Gazeteci Timur Soykan, kardeşinin annesiyle beraber yürüdüğü sırada iki kişinin saldırısına uğradığını söyledi.

Soykan, "Bu olay Sarıyer Kıreçburnu Devriye Ekipler Amirliği'nin 50 metre uzağında yaşandı" dedi ve saldırganların polis tarafından serbest bırakıldığını kaydetti.

Soykan'ın paylaşımları şöyle:

1-) Burada kişisel olayları çok önemli olmadıkça yazmam. Ancak dün akşam yaşadıklarımızın haber değeri var. Yoldan geçenlere saldıran serserileri ve onları ellerindeyken serbest bırakan polisleri anlatacağım. Akşam annem ve kardeşimle Sarıyer Kireçburnu sahilde yürüyüşe çıktık

2-) Eve dönüşte ben arkadaşlarımın yanına uğradım. Annem ve kardeşim arabayı park ettiğimiz Kireçburnu sahilinin paralelindeki sokakta yürüyordu. Yukarıdaki sokaktan kavga sesleri duyuyorlar. Sonra biri beyaz atletli, iki serseri onların bulunduğu sokağa bağıra çağıra giriyor.

3-) Kardeşim ve annemin önünde üç genç kadın yürüyor. Kardeşim, bu serserilerden korumak amacıyla bu üç kadın ve anneme kenara geçmeleri için eliyle işaret ediyor. İki serseri kardeşime arkadan saldırıp yere düşürüyor. Ardından annem çığlıklar atarken kafasına yumruklar atıyorlar.

4-) Mahalleli bu serserilerin daha önceki kavgası ve kardeşime saldırısına tanık oluyor. Bir beyefendi de saldırganlara müdahale ettiği için yüzüne yumruk darbesiyle yaralanıyor. Bu olay Sarıyer Kıreçburnu Devriye Ekipler Amirliği'nin 50 metre uzağında yaşandı.

5-) Ben olayı duyup hemen geldiğimde bir ekip otosu ve 7-8 polis oradaydı. Kardeşimin tişörtü parçalanmış, annem panik içindeydi. İnsanlar toplanmıştı. Üst sokaktan yine kavga sesleri geldi. Saldırganlar geri dönmüş, daha önce kavga ettikleri kişilere yine saldırmıştı.

6-) Bir arbede yaşadık. Polisler bu saldırganları tutuyordu. İkisi de ellerindeydi. Kardeşime saldıran bu kişilerden şikayetçi olduğumu defalarca söyledim. Gözaltına alınmalarını istedim. Polisler de gözaltına aldıklarını söyledi. Bu sırada fenalaşan annemle ilgilenmem gerekti.

7-) Olay yatıştıktan sonra tekrar sorduğumda polisler, saldırganları Tarabya Karakolu'na götüreceklerini, oraya gitmemizi söyledi. Ama bütün polisler oradaydı ve ekip otosu bizim yanımızdaydı. Gözaltına alınsalar görürdük.

8-) Tekrar sorduğum sırada mahalledeki bir kadın, saldırganları serbest bıraktıklarını söyledi. 75 yaşındaki annemi, yoldan geçen genç kadınları korumak isteyen kardeşime saldıran alçaklar ellerini kollarını sallayarak gitti.

9-) Hatta polisler bu serserilerin düşen telefonlarını da verip göndermişler. Polislere onlardan şikayetçi olacağımı söyledim ve şikayetçi olacağım. Polisler "Arbedede biz de darbe aldık" diye mazeretler sıralıyordu. Orada bunca tanık ve mağdur varken bıraktıklarına inanamadım.

10-) Düşünün; 8 polis ve iki saldırgan. Bu kişiler ellerinde. Hatta o sırada bile serseriler bize saldırmaya çalışıyordu. İki kelepçe takmaları yeterli olacaktı. Ben tekrar tepki gösterince bildik yalana başvurdular. Onca tanık varken "Sen de bize saldırdın" dediler.

11-) Karakola giderek saldırganlardan şikayetçi olduk. Tarabya Karakolu polisleri gece bu kişilerin kimliklerini tespit edebilmek için güvenlik kameralarını tespit etmeye çalışıyordu. Yani o polislerin elindeyken bıraktığı saldırganları bulmaya çalışıyoruz.

12-) Mahalledekiler son zamanlarda bu olayların çok sık yaşandığını söylüyor ve bu polislerin bıraktığı serseriler daha büyük cüretle yoldan geçenlere saldırmaya devam edecek. Birilerinin canını yakacaklar.

13-) Saldırganların bulunması için sonuna kadar uğraşacağız. Onları bırakan polislerle ilgili hem idari hem de adli soruşturma açılması için tüm başvuruları yapacağız.