Aramızda onca ölüm,
Onca beddua, onca şirk
Onca işkence, onca ölü gölge kol geziyor
Aramızda olanca varlığıyla bir boşluk
Olanca varlığıyla bir ihanet,
Tanrıların tenlerini kıskandıran bir gaddarlık,
Aşksız ve hayatsız, korkunç bir şebeke…
Katiller aramızda, emniyet şeritlerinde
Koltuklarda, ulu orta gölgelerde
Duraklarda, meclislerde, kürsülerde
Ama iyi ki aşk yüreklerde, fikir serde
Söz dilde, vurur şakağından namussuzu her seferinde!
Dilimi ve yüreğimi kestiler
Gözlerimin önünde çocukların parmak uçlarını,
Avuç içlerini, şakaklarını, ter yememiş bıyıklarını
İlk sözlerini, gözlerini dahi kestiler…
İklimsizdim, rüzgarsız, nehirsiz, dağsız
Ama her seferinde, yırtıldı bayraklar,
Düştü demir kanatlı kuşlar, kim demiş buyruk daha keskindir diye
Çocuk çığlıkları uçurtma oldu göklere
Ben esaslı yaralarımı kanatlarımdan aldım, varsın olsun
Ama bir kez olsun çocukların cesedini saymadım…
Ne Tanrım yüceydi, ne de bayrağım şen
Ne bire üç koydum ne de ona bir verdim
Ben bu korkunç cehennem içinde kendi yüreğimi yırtarak gül açmaktayım, gül…
İşte cehennem işte gül!
Mektepler sarayların gölgesinde kalıyor
Yargıçlar yaka silkerek yaka ilikliyor,
Tuz da kokar elbet
Gül, hadi gül!
...
Hüzünlü şiirler kol geziyor
Çok zamandır elim saza değmiyor,
Karakalem bir özlem de var beyaz kâğıtlarda, biliyorum
Etrafta yersiz kahkahalar da var üstelik, olsun…
Yaşadığım hangi acı beni daha çok kavurdu bilmiyorum
Ama bir yerlerde yağmur yağıyor olmalı bu vakitte, ıslanayım
Bir yerlerde yağmur yağıyor olmalı bu dar vakitte, hadi ıslanayım…
Biraz Ahmed Arif,
Biraz Kızılderili sözü dinleyeyim,
Malum bir bahar geçti tenimden
Biraz da ateş böceği göresim gelsin…