HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin seçim çalışmaları kapsamında Siirt’te gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt veren Temelli, “Önce Kürtlere defolsun gitsin dedi. Baktı olmuyor, cevabını aldı. Sonra dedi ki “HDP teröristtir”. Biz de diyoruz ki” Terörist değiliz, HDP’liyiz”. Bu da tutmadı. Şimdi de HDP’lilere, sizlere Kürt halkına, dinsiz diyor. Bu nedir yahu? Bu nerede görülmüş? Böyle bir laf nerede duyulmuş? Ne demek dinsiz diyorsun? Sen kimi biliyor, kimi tanıyorsun? Sen daha kendi ülkeni tanımıyorsun. İnsanların dinine, inancına saygı göstereceksiniz. Edep diyoruz, edep! Ayrıştırmayacaksınız! Hele hele insanların kutsalları üzerinden insanları karşı karşıya getirmeyeceksiniz” dedi.

Temelli, Siirt’te gerçekleştirilen mitingde şu ifadelerde bulundu:

Merhaba Siirt! Merhaba Koçerler diyarı, merhaba halkların bir arada yaşadığı en güzel kent. Arabıyla, Türküyle, Kürdüyle, Koçeriyle farklı farklı inançlarıyla bir arada, güzel şehir Siirt merhaba! Merhaba kadınlar gençler, yoldaşlarım. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

Biliyorsunuz biz yan yanayız, bir aradayız Türküyle, Kürdüyle biz bir arada oldukça onların bize öfkesi, düşmanlığı, nefreti artıyor. O hale geldi ki bu halka bu erdemli, onurlu halka, Kürt halkına defolun gidin diyor. Biz de diyoruz ki, sen kimi kimin yurdundan, vatanından kovuyorsun? Burası bizim yurdumuz, memleketimiz, hiçbir yere gitmiyoruz. 31 Mart’ta sandıklara gidiyoruz. 31 Mart’tan sonra siz iktidardan gidiyorsunuz.

‘BEN KÜRDÜM, TÜRKÜM, TÜRKİYELİYİM’

Sürekli düşmanlık, sürekli ötekileştirme, nefret söylemi. Diyor ki o adam Kürt bile değil. Kafatasımızı ölçecek kim Kürt kim değil, kim Türk? Artık bu hale geldiler. Fakat bana bunu söylerken 20 milyon Kürde hakaret ediyor; “bile” diyor. Ne demek bile? Bir zamanlar da “afedersiniz Ermeni” demişti. “Kürt bile” diyerek Kürtleri  ikinci sınıf vatandaş haline getiriyor. Bu ülkede hepimiz birinci sınıf vatandaşız, eşit yurttaşlarız. Ben bir Kürdüm, Türküm, Türkiyeliyim.

‘BİZLERE DÜŞEN ÜLKEMİZE SAHİP ÇIKMAKTIR’

Bu ayrımcılığa, bu düşmanlığa, bu nefrete hep birlikte son vereceğiz. Ortak vatanımızda çoğulcu demokratik cumhuriyeti var edene kadar bütün farklılıklarımızla mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bizim farklılıklarımız, bizim zenginliklerimiz, gücümüzdür. Bu farklılıkları yok sayanlar, bu farklılıklara düşmanlık besleyenler bu ülkeyi, bu toprakları güçsüzleştiriyorlar. Ülkeyi sürekli olarak çöküntüye sürükleyenler, krize sürükleyenler bu halka bu düşmanlığı edenlerdir.

‘BU KARARLI MÜCADELEYİ DÜN SÜRDÜRDÜK YARIN DA SÜRDÜRECEĞİZ’

Bugün bizlere düşen kimliğimize, haklarımıza, bizlere düşen ülkemize sahip çıkmaktır. Öyle de yapacağız! Sandığımıza, oyumuza, geleceğimize sahip çıkacağız. Ülkemize, kentimize sahip çıkacağız. Kentimizi de kendimizi de biz yöneteceğiz. Bu bir adalet mücadelesi, hukuk mücadelesidir. Barış mücadelesidir. Bunu kararlı, güçlü bir şekilde dün olduğu gibi bugün de sürdürüyoruz, yarın da sürdüreceğiz. Asla vazgeçmeyeceğiz. Zorbanın, zalimin karşısında ne diz çökeceğiz ne de boyun eğeceğiz!

‘LEYLA GÜVEN GİBİ MÜCADELEYİ YÜKSELTEREK BU ZORBALIKTAN KURTULACAĞIZ’

Bütün bu zorbalıktan, hoyratlıktan, saldırıdan hep birlikte kurtulacağız. Mücadelemizi, tıpkı Leyla Güven gibi yükselteceğiz. 132 gündür, bedeniyle bu zalimliğe karşı, bu adaletsizliğe karşı direniyor. Selam olsun Leyla Güven’e. Selam olsun barış için adalet için direnenlere, bütün yoldaşlarımıza. Bugün cezaevlerinde binlerce insan açlık grevinde. Açlık grevindeki arkadaşlarımız içinde kritik aşamaya gelmiş olanlar var, cezaevlerinde kötü muamele var, işkence var. Adalet hiçbir yerde yok.

‘BİR AN ÖNCE YASALARIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİN TECRİDE SON VERİN’

Açlık grevi barışçıl bir eylemdir, açlık grevinde olanların ihtiyaçları karşılanmalıdır. Hiçbir insanımızı kaybetmek istemiyoruz, ölüm olmasın istiyoruz. Kimseyi yitirmek istemiyoruz. Bugün Strazburg’da, Hewlêr’de; bugün Kandıra’da açlık grevi var. Hepsinin ortak talebi aynıdır. Bu talep meşrudur, hukukidir, yasaldır. Talep çok açıktır. Adalet Bakanlığı'nın ve bu iktidarın yasalara uyması istenmektedir. Bu yüzden de diyoruz ki bir an önce yasanın gereği ne ise onu yapın. Sayın Öcalan ailesi ve avukatları ile düzenli olarak görüşebilsin, bu mutlak tecrit son bulsun.

‘HUKUKU, ADALETİ VE BU ÜLKEYİ AYAĞA KALDIRMA ZAMANI GELDİ’

Tam 4 yıl oluyor, 4 yıldır mutlak tecrit uygulanıyor. Dolmabahçe Mutabakatı’nı yok sayıp masayı devirenler, bu mutlak tecriti başlatanlardır. Bu ülkede gizli gizli çöktürme planı yapanlar bu ülkeyi, adaleti, hukuku çökerttiler. Hukuku, adaleti ve ülkeyi ayağa kaldırma zamanıdır. Bu nefretten, bu hukuksuzluktan kurtarma zamanıdır. O yüzden diyoruz ki bir an önce bu tecride son verilmelidir. Son verin ki Kürt meselesinde çözümün önü açılsın. Son verin ki bu hukuksuzluk son bulsun. Bu hukuksuzluk devam ettikçe ülkeye adaletsizlik, hukuksuzluk dalga dalga yayılıyor. Bunu saklamaya çalışanlar, görmezden gelmeye çalışanlar vicdanı kurumuş olanlara diyoruz ki bu adaletsizlikle bu ülke hiçbir yere gidemez. Her yerde adaletsizlik var. İşyerlerinde, sokaklarda, mahkemelerde bile adaletsizlik var.

‘HUKUKSUZLUK YAPANLARA TEK BİR SÖZÜMÜZ VAR: ADALETLİ BİR ŞEKİLDE YARGILANACAKSINIZ’

Bakın bizim gözaltına alınan, yargılanan arkadaşlarımız için bir tane delil bulamazsınız, bir tane suçları yok. Bakın Selahattin Demirtaş’a, bakın Figen Yüksekdağ’a, bakın Selma Irmak’a ve Gültan Kışanak’a. Bir tane suçlarını bulamazsınız, bir tane delil bulamazsınız. Ama hep talimatla hareket eden savcıların uydurma fezlekeleri uydurma iddianameleri var. Adalet kalmadı bu ülkede adalet. Arkadaşlarımız, başta Selahattin Demirtaş olmak üzere, FETÖ’cü savcıların iddianameleriyle yargılanıyor. Bakın AİHM, başvurumuza olumlu yanıt verdi ve bir büyük daireye dosyayı taşıdı. Adalet bir gün yerini bulacak. Bugün bu adaletsizliğe neden olanlara, bugün suç işleyenlere, kamu görevini yerine getirmeyenlere sesleniyorum: Size verecek bir tek sözümüz var o da adaletli bir şekilde yargılanacaksınız.

Topluma halka karşı bu suçu işleyenler sanmasın ki yanlarına kalacak. Kayyıma da sesleniyorum: Sen de yargılanacaksın! Siirt halkına karşı işlediğin suçlardan dolayı sen de yargılanacaksın. Yolsuzluğunuz da, hırsızlığınız da yanınıza kalmayacak.

‘ARTIK SÜPÜRGELERİ GÖZALTINA ALIYORLAR’

Her gün gözaltına alıyorlar HDP’lileri düşmanlaştırıyorlar, HDP’li bulamazsa soğanlara saldırıyorlar. Bakın bugün yeni bir aşamaya geçtiler. Dedim ki kayyımları süpüreceğiz süpürgeler hazır mı? Dikkat edin, bugün yeni bir uygulamaya geçmişler; süpürgeleri gözaltına alıyorlar. Ya, bir devlet süpürgeden korkar mı? O yüzden herkes süpürgeleri yedeklesin. Her yerde, kayyımın olduğu her yerde, çöpü, çamuru, yolsuzluğu, hırsızlığı, adaletsizliği hep birlikte süpürüp atacağız. Kırıntıları bile kalmayacak!

‘BU ÜLKE YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPACAK AMA HDP İLE YAPACAK’

Sevgili arkadaşlarım, öyle acze düştüler, öyle siyasetsiz kaldılar ki! 17 yıldır bu ülkeyi yönetmişler, çıkmışlar diyorlar ki yeni bir başlangıç yapacağız. Ben de onlara diyorum ki geçti Bor’un Pazarı, sür eşeğini Niğde’ye. Bu ülke yeni bir başlangıç yapacak bundan emin olabilirsiniz ama HDP ile yapacak!

‘ÖNCE YERELLERDE İKTİDARA GELECEĞİZ SONRA BÜYÜK BİR DEĞİŞİM DÖNÜŞÜM BAŞLATACAĞIZ’

Bu ülke demokrasi, barış konusunda evet yeni bir başlangıç yapacak, bu ülke halkın değişim talebini HDP ile mutlaka sağlayacak. Önce yerellerde iktidara geleceğiz, sonra bu büyük değişim ve dönüşümü hep birlikte başlatacağız. Artık zorbalara tahammülümüz yok. Demokrasi ve barış istiyoruz. Bunu bildikleri için de şimdi her şeyi siyasete alet ediyorlar.

‘ÖNCE KÜRTLERE DEFOLSUN GİTSİN DEDİ ŞİMDİ DE KÜRTLERE DİNSİZ DİYOR’

Önce Kürtlere defolsun gitsin dedi. Baktı olmuyor, cevabını aldı. Sonra dedi ki “HDP teröristtir”. Biz de diyoruz ki” Terörist değiliz, HDP’liyiz”. Bu da tutmadı. Şimdi de HDP’lilere, sizlere Kürt halkına, dinsiz diyor. Bu nedir yahu? Bu nerede görülmüş? Böyle bir laf nerede duyulmuş? Ne demek dinsiz diyorsun? Sen kimi biliyor, kimi tanıyorsun? Sen daha kendi ülkeni tanımıyorsun. İnsanların dinine, inancına saygı göstereceksiniz. Edep diyoruz, edep! Ayrıştırmayacaksınız! Hele hele insanların kutsalları üzerinden insanları karşı karşıya getirmeyeceksiniz.

‘YA CUMHURBAŞKANI OL YA AKP GENEL BAŞKANI’

Herkesin inancı kutsaldır o yüzden diyoruz ki böyle Cumhurbaşkanı olur mu? Bir Cumhurbaşkanı kendi ülkesini, toplumunu böler mi? İnsanları kimliğiyle bölüyor, olmadı inancıyla bölüyor. Böyle Cumhurbaşkanlığı olmaz. O yüzden de dedik ki Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yürümez. Uydurma bir sistem. Sabahtan akşama kadar insanları bölüyor, hakaret ediyor, saldırıyor. Ondan sonra diyor ki ben sizin cumhurbaşkanınızım. Sen nasıl cumhurbaşkanısın? İnsanlara diyor ki kayyım atarım, tehdit ediyor, küfür ediyor, sonra ben sizin cumhurbaşkanınızım. Böyle cumhurbaşkanı olmaz! Ya cumhurbaşkanı ol ya da AKP Genel Başkanı olarak kal. Bir karar ver. İkisi bir arada olmuyor, olmadı, olamaz da. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır.

‘SANDIKLARI NEREYE KAÇIRIRSANIZ KAÇIRIN OYUMUZU KULLANACAĞIZ’

Alan alan meydan meydan dolaşıyor, kimle dolaşıyor? Taşıma mitingle, otobüslere binmişler bir oraya bir buraya. Geçenlerde Şırnak’a gitmiş. Şırnaklılar yok meydanda. Diyor ki “Doğalgaz ile iyi ısınıyor musunuz?”; evet diyorlar. Şırnak’ta doğalgaz yok. Meydanda da Şırnaklı yok. Durum budur. Taşıma miting, taşımalı eğitim, şimdi de taşımalı sandık. Sandıkları da bizden kaçırıyor. Biz de diyoruz ki o sandıkları nereye götürseniz götürün peşindeyiz. Oyumuzu kullanacağız. O sandıklardan barışı, demokrasiyi, HDP’yi çıkaracağız.

Bu dini siyasete alet edenlere de en güzel cevabı, inancıyla ve mücadelesiyle başta Kürt halkı, Türk halkı verecek. Bu topraklarda binlerce yıldır bir arada birbirine sahip çıkmış Türkiyeliler verecek. Sevgili arkadaşlarım, biliyorum öfkelisiniz, kızgınsınız ama öfkenizi de kızgınlığınızı da sandığa oy olarak, irade olarak yansıtacaksınız. Bunların bize yönelik saldırıları, nefretleri düşmanlıkları karşılık bulmayacak. Bunların oyunu tezgahı bu. Bu oyuna, bu tezgaha asla gelmeyeceğiz.

‘İKTİDARA GELDİĞİMİZ YERLERDE SORUNLARIMIZA HEP BİRLİKTE ÇÖZÜM BULACAĞIZ’

Evet öfkeliyiz; evet kızgınız. Evet çok zulüm gördük ama biz hep birlikte bu günleri aşacağız. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın, biz birbirimize emanetiz. İnancımız, kimliğimiz, mücadelemizle bütün kentlerde iktidara geleceğiz. Kayyımlardan kurtulacağız. Kayyım olmayan yerlerde de iktidara geleceğiz. Kurtalan’da, Bingöl’de, Kars’ta, Muş’ta iktidara geleceğiz. Doğduğumuz yerde doymak istiyoruz çünkü. İktidara geldiğimiz yerde tüm bu sorunlara çözüm bulacağız. Bizim sorunlarımızı bilmeyen bu iktidardan hep birlikte kurtulacağız.

‘BEKA SORUNU YOK, İŞSİZLİK, YOKSULLUK, HAKSIZLIK SORUNU VAR’

Bilmiyor, bilmediği içinde diyor ki bu memleketin beka sorunu var diyor. Ne beka sorunu? Beka sorunu olan var mı? Beka neymiş? Ne sorunu? Senin iktidar sorunun var. İktidar sorunu olduğu için de bunu millete beka olarak pazarlıyor. Beka sorunu falan yok. Her alanda soruyorum: İşsizlik sorununuz var mı? İşsizlik sorunu olan elini kaldırsın? Bu beka mı işsizlik mi? İşsizlik, geçim sorunu var; yoksulluk var, haksızlık var. Bunlar sorun.

‘BİZİM BAŞIMIZDA BİR SORUN VAR ONDAN DA EN KISA SÜREDE KURTULACAĞIZ’

Bu sorunları 17 yıldır çözememiş. Bu ülkenin bütün zenginliklerini satmış. Bu ülkeyi 600 milyar dolar borçlandırmış, şimdi kalkmış beka sorunu var diyor. Hayır. Bizim başımızda bir sorun var, ondan da çok yakından kurtuluyoruz. O yüzden dini siyasete alet ediyor. O yüzden bunca düşmanlığı dile getiriyor. Çünkü yönetemiyorlar. Yönetemedikleri için de halkı aldatmaya, kandırmaya çalışıyorlar. Biz de diyoruz ki sadece kendinizi aldatıyorsunuz, kendinizi kandırıyorsunuz.

‘OTURMUŞ SARAYDA KİLOSU 4 BİN LİRALIK BEYAZ ÇAY İÇİYOR’

Bütün miting alanlarında arkasında bir sinevizyon, sabahtan akşama kadar bizi gösteriyor. Sen ne bizi gösteriyorsun? Bu halk bizi çok iyi tanıyor. Biz bu halkla beraber siyaset yapıyoruz. Kendisi oturmuş sarayında etrafında bir sürü dalkavuk, oradan konuşuyor. Sen 1150 odalı sarayında beyaz çay içerken- beyaz çay bakın kilosu 4 bin lira sanırsın ki sarayda doğdu- sen bu halkı unut, halkın sorunlarından kop, beyaz çayını içerken beka sorunu var. Bu halkın beka sorunu yok, bu halkın başka sorunları var. O sorunları bilmek istiyorsan halkın içinde olacaksın, sarayda değil. O yüzden de bu halk saraylıyı sevmez, bu halk efendiyi sevmez. Bu halk, kendine hizmet edeni sever.

‘YENİ ZELANDA KATLİAMINI DA BUNU SEÇİM MALZEMESİ YAPAN ZİHNİYETİ DE KINIYORUM’

Baskıyla, zulümle, sinevizyonla halkı aldatmaya çalışıyor. Yetmiyor, daha da ötesi sinevizyonlarında Yeni Zelanda katliamını gösteriyor. Ya bu nasıl bir vicdandır? Bu kadar mı acze düştünüz? Peşinde koştuğunuz şey üç tane belediye başkanlığı, beş tane meclis üyeliği. Orada masum insanlar ibadetini yaparken katledilmişler, sen bunu niye gösteriyorsun? Irkçılık böyle bir şey. Irkçılık nefrettir, ötekine düşmanlıktır, kendinden olmayanı yok saymaktır. Yeni Zelanda’da yaşanan budur. Dünyanın neresinde ırkçılık varsa, onun karşısına dikileceğiz. Ülkemizde de istemiyoruz, dünya da da istemiyoruz. Irkçılığa karşı, bu aşırı sağa karşı hep birlikte yan yana geleceğiz. Bir kez daha Yeni Zelanda katliamını kınıyorum, bu katliamı seçim malzemesi haline getirenleri de kınıyorum.

Kentlerimizi biz yöneteceğiz dedik. Şimdi HDP zamanıdır. Şimdi kentlerimizi, kadınların kenti haline getirme zamanıdır. Şimdi kentlerimizi, emekçilerin kenti yapma zamanıdır. Doğaya geleceğe çocuklarımıza sahip çıkma zamanıdır.

Bakın Siirt’in yoksulluğu neden? Doğa katliamı, yayla yasakları, orman yangınları, hayvancılığın engellenmesi… Siirt’in yoksulluğu neden? Çünkü yatırımı buraya yapmak yerine, burdan aldığını başka yerlere taşıyor. Ankara’ya sarayına taşıyor. Siirt’in yoksulluğu işsizliği neden? Çünkü Siirt’in hakkı olan bütçe hakkını gasp ediyorlar. Nasıl mı? Kendi yandaş müteahhitleri zengin olsun diye ülkenin ihitiyacı olmayan yatırımları yaparak, kentleri yıkım alanlarına dönüştürerek. Yok Osmangazi Köprüsü, yok o yok bu. Bu yatırımları yaparken bunların hesabını doğru yaptın mı? Siz hiç Osmangazi Köprüsü’nden geçtiniz mi? Osmangazi Köprüsü’nden her gün geçiyorsunuz, evet. Çünkü geçseniz de geçmeseniz de o köprünün parasını ödüyorsunuz.

Siz Avrasya Tüneli’nden geçtiniz mi? Ama oradan geçseniz de geçmeseniz de onun parasını siz de ödüyorsunuz. Çünkü yanlış hesap, çünkü yanlış plan, program. Bunlarda plan yok, program yok. Sanki talana çıkmışlar. Halkın bütçesi ile halka hizmet etmek yerine müteahhit ve kendilerini zengin etme peşindeler.

‘BÜTÇEMİZİ BİRLİKTE YAPACAĞIZ’

Biz de diyoruz ki halkın kaynağı halka. Bütçe hakkımızı istiyoruz. Kendi hakkımızı istiyoruz. O yüzden de üreten biziz, yöneten de biz olacağız. İktidara geldiğimizde, tüm kentlerde bütçemizi birlikte yapacağız. Katılımcı bütçe oluşturacağız. İhtiyaçlarımızı birlikte belirleyeceğiz ve o ihtiyaçlarımızı önceliğine göre birlikte ortadan kaldıracağız.

Belediye başkanlarımızla, halklarımızla, meclisimizle katılımcı demokrasinin gereğini yerel demokrasinin gereğini hep birlikte hayata geçireceğiz. Çünkü bizim özlemimiz demokrasidir barıştır, radikal demokrasidir.

‘KİMSE KENDİSİNİ YAŞADIĞI KENTTE ÖTEKİLEŞMİŞ HİSSETMEYECEK’

Bunu hep birlikte başaracağız. Ayrımcılık yapmadan, anadilinde kreşlerimizle, anadilinde eğitim ve sağlık hakkı ile... Kimse kendini yaşadığı kentte öteki hissetmeyecek. Herkes eşit yurttaşlık temelinde, eşit hemşehriler olarak o kentte yaşayacak. O hizmetlerden yararlanacak. Ve kentlerimizden başlayarak bütün bir ülkeyi değiştireceğiz. Artık zamanı gelmiştir! İşte o yüzden hep birlikte bu ülkede bir seçenek yarattık: demokrasi seçeneği. Bunu anlamayanlar, idrak edemeyenler için bir kez daha söylüyoruz. İktidara geldiğimiz her yerde bütün gücümüzle HDP iktidara gelecek; tek başımıza iktidara gelemiyorsak demokrasi güçleri, bu AKP-MHP bloğuna karşı, bu zorba anlayışa karşı iktidara gelecek. Nerede bir HDP logosu görürseniz bilin ki o barıştır, demokrasidir, gelecektir. Mührünüzü oraya basacaksınız. Bütün Türkiye halklarına sesleniyorum, HDP logosu hepimizin ortak geleceğidir. Eğer biz aday çıkarmamışsak, orada HDP logosu yoksa, o zaman AKP-MHP bloğunun karşısında kim demokrasi güçlerini temsil ediyorsa, biz onu hep birlikte iktidara taşıyacağız. Bu demokrasinin zaferidir.

Bu barış isteyenlerin zaferidir. Bunu da hep birlikte inşa edeceğiz. İşte siyaset budur. Siyaset toplumun beklentilerini karşılamaktır. Toplumla birlikte çözüm üretmektir. HDP bunu başarmıştır. HDP, tıkanan Türkiye siyasetinin önünü açmıştır. Bundan rahatsız olanlar çıkmış diyor ki HDP’nin oyu haramdır. Bre utanmazlar! Bizim oyumuz anamızın ak sütü gibi helaldir, helal!

‘HAKİKATİN VE HDP’NİN SESİNİ HER YERE TAŞIYACAĞIZ’

Şimdi 31 Mart’a kadar 7 gün 24 saat çalışacağız. Hakikatin sesini, HDP’nin sesini, bu yalancılara karşı her yere taşıyacağız. Televizyonlara çıkma şansımız yok, bütün televizyonlar ve medyayı ele geçirmişler. Ziraat Bankası kredileri ile çiftçinin hakkı olan kredilerle kendilerine medya kurmuşlar. Her gün aralıksız bize saldırıyorlar. Yetmiyor, yalan haber yapıyorlar. Sonra da o yalan haberi yapan, şunu söylüyor: Bu haberi Sezai Temelli düzeltsin. Yalan haberi sen yapmışsın, düzelteceksen git kendin düzelt! Biz bunların yalanlarını teşhir ettik. Artık bunlar yalan dünya, yalan siyaset, yalan medyadır. Şimdi hakikat zamanıdır. Hakikatin sesi alanlardadır, meydanlardadır. Bu sesin herkese, her yere ulaştırılması için 7 gün 24 saat çalışacağız.

Sandıklarımıza sahip çıkacağız. Hepimiz müşahit olacağız. Bunlar oyları çalarlar, huylu huyundan vazgeçmez, oylarımızı çaldırmayacağız. Sandıklara gittiğimizde bu adaletsizliğe son vereceğiz. Tuncer Bakırhan için, Selim Sadak için son vereceğiz! Ve bir daha böyle adaletsizlik, hukuksuzluk yaşamamak için oyumuza, irademize sahip çıkacağız, vazgeçmeyeceğiz. Sevgili arkadaşlarım, sevgili yoldaşlarım büyük bir başarıya hep birlikte Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Siirt’te de imza atacağız. Herkesi kıskandıracak büyük bir sonucu sandıklardan hep birlikte çıkaracağız. Herkes hazır mı? O zaman Siirt Ya Me Ye. Hepinizin yolu açık olsun. Hepinize başarılar diliyorum. Serkeftin hevalno…