Bugün Karl Marx’ın doğum günü. Marx 5 Mayıs 1818’de Almanya’nın en eski şehri Trier’de doğdu. Ve onun 1867’de yayımlanan Das Kapital kitabı en çok satan kitaplar listesinde ilk sırayı aldı.

Taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar, Marx’ın Das Kapital’inin neden hâlâ en çok satan kitap olduğunu sorguladı.

Süleyman Yaşar'ın "Karl Marx kimi hiç sevmiyordu" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Niye Marx’ın Das Kapital’i hâlâ en çok satan kitap oluyor
Şundan en çok satan kitap oluyor; çünkü Marx, kapitalizmin nasıl işlediğini ele aldı. Vesanayi devriminin ortaya çıkardığı yeni koşullarda, kapitalizmin daha çok sermaye ve daha az emek kullanan bir üretim biçimini tercih edeceğini ileri sürdü. Bu arada teknik ilerleme nedeniyle emeğin verimliliği artacağından, reel ücretlerin düşeceğini ve işsizliğin çoğalacağını söyledi. Dolayısıyla artan üretime alıcı olması beklenen yığınlar, stok hâlindeki mallara talep yaratamayacaktı. Ve beklenen fiyatlardan talep yaratılamayınca iflaslar başlayıp işsizlik çığ gibi büyüyecekti. İşte bu durumun kapitalizmin çöküşünü hazırlayacağını ileri sürdü Marx. Daha çok makine kullanan üretim biçiminin kapitalizmi çökertmediğini, Marx’ın kehanetinde yanıldığını ileri sürünler oldu. Ama yine her krizde Marx’a başvuruldu. İşte bu başvuru nedeninin hâlâ ekonomik krizlere Marx’tan daha iyi bir açıklama getirilememiş olmasına bağlayabiliriz.

Niye anlattık bütün bunları?

Anlattık çünkü bugün Marx’ın doğum günü olduğundan onun bazı özelliklerini bilmekte fayda var.

David McLellan’ın yazdığı biyografiye göre Marx özel soruları şöyle yanıtlıyor; bir insanda bağışlayabileceği kusuru budalalık, bağışlamayacağı kusuru gurursuzluk olarak belirtiyor. Favori şairlerini Shakespeare, Eshilos ve Goethe, favori yazarını Didero, favori erkek kahramanlarını Spartacus ve Kepler, favori kadın kahramanını Gretchen, en sevdiği rengin kırmızı, en sevdiği yemeğin balık olduğunu söylüyor.

Gelelim Marx’ın kimi hiç sevmediğine...

Marx, kendisinden sekiz yaş küçük Ferdinand Lassalle’den hiç hoşlanmıyordu.

İkisi de Berlin üniversitesinde Hegel üzerine çalıştılar. Marx doktorasını Demokritos veEpikür üzerine yaptı. Lassalle ise Heraklitos üzerine çalıştı. Her ikisi de sosyalist hareket içerisinde ünlendiler. Bir süre sonra Lassalle, Alman proletaryasının kabul edilen lideri oldu. Ve kendisine sosyalist hareket içerisinde Marx’tan daha iyi bir pozisyon edindi. Bu arada Lassalle 1863’te Komünist Manifesto’ya karşı “İşçilerin programı”nı yazdı. İşte bu nedenle Marx onun için “Adam besbelli ki kendisini bizim malımızın varisi olarak görüyor” dedi. Ama talih Marx’tan yanaydı, 17 yaşında bir kıza âşık olan Lassalle, kızın nişanlısı tarafından düelloya davet edildi. Ve 28 Ağustos 1864’te Cenevre’nin varoşlarında yapılan düelloda ağır yaralandı, yatırıldığı otelde üç gün sonra 39 yaşında öldü. Lassalle’in ölümü Marx için dönüm noktası oldu. Lasalle sahneden kaybolunca Avrupa’da ünlü sosyalist tek başına kaldı.

İşte böyle.