Türkiye'de cinsel istismara maruz kalanlar, istismarcıların ceza alması için mücadele ederken, mağduru defalarca mağdur edecek uygulamalarla karşı karşıya kalabiliyor. Küçük yaşta çocuklar için buna dayanmak daha da zor. Mahkeme koridorlarında yaşadıklarını ispat etmeye çalışan çocukların, ruhsal ve bedensel bütünlüğünün bozulduğunu da kanıtlaması gerekiyor. Hem de Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak raporlarla...

Ancak hukukî süreç başladığında Adli Tıp’a yönlendirilmeyen mağdurlar, birkaç kez rapor almak zorunda kalıyor. Son olarak Adli Tıp yerine üniversite hastanelerinden alınacak heyet raporunun yeterli olacağına karar verildiyse de Diyarbakır’da bir vakada üniversite raporuyla Adli Tıp raporu çelişti. Ve mahkeme çocuğun bir kez daha “muayenesine” karar verdi. Üstelik bu gibi kararlarda çocuk istemese bile “polis zoruyla muayeneye götürülmesine” hükmediliyor. Yargıtay içtihatları gereği şart koşulan “rapor” işkencesi hukukçuları da isyan ettiriyor. Cinsel istismar davasına bakan hukukçular, psikologdan alınan “ruh sağlığı bozulmuştur” raporunun yeterli olduğu görüşünde.

'SİLAH ZORUYLA KİMSEYE MUAYENE YAPAMAZSINIZ'


Bahar Kılıçgedik'in Taraf'ta yer alan haberine göre Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer: “Mahkemelerin, heyet raporu istemesi Yargıtay kararlarına dayandırılıyor. Ancak eğer incelemeler, titiz bir şekilde yapılmışsa, bu konuda uzmanlar değerlendirme süreçlerinde yer almışsa, çocukla ilgili şikayet ve süreç dikkatli bir şekilde takip edilmişse ve bilimsel standartlara uygunsa burada tekrar tekrar inceleme yapmaya veya çocuğu Adli Tıp Kurulu’na götürmeye ihtiyaç yok. Biz sadece ceza yargılamasının gereği olarak değil, o çocuğun karşı karşıya kaldığı travma sonucunda korunması, destek verilmesi açısında da hekim tarafından muayene edilmesini önemli buluyoruz. 15 yaşının altındaki bir çocuktan bahsediyorsak, zaten bu eyleme rıza göstermesini, kendisinin istemesini bu eyleme katılmasını hiç kimse savunamaz. Bir eyleme maruz bırakılmışsanız, sonucu zaten ruhsal bozulmaya yol açacaktır. Kanunun yazımında teknik anlamda sıkıntılar vardı. Bu tartışmalar aslında sürüyor. Bu soruna çözüm getirilmesi noktasında STK ve hukukçuların gayretleri var. Bu meselenin geldiği noktadan huzursuzlar. Kavramları yeniden tanımlamaya ihtiyaç var. Öte yandan ne olursa olsun, bir insanı zorla muayeneye sevk etme yönünde karar alamazsınız. Ceza yasasını tartışırken bir de uygulamadaki algılamayı tartışmak gerekiyor. Çocuk gerçekten muayene olmayı kabul etmiyorsa, silah zoruyla, polis zoruyla muayeneye göndermek gerekli değil.”

'RAPORA GEREK YOK'

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi: “18 yaşından küçük olan bir çocuğun cinsel taciz ve tecavüz durumunda zaten ruhsal bütünlüğünün bozulduğunu kabul etmek gerekir. O yaşta bir çocuk cinsel istismara uğruyorsa, ayrıca bir Adli Tıp Kurumu raporuna ihtiyaç yoktur. Bunun için bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Eğer illa bir rapor alınacaksa sosyal psikoloğun raporu yeterli görülmeli. Yargılamada yıllar sonra rapor isteniyor, çocuğun yaşı büyüyor, tabii ki ruhsal durumunu anlamak da çok mümkün olmuyor.”

'ÇOCUK HASTANE HASTANE GEZDİRİLİYOR'

Cinsel istismar davalarına bakan avukat Gülşen Özbek: “Mağdur hakkında heyet raporu isteniyorsa, çocuğun olayı anlattığı anda alınan raporlara neden gerek duyuluyor. Öyleyse ilk etapta tam teşekküllü hastaneye çocuğu götürür ve rapor aldırırsın. Bu raporlar yeterli görünmüyorsa neden çocuk hastane hastane gezdiriliyor. Uygulamanın sakatlığı burada. “Çocuk İzleme Merkezi’nde her türlü işlemler yapılır, tüm sağlık işlemeleri en yakın tam teşekküllü devlet hastanesinde ya da üniversite hastanesinde yapılır” denilse bu sıkıntı giderilmiş olur. Ya da “Çocuk İzleme Merkezi’nde verilen sağlık raporları heyet raporu statüsündedir” şeklinde bir cümle içerse bu sorun çözülebilir. Bizim karşı durduğumuz şey, yeterli görünmüyorsa çocuğun onlarca hastaneye neden götürüldüğü. Çocuğa yıllar sonra tekrar aynı travmayı yaşatmanın manası yok.”

Avukat Oya Işık: “Beden ve ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin rapor olmazsa hangi maddeden ceza verecekleri konusunda hakimler tereddüde düşüyor. Kanunda bir değişiklik yapılması gerekir. Bu ihtiyacın bir an önce yasallaşması açısından bir kamuoyuna ihtiyaç var. Olayla ilgili herhangi bir tereddüt yoksa, cinsel istismara uğrayan çocuğun heyet raporu olmaksızın, olayın doğal sonucu olarak beden ve ruh sağlığının bozulduğu sonucuna varmak lazım.”