeye aktarılan işsizlik fonu, müteahhitlere aktarılan paralar emekçilerin sağlıklı ve güven içinde yaşamasına yeter de artar.”

BÜTÇE FİLAN YOK SOYGUN VAR’

Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı’nın 2021 bütçe kanun teklifinin komisyonda kabul edilmesinin ardından teklifin Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlamasına da değinen Erkan Baş, bütçenin Saray’da harcandığını belirtirken, “Bütçe filan yok, soygun var!”  ifadelerini kullandı.

“Saray’ın noteri olmayacağız” diyen Baş şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi şu kaynak meselesine gelelim...

Ülkenin kaynakları nereye harcanacak?

Bu soruyu yanıtlamak için ne yapıyoruz? Bütçe hazırlıyoruz. 2021 yılı bütçesi komisyondan geçerek Genel Kurul gündemine geldi.

Nerede hazırlandı bu bütçe?

Saray’da.

Gelecek hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek bütçe Saray bütçesidir.

Saray’ın istediği TBMM’nin Komisyon ve Genel Kurul’unun noterlik yapması istenmektedir.

Öncelikle bir kez daha tekrar edelim, Saray’ın noteri olmayacağız!

Peki, önümüze getirilen bütçenin detaylarına bakalım.

Şunu net olarak söylemek istiyorum:

Bütçe filan yok, soygun var!

Bunun adı soygun! Buradan halkımızın duyması umuduyla bağırıyorum; Soygun var!

Çalanlar da belli Saray ve patronlar...

Ben size halkın cebinden nasıl para çalacaklarını madde madde anlatayım:

Cumhurbaşkanlığı diyor ki ben bütçemi yüzde 28,1 artırmak istiyorum.

Bakın buraya dikkat. Enflasyon oranının resmi olarak yüzde 12’lerde açıklanması beklenirken Cumhurbaşkanlığı yüzde 28’den fazla bütçe artışı istiyor. Çünkü Saray’daki de biliyor, biz de biliyoruz, gerçek enflasyon rakamı o civarda.

Devam ediyorum...

Cumhurbaşkanlığı, 4 milyar 39 milyon bütçe istiyor. Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı için 11 milyar TL’ye yakın bütçe istiyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 6 milyar TL örtülü ödenek istiyor.

Yedek örtülü ödenek 9,9 milyar TL. Yani bunlar yetmezse 10 milyar TL daha kullanmak istiyor.

Tüm bunları alt alta yazınca ne tutuyor biliyor musunuz?

32 milyar Türk Lirası.

Yani Tayyip Erdoğan günde 87 milyon TL harcamak istiyor!

İşte soygun budur!”

EYT, KYK, EK GÖSTERGE SORUNLARI ÇÖZÜLÜRDÜ…

Erkan Baş, gerçekleştirdiği basın toplantısında  “Ülkedeki tüm asgari ücretlilerin bir günlük kazancını, sadece Saray olarak 5 günde harcamak istiyor” dedi. Saray’ın yeni bütçesiyle yapılabilecekleri ise şu şekilde sıraladı:

“Bu parayı Saray’a vermek yerine mesela EYT sorunu çözülürdü. Deprem için memleketin tüm binaları yenilenebilirdi. Herkesin bedava elektrik-su doğalgaz alması bunun her haneye ücretsiz gitmesi sağlanabilirdi.

KYK borçları ödenirdi, 3600 ek gösterge sorunu çözülebilirdi…

Halk nasıl soyulur, rakamlarla anlatmaya devam ediyorum...

Biliyorsunuz Kamu Özel İş Birliği projeleri var. Hani şu geçmediğimiz yollar, kullanmadığımız köprüler için halkın müteahhit çetelerine ödediği garantili paralardan bahsediyorum.

Bunların kalem kalem ne kadar olduğu gizleniyor biliyorsunuz.

Şimdi bütçeden aktarıyorum.

Sağlık Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın Kamu Özel İş Birliği projeleri garantileri için ayrılan tutar: 31 milyar TL.

Günde yaklaşık 85 milyon TL yapar!

‘SARAY’A PARA VAR, PATRONA PARA VAR, BİR TEK EMEKÇİYE YOK’

Hırsızları ensesinden yakaladık, devam edelim...

Patronlar nasıl kazanacak, patronlar nasıl işçinin işsizin malına el koyarak…

Özel sektöre destek için ayrılan pay 50,6 milyar TL.

Patronlar tarafından SGK’ye ödenmesi gereken 27,7 milyar lira tutarındaki işveren primi, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.

2021 yılında 230 milyar 770 milyon TL’lik vergiden patronlar lehine vazgeçilmesi hedefleniyor.

Ama diğer yandan vergi gelir artışının yüzde 20 fazla olması isteniyor...

Yani, patronların vergi borçlarından vazgeç ama yine de vergi gelir artışını yüzde 20 olarak hedefle...

Bu ne demek?

Ücretli çalışanın, emekçinin cebindekine göz dik demek!

Tüm yurttaşlarımı uyarıyorum.

Ocak 2021’den itibaren yeni vergilerle, artan vergi oranlarıyla karşılaşacaksınız.

Biz utanıyoruz, onlar utanmadan yazmaya devam ediyor:

2021 yılında faiz giderlerinin yüzde 30’dan fazla artarak 179.5 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor.

Bakın altını çiziyorum:

Damat Berat ve diğerlerinin marifetiyle dolar ve altın cinsinden borçlanıldığı için, faiz ödemelerimiz katlanarak artıyor.

Bu borç ödemesi değil, borcun faizinin ödemesi...

Saray’a para var, patrona para var. Bir tek emekçiye yok! Bir tek kamu yatırımlarına yok. Bakıyorsunuz, bütçenin sadece yüzde 7 küsuru kamu yatırımı için ayrılmış.

Pandemi dönemindeyiz ama savunma ve güvenlik bütçesi Sağlık Bakanlığı’nın iki katı!

CENGİZ ÖRNEĞİ: HIRSIZLIKTA DÜNYA REKORU

Sevgili yurttaşlarım emekçiler...

Bir soygunun orta yerindeyiz.

Sayıştay raporlarına bakıyoruz:

5’li çetenin en nadide üyesi Cengiz İnşaat’a verilen Ovit Tüneli inşaatında 19 bin 500 TL’lik iş için 17 milyon TL ödenmiş! 1000 katı! Hırsızlıkta dünya rekoruna gidiyoruz!

Avrasya Tüneli ile Osmangazi Köprüsü kamuya devredilene kadar yapımcı firmalara toplam 10 milyar 735 milyon dolar kâr bırakacak.

Erdoğan’ın Saraylarının bahçeleri için geçen yıl 55 milyon TL harcanmış!

‘BU SOYGUN DÜZENİNİ YIKACAĞIZ’

Basın toplantısının devamında 4 Aralık’ta başlayacak olan asgari ücret görüşmelerini hatırlatan TİP Genel Başkanı, “Pandemi döneminde yine milyonlarca yurttaşımız günlük 39 TL’ye mahkum edildi” derken, işçilere de “Bu soygun düzenini yıkacağız” diyerek seslendi.

Erkan Baş şunları söyledi:

“Türkiye Avrupa’da en fazla asgari ücretli emekçi sayısının olduğu ülke.

Çalışma Bakanlığı ise 6 yıldır bu rakamları gizliyor. Asgari ücretli işçi sayısını net olarak bilmiyoruz. Ama 6 yıl önceki oran bile öyle çok şey anlatıyor ki...

Resmi rakamlara göre 14 milyona yakın kayıtlı işçinin en az yüzde 40’ı yani en az 5 milyon 600 bin yurttaşımız asgari ücretli.

Ve bu pandemi döneminde yine milyonlarca yurttaşımız günlük 39 TL’ye mahkum edildi.

Biliyorsunuz enflasyon oranı, asgari ücretin belirlenmesinde baz alınan en önemli unsur. Ancak enflasyon sepetinin ve sepet ürünleri fiyatlamasının gerçekleri yansıtmadığı bilim insanları tarafından ortaya kondu. Yüzde 12’lerde gösterilen enflasyonun, gerçekte yüzde 30’lar civarında olduğu hesaplanıyor. TL’nin dolar karşısında bu yılın ilk 11 ayındaki değer kaybı da yüzde 30’un üzerinde.

Türk-İş'in araştırmasına bakıyorum.

Kasım ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 517, yoksulluk sınırı 8 bin 198 lira oldu.

Şu anki asgari ücret 2 bin 324 TL. Hali hazırda, yüzde 12, 13,5 ve 15 oranında artış beklentileri üzerinden asgari ücretin net 2 bin 600 TL ile 2 bin 700 TL arasında olabileceği konuşuluyor.

Sevgili emekçiler,

Bugün size tek tek örneklerle anlattığım soygun düzeni, size açlık vaat ediyor!

Günde 87 milyon TL harcamak isteyen Saray, size aç kalın diyor!

Bu soygun düzenini yıkacağız.”