Gazeteci Fehim Taştekin, Suriyeli Kürtler ile Rusya ilişkilerini, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ‘hain’ çıkışını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esad’a yönelik açıklamalarını değerlendirdi.

Taştekin, “Tekrar ertelenmezse 29-30 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek olan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne Kürtleri de katmanın yolunu arayan Rusya, listelere İran ve Türkiye’yle birlikte karar verme taahhüdünü koruyor. Moskova bu tutumuyla, Ankara’nın kırmızı çizgilerini koruduğu izlenimini verse de muhtelif diplomatik inceliklerle bu kırmızı çizgileri soldurmaya çalışıyor. Ayrıca Kürtleri göstere göstere vitrine çıkarmaktan da kaçınmıyor. Bunun son örneği Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) Genel Komutanı Sipan Hemo’nun Moskova’ya davet edilmesi oldu. Hemo’ya göre Rus yetkililer, Suriye’nin kuzeyinde fiilen oluşan demokratik özerklikten 155 kişinin Soçi’ye katılacağı sözünü teyit etti” dedi.

Fehim Taştekin’in Al Monitör’de yayınlanan 'Kürt Soçi’ye gidemez' ama Moskova’da ağırlanır’ başlıklı yazısı şöyle:

Suriye 2018’e bir yanda savaşı geride bırakıp siyasi çözüm sürecine geçme umudu diğer yanda gerilimi artıran heyecanlı tiratlar eşliğinde giriyor. Rusya ise muhalif güçler ile Suriye yönetimini yeni anayasayı hazırlama hedefiyle Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde buluşturmak için hazırlıklarını sürdürüyor. Kürtler ise halen kördüğümü çözecek aktörler arasında restleşme konusu.

Şam’ın Kürtlere savaş ilan ederek Ankara’yı memnun etmeyeceği ya da böyle bir savaşı göze alamayacağı öngörülerine karşın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad kritik sürecin arifesinde ABD ile iş birliği yapan herkesi “hain” ilan etti.

Esad’ın beklenmedik sözleri Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin öncülük ettiği demokratik özerkliğin bitirilmesi karşılığında Ankara’nın Şam’la köprüleri yeniden kuracağına dair beklentileri artırdı. Ne var ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok geçmeden Esad için “Devlet terörü estirmiş bir teröristtir” ifadesini kullanarak eski pozisyonuna döndü ve Şam-Ankara hattında uzlaşı düşleyenleri hayal kırıklığına uğrattı.

Bu çıkışlar, Suriye’deki süreçlerin ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha hatırlattı. Ancak siyasi çözümün önünü tıkayan bu tür çıkışlara rağmen Rusya hiç istifini bozmadan yol almaya devam ediyor.

Tekrar ertelenmezse 29-30 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek olan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne Kürtleri de katmanın yolunu arayan Rusya, listelere İran ve Türkiye’yle birlikte karar verme taahhüdünü koruyor. Moskova bu tutumuyla, Ankara’nın kırmızı çizgilerini koruduğu izlenimini verse de muhtelif diplomatik inceliklerle bu kırmızı çizgileri soldurmaya çalışıyor. Ayrıca Kürtleri göstere göstere vitrine çıkarmaktan da kaçınmıyor.

Bunun son örneği Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) Genel Komutanı Sipan Hemo’nun Moskova’ya davet edilmesi oldu. Hemo’dan Suriye’de savaşa katılan Rus komutanlarına verilen “Kahramanlık Ödülleri” törenine katılması da istendi. Hemo Moskova’da Rusya Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Dış İstihbarat Servisi yetkilileriyle görüşmeler yaptı.

Hemo’ya göre Rus yetkililer, Suriye’nin kuzeyinde fiilen oluşan demokratik özerklikten 155 kişinin Soçi’ye katılacağı sözünü teyit etti. Hemo, Moskova’nın Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) katılımı konusundaki tutumuna ilişkin ise şöyle dedi: “Bu toplantının davetlerinin partiler için değil bütün Suriye halkları için olduğunu söylediler. Yine demokratik özerk yönetime bir davet olacağını söylediler.”

Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev konuya ilişkin daha önce “Kürtlerin maksimum düzeyde temsil edilmesi bir yandan da Türkiye tarafından itirazların olmaması için çaba gösterdik. PYD’den Kürtlerin katılımı şimdilik öngörülmüyor.” açıklamasını yapmıştı. Lavrentyev’in ardından Rus Dışişleri Sözcüsü Maria Zakharova da “Kürt temsilcilerin katılımı konusu üzerinde çalışma yapılıyor.” dedi.

Rojava kanton sistemi ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun sivil ayağının organizasyonunda öne çıkan isimlerden biri de TEV-DEM. TEV-DEM yöneticilerinden Aldar Halil bu konuda Rusya’nın Kürtlere verdiği taahhütlerde bir değişiklik olmadığını vurguladı.

Halil Al-Monitor’a şu bilgileri verdi: “Ruslarla yaptığımız tüm görüşmelerde bize ‘Sizin katılmanız’ gerekiyor dediler. Şu ana kadar bize yansıtılan bir olumsuzluk olmadı. (...) Suriye’nin yüzde 30’u bizim kontrolümüz altında. Çözümü kim arıyorsa arasın bizim olmadığımız bir süreçte çözüm olmaz. (...) Bin 500 kişiyi Soçi’de toplayacaklar. Bu kadar kalabalık insanla iki günde ne çıkaracaklar? Bir anayasa komitesi oluşturulacak, bildiğimiz tek şey bu.”

Aslında Kürtler başından beri Türkiye’nin itirazları karşısında Rusların işini kolaylaştıracak bir yol izliyor: PYD toplantıya kendi ismi ve listesiyle katılmakta ısrarcı olmuyor. Bu da Türkiye’de Erdoğan’ın kırmızı çizgilerinin korunduğu kanaatini güçlendiriyor.

Ruslara sunulan 155 kişilik “Özerk Yönetim ve Politik Oluşumlar” isimli listede Erdoğan’ın veto edebileceği PYD’li isimlerin yer almadığını vurgulayan Halil listeyi hazırlarken izledikleri stratejiyi şöyle anlattı:“Biz Ruslara Kürtler adına gelmeyeceğiz, herkes adına geleceğiz dedik. Arap, Kürt, Süryani, Keldani, Çeçen, Çerkesler adına… Halep’ten Afrin’e, Rakka’dan Haseke ve Kamışlı’ya, Kobani’den Menbic’e kadar bütün bu bölgelerde yaşayan halkları temsilen herkesin adını verdik. Bizim listemiz olduğu gibi kabul edildi.”

Halil, ABD’nin, Rusya ile Kürtler arasındaki yakınlaşmaya dair bir telkinde bulunup bulunmadığına ilişkin soru üzerine ise şöyle dedi: “Biz irademizi kimseye teslim etmiş değiliz. Bildiğimiz doğru neyse onu yapıyoruz. İlişkilerimiz sadece bir tarafın üzerine kurulu değil. Ruslarla ve Amerikalılarla aynı mesafede ilişkilerimiz var.”

Esad’ın Kürtlere ilişkin sert mesajını İran ve Türkiye’yi yumuşatmaya yönelik bir hamle olarak yorumlayan Halil’e göre Suriye rejimi Kürtlerle savaşı göze alamaz.

Nihai davetiyelerin halen düzenlenmemiş olması Rusya’nın taahhütlerine rağmen kongreye dair önemli noktaların halen netleşmediğini gösteriyor. Yani süreç kongre tarihine kadar sürprizlere açık olacak.

 Kaynak: Al Monitör