Cenazesi 7 gün boyunca sokakta bekletilen 57 yaşındaki Taybet İnan’ın ölümünün üzerinden 2 yıl geçti. Annesinin cenaze törenine bile katılamayan kızı Halime İnan, “O sokağa her baktığımda, annemin yerde uzanmış halini görüyorum” dedi.

Şırnak’ın Silopi ilçesinde, 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının 5’inci gününde öldürülen ve cansız bedeni 7 gün boyunca sokak ortasında bekletilen 57 yaşındaki Taybet İnan (Taybet Ana) ve kayını Yusuf İnan'ın (53) ölümünün üzerinden 2 yıl geçti. Vücudunda 10 kurşun tespit edilen 11 çocuk annesi İnan ve kayınının öldürülmesine ilişkin açılan soruşturma dosyasında ise, hiçbir gelişme yok. 

Daha ilk günden itibaren basında çıkan haberlere rağmen, İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün “6 gün sonra öğrendik” diyerek kendini savunduğu olayın üzerinden geçen bunca zamana rağmen, İnan ailesinin acısı halen ilk günkü gibi taze. 

 ‘BAŞUCUMA GELME, SENİ DE ÖLDÜRÜRLER…’

“Tarifsiz acı” olarak nitelendirdiği annesinin vurulma günü ve sonrasında yaşadıklarını anlatan kızı Halime İnan, annesiyle olay öncesinde arasında geçen şu diyalogu paylaşarak sözlerine başladı: “Anneme çatışmaların yoğunlaşacağını söylediğimde bana dönüp şunları söyledi; kim öldürülürse sakın onu kaldırmak için oraya gitme. Ben bile vurulup öldürülürsem sakın başucuma gelme, seni de öldürürler. Senin çocukların daha küçük.”

‘6 SAAT YARALI KALDI, YANINA GİDEMEDİM...’

Annesinin yerde kalan cenazesini 7 gün boyunca tüm çabalarına rağmen bulunduğu yerden alamadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutmakta zorlanan İnan, o gün yaşadıklarını “6 saat boyunca o soğuk havada yaralı bir şekilde yerde kaldı. Beyaz bayrak ile cenazeyi kaldırmaya gittiğimde ateş açıldı. Eve gidip sabaha kadar bekledim. Uyuya kalmıştım. Uyandığımda saat sabah 6 gibiydi. Cenazesi belki kaldırılmıştır diye düşündüm. Evden çıkıp tekrardan gittiğimde, annem aynı şekilde yerdeydi. Yanına gidemedim” sözleriyle kelimelere döktü.

'AMCAM KOLLARIMDA CAN VERDİ'

Yaralanan amcasının ise kendi imkanları ile evinin bodrumuna kadar geldiğini hatırlatan İnan, o anları şöyle paylaştı: “Emniyet görevlilerine durumu bildirdik defalarca. Beyaz bayrak ile yeniden çıkmamız söylendi. Her 3 denemede de tarandık. Yaralı amcam bizim de öldürüleceğimizi söyledi. O da kısa bir süre sonra kollarımda yaşamını yitirdi. Öpemediğim annemin yerine amcamı iki kere alnından öptüm. Her ikisinden öyle helallik istedim.” 

‘CENAZELERİN KALDIRILIP KALDIRILMADIĞINI DÜŞÜNDÜM HEP’

Olaydan sonra babası ve çocukları ile birlikte başka bir eve geçmek zorunda kaldıklarını dile getiren İnan, 7 gün boyunca ise yas tutmak yerine annesi ve amcasının cenazesinin kaldırılıp, kaldırılmadığını düşündüğünü ifade etti.

Emniyetin. “6 gün sonra öğrendik” savunmasına da tepki gösteren İnan, “Bizimle telefonda konuşan kişiler emniyetten değil miydi? Ellerimizde silah mı vardı? Bizi neden tarıyorlardı?” diye sordu.  

Annesinin cenazesinin yerden kaldırılmasından bir hafta sonra olay yerine gelen ekipler tarafından kaldıkları evlerinden çıkarıldıklarını aktaran İnan, “Askerler bize, ‘Eğer tek bir asker ve polisimizin burnu dahi kanarsa şimdi sizi tararız’ diyorlardı. Başımızı kaldırmamıza dahi izin vermiyorlardı” dedi.

‘ÇOK ACI VERİYOR...’

Olaydan sonra taşınıp köye yerleştiklerini belirten İnan, cenazesine bile katılamadığı annesinin vurulduğu sokağa yaklaşmamak için, iki yıldır köyden çok nadir ilçeye geldiğini söyledi. “O sokağa her baktığımda, annemin yerde uzanmış halini görüyorum. Çok acı veriyor. Film şeridi gibi her şey gözümün önüne geliyor” diyen İnan, yaşananları asla unutmayacağını dile getirdi.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı