Sao Paulo'da doğan Stepan Norayr Şahinyan, 1915'ten 97 yıl sonra, fotoğraf makinesiyle, ailesinin yürüdüğü yolları aştı, büyükdedelerinin Urfa'daki evinin duvarına kazıdığı notu buldu. Agos gazetesinden Esra Elmas'ın haberi, topraklarını terk etmek zorunda kalan binlerce Ermeni ailenin öyküsünden biri...

Konukevinde Ermenice notun olduğu odada kalmak isteyen Şahinyan, 1922 de Nişan Efendi nin evine geldim. 25 gün kaldım. Halep e gidiyorum notunu bulmuş.

 

1979’da Brezilya Sao Paulo’da doğan Stepan Norayr Şahinyan’ın ailesi, 1915’te yaşadıkları topraklardan kopartılan ve dünyanın farklı bölgelerine kaçmak zorunda bırakılan binlerce Ermeni ailesinden sadece biri. Şahinyan, kökleri baba tarafından Urfa ve Maraş’a, anne tarafından ise İskenderun’a dayanan bu ailenin üçüncü kuşak üyesi olarak doğmuş. Şimdi 1915’ten 97 yıl sonra, elinde fotoğraf makinesiyle ailesinin yürüdüğü yolları geri dönüyor. Şahinyan’ın izini sürdüğü şey, geri almak üzere bir ev ya da toprak parçası değil. “Bir gün doğduğumuz yerlere gideceksin biliyorum” diyen, kendisi gibi fotoğrafçı olan Maraşlı dedesine verdiği sözün peşinde çıkıyor bu yolculuğa. Bir de büyükdedelerinin Urfa’daki aile evinin duvarına kazıdığı bir not var aklında.

 

‘HALEP’E GİDİYORUM...’

Evi Şahinyan’ın büyükdedeleri Nışan ve Ağacan Der Bedrosyan birlikte yapmışlar. Ağacan, Osmanlı döneminde milletvekilliği yaptığından varlıklıymış. Dolayısıyla iki kardeşin böyle büyük bir ev yapabilmek için maddi güçleri varmış. Onların babası Der Bedros ise evin hemen karşısında, şu an Selahaddin Eyyübi Camii olan Aziz Johannes Prosromos Addai Kilise’sinin papazıymış.

 

Büyükdedesi ve kardeşleri, Urfa’dan kaçmak zorunda kaldıklarında anlaşıyorlar: “Ayrı düşersek, aramızdan eve ulaşan kişi, ikinci kattaki küçük odanın duvarına nereye gittiğini mutlaka yazsın.” 1922’de, eve ulaşan kardeşlerden biri diğerlerine şu notu bırakıyor: “1922’de Nişan Efendi’nin evine geldim. Burada 25 gün kaldım. Şimdi Halep’e gidiyorum. Hoşça kalın dostlar.”

 

Şahinyan, Urfa’daki konukevine ulaştıktan sonra, Ermenice notun bulunduğu odada kalmak istediğini söylüyor görevlilere. Şansı yaver gidiyor ya da kendi deyimiyle zaten büyük planlayıcı buna çoktan karar vermişti, boş olan odaya yerleşiyor. Konak oldukça büyük. Birkaç ailenin birlikte yaşadığı anlaşılan taş bir yapı… Şahinyan’ın bir diğer mesleği de mimarlık olduğu için hemen ilk bakışta hangi taşlar yerinden oynamış, yapının ne kadarı orijinalliğini korumuş, korumamış anlıyor. Odadaki yazıyı gösteriyor, “İşte burada” diyerek. Muhtemelen bir zamanlar çalışma odası olarak kullanılan küçücük bir oda… Terasa bakan sol camın duvarına belki çivi ya da camla kazınmış harflerle, sahibine ulaşmış bir not.

 

(Agos gazetesinden kısaltılarak yayımlanmıştır)

‘O YAZI ASLA SİLİNMEYECEK’

Cevahir Konukevi’ni 2005’ten bu yana Cevahir Asuman Yazmacı işletiyor. Şanlıurfa ’da bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar az sayıdaki genç iş kadınından biri Yazmacı. Konağa gözü gibi bakıyor. Şahinyan’ın ziyareti onu da heyecanlandırmış. “Bir gün duvardaki o yazı için birilerinin geleceğini biliyordum ama ne zaman geleceğini bilmiyordum” diyor. Şahinyan, konukevinden ayrılmadan önce bir sonraki sene babasıyla geleceğini söylüyor, bir yandan duvardaki yazının silinmeyeceğine emin olmak isteyerek. Yazmacı’nın cevabı Şahinyan için oldukça anlamlı: “Babanızla sizi bekliyoruz. O yazı o duvardan bugüne kadar silinmediyse bugünden sonra asla silinmeyecek, emin olabilirsiniz.”

MARAŞ’TAN HALEP ÜZERİ SAO PAULO’YA...

Şahinyan ailesinin görüldüğü fotoğraf 1930’ların sonunda Halep’te çekilmiş. Soldaki uzun boylu genç, Norayr’ın fotoğrafçı dedesi Avedis Şahinyan. Ortadaki Avedis’in babası Panos. Bugün sadece önde oturan kızkardeşler hayatta.

 

“Aile içinde çok sık konuşulmazdı 1915” diyor Şahinyan. Bizimkiler, Maraş’takiler iki kez kaçıyor. İlki 1915’te Suriye’ye... Orada üç-beş sene kalıyorlar. Sonra haber geliyor ‘Geri dönebilirsiniz, işler düzeldi’ diye, 1920’lerde dönüyorlar memlekete. Fakat pek bir şeyin değişmediğini görüyorlar. Bir kez daha ve yine Halep’e gitmek üzere yola çıkıyorlar. İkinci yolculukta, aile üyelerinin her biri bir yana savruluyor. Dedem fotoğrafçılık yapıyor Halep’te. Halep’te meşhur Ermeni fotoğrafçı Derunyan Biraderler var, dedem Derunyanların stüdyosunda başlıyor çalışmaya. National Geographic’in Ortadoğu temsilciliğini yapıyor. Derunyan Kardeşler Halep’ten ayrılırken stüdyolarını dedeme bırakıyor. Büyükannem Anahid Şahinyan ise ressam. Halep’teki Mardiros Sarian Resim Akademisi’nin kurucularından. 60’ların başında, zorunluluktan Brezilya’ya göçene kadar bu işleri yapıyorlar.” (Radikal)