Fransa Parlamentosunun gündemine tekrar gelen ‘Ermeni soykırımını inkâra ceza öngören yasa tasarısı'na karşı Başbakan Erdoğan, Cezayir ve Ruanda örneklerini hatırlatarak, “Soykırım görmek isteyenler kendi kanlı tarihine baksınlar” dedi.

 

Aslında bu konu Fransa Parlamentosunda 2006 yılında yine gündeme gelmiş, benzer sözler o zaman da sarf edilmişti.

 

HRANT DİNK: FRANSA'DA 'SOYKIRIM YAPILMADI' DERİM

 

Hrant Dink, "Ermeni soykırımının inkârını suç sayan yasa tasarısı Fransa'da kabul edilirse Fransa'ya gidip Türklerin soykırım yapmadığını söylerim" demişti.

 

Türkiye'de, "Ermeni soykırımı yapılmıştır" dediği için yargılanan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, "'Ermeni soykırımı'nın inkârını suç sayan" yasa tasarısının 12 Ekim 2006’da Fransız Parlamentosu'nda kabul edilmesi halinde Fransa'ya giderek "Türklerin soykırım yapmadığını" söyleyeceğini açıklamıştı.

 

Dink, "Fransa ve Türkiye'nin fikir özgürlüğüne karşı zihniyet ortaklığı var. Eğer bu yasa tasarısı geçerse, ki geçecek gibi görünüyor, Fransa'ya gider aksini düşündüğüm halde, içim yansa da böyle bir soykırımın olmadığını söylerim. Bu ikiyüzlü politikalara karşı bütün aydınları ortak mücadeleye çağırıyorum" demişti.

 

'ZİHNİYETLERİ AYNI'

 

Türkiye'de "Ermeni soykırımı vardır", Fransa'da da "Ermeni soykırımı yoktur" diyenleri yargılayan zihniyetin aynı olduğunu söyleyen Dink, şöyle konuşmuştu:

"Bu akıldışı politikalar, ne günün şartlarına ne dünyanın gidişatına ne de insan hakları evrensel ilkelerine uymaktadır. Türkiyeli aydınlar olarak biz Türkiye'dekine karşı çıkarken Fransa'dakine de karşı çıkmalıyız. Nasıl ki burada yargılanıyorsak, gidip orada da yargılanalım. Fransa ve Türk adaleti bizi yargılamak için yarışsınlar."

 

Dink sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yasa ortak belleğimize zarar verecek. Türk ve Ermeni belleğinin karşılıklı olarak birbirine aktarılması suretiyle bunu, insani bir diyaloğa ve ortak tarihe dönüştürmemiz gerekiyor. Buna da tartışma özgürlüğüyle, tüm bilgilerin serbest dolaşımıyla ulaşabiliriz. İfade özgürlüğü de evrensel bir ilkedir."

 

'FRANSA İKİYÜZLÜ'

 

İstanbul'da geçen yıl düzenlenen Ermeni konferansının katılımcıları olarak Libération gazetesine bir mektup göndererek, "soykırım" tasarısına ilişkin kaygılarını dile getirdiklerini anımsatan Dink, şunları kaydetmişti:

 

"Tasarının, tarihi ve ortak belleği sorgulama sürecine zarar vereceğini belirtmiştik. Bu yasanın Fransa'da özgür tartışmayı engellemesinin yanı sıra, Türkiye'de benzer ve çok daha güçlü bir etki yapacağını vurguladık. Bu yasa iki komşu ülkeyi yaralamaktan öteye gitmez. İyi ilişkiler konuşarak olur. Konuşmayı engelleyen bir yasanın hiçbir yararı olmaz. Fransa, böyle bir yasa ile takiye, ikiyüzlülük yapıyor."

 

'SOYKIRIM'DAN YARGILANIYORDU


Dink, "soykırım" dediği için TCK'nın 301. maddesi uyarınca 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyordu. Daha önce de 6 ay hapis cezası alan Dink'in cezası ertelenmişti.

 

UFUK URAS BAŞBAKAN’IN TUTUMUNU ELEŞTİRMİŞTİ

 

Ufuk Uras’ın BirGün’de 25 Ekim 2006’da konu hakkında yayınlanan yazısı da şöyleydi:

 

"Tarihi hurafelerle açıkladılar, biz hurafeleri tarihle açıklayacağız."
K. H. Marx


Fransız Parlamentosu'nda "Ermeni soykırımı" konusu görüşülürken, Türkiye'de geliştirilen bazı itirazlardaki tuhaflık, üstünde durmayı gerektiriyor. Aradan belli bir zaman geçince, belki konuya daha soğukkanlı bakmak mümkün olabilir. Eksik bilgiye dayalı, yanlış bir zeminden yapılan itirazların kimseye pek bir faydası olmuyor. Hiç şüphesiz söz konusu yasanın geçmesi, başta Fransa ve Türkiye olmak üzere milliyetçi histeriyi tetiklemekten başka bir işe yaramıyor. Milliyetçilik mi insanı aptallaştırıyor, aptallar mı milliyetçi oluyor bilemiyorum, ama bu bulaşıcı hastalığa karşı, Fransa'dan Türkiye'ye, her yerde mücadeleyi yükseltmek öncelikli görevimiz olmalıdır.

 

Hatırlarsanız Başbakan Erdoğan'ın "Fransa kendine baksın, tarihine baksın, Cezayir'e baksın" gibisinden çıkışlarıyla doruk noktasına varan itiraza biraz yakından bakmak gerekiyor.

 

Bu cümleden ne anlamak lazım? Çeşitli ihtimaller var:

 

1. Fransa kendisiyle yüzleşemiyor.

 

2. Senin benden farkın yok.

 

3. Sen benden de betersin.

 

4. Hiçbiri.

 

Ne anlarsak anlayalım, bu tür cümleler sarf ederken, olgusal bir bilgiye dayanmamız gerekmiyor mu?

 

CEZAYİR MESELESİ


Konu Başbakanla da sınırlı değil. Geçenlerde Mehmet Ali Aybar sempozyumunda da bir izleyici, "Demokrasi havarisi kesilen Batı'nın hiç mi tabusu yok?" diye sorunca, orada da, "Evet, Fransa, Cezayir meselesiyle yüzleşemiyor" dendi.

 

Başbakanın oğlu ABD'de okuduğu için bilmeyebilir, çevresi de belki kendisini bilgilendirmemiş olabilir, ama böylesi önemli bir konuda resmi bir itirazda bulunurken biraz kitap karıştırmak gerekmez mi?

 

Biz de öyle yapalım. Fransa'da devlet liselerinde okutulan tarih kitabına baktığımızda, karşımıza hemen, Fransa'nın Cezayir'de yaptığı baskı ve katliamlarla ilgili fotoğraflarla ve mağdur tanıklarıyla zenginleştirilmiş çok güzel bir eleştirel değerlendirme çıkıyor. (Bak. Ortaokul 3. sınıflar için yazılmış Histoire, Geographie, Collection Martin Luernel, Hatier, 2004, s. 140).

 

Orta öğrenim öğrencileri için o kadar ilginç bir kitap hazırlanmış ki diyelim, devrimler tarihini anlatırken, Lenin, Troçki, Rosa Luxemburg, Spartakistler üstüne detaylı bilgiler ve Stalin'in başta Troçki olmak üzere muhaliflerini nasıl fotoğraflardan bile sildirdiğine değin ilginç görsel malzeme ile sunulmuş bu kitapta, ele alınan temalara bakarken, kendi ülkemde okutulan tarih kitapları aklıma geliyor ve doğrusu çok hayıflanıyorum. Ne diyelim, darısı bizim de başımıza.

 

NE ZAMAN?


İlk ve ortaöğrenimde tarihten soğutulan, ilkel tarih kitaplarıyla bilgilenme hakkından mahrum edilen ülkemizin gençleri, ne zaman çağdaş bir eğitimin karşılığı olan ders kitaplarına kavuşacak, doğrusu merak ediyorum.

 

Kendi tarihimiz konusunda bilgilenme hakkımızın elimizden alındığı bir gerçekken, başkaları ne yaparsa yapsın, biz ne zaman tarihimize kavuşabileceğiz, bilemiyorum?

 

Bizim ülkemizin siyasetçileri, köşe yazarları, başbakanları bir konuda kanaat beyan ederken, ne zaman basmakalıp lafların dışına çıkıp gerçekte ne olduğuna dair bilgilenme ihtiyacı ve merakı duyacaklar? Şimdi değilse, soruyorum, ne zaman?

 

DEMOKRAT HABER