Mehmet Göcekli

DEMOKRAT HABER ÖZEL

 

 

Filtreli internet dönemi 22 Kasım'da başladı. Sizce bu güvenlik mi getirecek sansür mü?

 

Bahadır Taşdelen: İnternette kişilerin kendi hür iradeleriyle kendi seçtikleri siteleri filtrelemek istemeleri bir tercihtir ve güvenlik sebebidir. Ancak filtrelemenin devlet eliyle yapıldığı bir durumda güvenlikten değil, sansürden bahsedebiliriz. BTK'nın filtreli İnternet'i tanıtırken kullandığı "Seçmek özgürlüktür" sloganı ne bu filtreleri hayata geçiren servis sağlayıcılar ne de bu filtreyi kullanacaklar için geçerli değil. İnternetin nasıl bir ortam olduğunu bilmeyen, bu konuda yeterince bilgi-eğitim sahibi olmayanlar için böyle bir filtre güvenlik gibi gözükecektir. Siz, kendi çocuklarınızın zararlı içerikten uzak olmasını istemez miydiniz? Güvenli internet tanımı bu şekilde yapılarak, yeterince bilgisi olmayan insanlar yönlendirilmeye çalışılıyor.

 

Sansür getirecek diyemiyorum, yeni bir sansür dönemi getirecek diyorum. Çünkü filtre sisteminden önce de özgür bir İnternet kullandığımız söylenemez. 2007 yılından beri çeşitli telekomünikasyon şirketlerinde görev almaktayım. İnternette sansür, ben bu işe başladığımda da vardı. 2007 yılında da bize yasaklı siteler iletilir ve DNS üzerinden engellememiz istenirdi. Yıllar içinde bu sitelerin sayısı onbinleri aştı. Bunun adı sansür değilse nedir? Filtre sistemi ile hem bu durum kamuoyu önünde meşrulaştırılmaya çalışılıyor, hem de sistemin altyapısı sayesinde kolaylaştırılıyor.

 

Işık Barış Fidaner: Aslında halihazırda varolan güvensizliğimizi katmerlendirmiş olacak. Hem babaların (anne-babaların diyemiyorum, yetki muhtemelen babada olacağı için) internet karşısında diğer aile üyelerine olan güvensizliğine yaslanıp daha da katmerlendirecek, hem de internet kullanan kişilerin özgürlüklerini tanımayan "babalarına" olan güvensizliğini ve genel olarak biz vatandaşların özgürlüğünü tanımak istemeyen, babalığa soyunan devlete olan güvensizliğimizi katmerlendirecek.

 

Filtreyle sağlamaya çalıştıkları güvenlik, bizim hem genel olarak hem de bizi filtrelemek isteyenlere karşı olan güvensizliğimizi besliyor. Bu yaşananlara gülüp geçtiğimiz, sineye çektiğimiz sürece, istedikleri 'güvenlik' sağlanmış sayacaklar. Ne zaman ki internet kullanıcıları 'internet bizimdir' diye ortaya çıkacaklar, o zaman bu çabaların boşuna olduğu görülecek.

 

Bundan önce İnternet sansürsüz müydü?

 

Işık Barış Fidaner: Internette DNS ile engelleme yapılıyordu ve 'sansürü tanımayan' birisi kolayca bu engeli aşabiliyordu, yani esas sansür kafalarda bulunuyor. Herhangi bir sansür, ancak otosansür biçiminde kendini meşrulaştırarak işlev gösterebilir. Bu anlamda sansür hep vardı. Ailelerin çocuklarına interneti yasaklaması olarak vardı, insanların politik sitelere girmeye çekinmesi olarak vardı (devletten veya işverenden veya 'mahalle baskısından' çekinerek). BTK'nın yapmaya çalıştığı şey, bu gayrıresmi sansürü kurumlaştırmak ve kalıcı hale getirmek. Çünkü internetin sosyal medya gibi farklı kullanımları yaygınlaştıkça kafalardaki sansür gevşiyor, Tunus ve Mısır'da gördüklerimiz ise internete politik bir araç olarak değer verilmesini sağlıyordu. BTK, interneti nefsani bir 'zevk-eğlence alanı' olarak kodlayarak ahlakçı tepkiyi arkasına almak ve teknik önlemlerin de yardımıyla bu kaçınılmaz gelişmelerin önüne geçmeye çalışıyor.

 

Bülent Arıınç internet haber siteleri ile ilgili yeni bir yasa hazırlığından bahsetti. Bu hazırlığın olumlu ya da olumsuz yanları nasıl görünüyor?

 

Bahadır Taşdelen: Bu konunun uzmanı değilim. Fakat yasa içeriğine bakıldığında, internet habercilerine yasal haklar veriyor gibi gözükse de, bu hakların hangi bedeller karşılığında alındığına bakılmaksızın bunu kabullenmek çok mantıklı gelmiyor. Bu yasa sayesinde internet haber sitelerinin kapatılması, sansürlenmesi ya da bu sitelerde haber yapan insanların üzerinde baskı kurulması kolaylaşacak. Henüz kamuoyuna açıklanmış bir tasarı yok. Ancak İnternet haber sitelerini de Basın Kanunu kapsamına alacak bir düzenlemeden bahsediliyor. Yani her sitenin bir sorumlu müdürü olacak, yeri belli olacak, olacak ki hemen bu insanlar cezalandırılabilsin. Hatta haber sitelerinin barındığı sunucuları bile bilmek istiyor ilgili düzenleme, çünkü onlar için de cezalar öngörülmüş. Onlarca gazetecinin cezaevinde olduğu, örgütlenmek isteyen gazetecilerin işlerinden olduğu bir dönemde haber portalları çalışanlarına sarı basın kartı verilecek demek işin sadece ambalajı. Üstelik sarı basın kartı almanın koşullarının da çok ağır olduğunu, sektörde yıllardır çalışan yüzlerce gazetecinin hala sarı basın kartına sahip olmadığını da hatırlatalım. Benim şahsi görüşüm, insanların bu yasa ile bir nevi fişlenerek, korkutularak caydırılması yerine, nefret söylemleri ile ilgili suçları da içeren düzgün bir internet yasasının hazırlanması ve caydırıcılığın bu şekilde sağlanmasının daha doğru olduğudur.

 

Dernek olarak bu konuyu İnet-tr'11 Türkiye'de İnternet Konferansı'nda tartışacağız. Konferans kapsamında 2 Aralık Cuma günü ‘İnternet Basını Düzenlemesi Neler Getirir/ Neler Götürür?’ paneli düzenleyeceğiz... İlgilileri bekleriz…

Teşekkür ederiz...

İNTERNET SANSÜRÜNE 'SENİNYUZUNDEN.ORG' TEPKİSİ

 

Bu arada, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun yaşama geçirdiği internette ‘filtre’ uygulamasına kullanıcılar “seninyuzunden.org” sitesinden sanal tepki gösterme kararı aldı. Filtre dönemine geçilmesinin ardından “Çıkar artık sesini sen de” ana fikriyle yola çıkılan sitede, kullanıcıların gözüne siyah bant çekilip fotoğrafları yayımlanıyor.

 

Sitedeki görseller, sanal tepkinin yanında 30 Kasım - 2 Aralık günleri arasında İzmir’de düzenlenecek “16. Türkiye’de İnternet Konferansı” kapsamında tasarlanan “sansürün arkasında sergisinin” de bir parçası olacak.

 

Web sitesi yoluyla yapılan tepkinin önemine dikkat çeken seninyüzünden.com kurucularından Ebru Baranseli şunları söyledi: “Sitedeki yüz tanıma yazılımı sayesinde, fotoğrafı çekilen kişinin gözlerine otomatik olarak bant çekiliyor. İsteğe bağlı olarak sansürle ilgili fikirler de yazabiliyor. Kullanıcı eğer yazıyla fikirlerini yazmazsa site otomatik olarak ‘senin yüzünden’ metnini ekliyor bu siyah banda. Sitemizi filtre uygulamasının yürürlüğe girdiği 22 Kasım gecesi açtık ve uluslararası düzeyde dahi katılım oldu. Filtrenin sansür olduğunu gören ve tepki göstermek isteyen insanlara, tepkilerini göstermek için farklı bir yöntem sunmuş olduk.”