Düşünüyorum da şu son iki hafta içinde yaşadıklarımızı başka bir ülkede, örneğin Hollanda'da yaşandığını duysaydık, televizyonun başına geçip izleseydik, ne düşünürdük?

Her fırsatta kamera karşısına çıkan, bir günde 6 miting düzenleyen bir başbakanları olsaydı, onun ne demesini umar, ne söyleyerek halkı yatıştıracağını bilirdik, her konuşmasında ne derse öfkenin üzerine yatıştırıcı bir etki yapacağını bilirdik. Her konuşma sonrası nasıl ortamı gerdiğini, kendi halkını ayırıp "Yüzde 50'yi evde zor tutuyoruz!", diyerek, tehdit ettiğini görseydiniz ne düşünürdünüz?

Gösteri yapanları anlamak, onların ne istediklerini dinlemek, onlarla empati kurmak yerine onları nasıl öcüleştirdiğini, itibarsızlaştırmaya çalıştığını, yapmadıklarını yapmış gibi göstererek, örneğin bir camide içki içtiklerini söyleyip öfkelerini kabarttıklarını izleseydiniz ne düşünür, ne hissederdiniz? Bir de din elden gidiyor sözlerinin o memlekette ne kadar büyük bir etkisinin olduğunu bilseydiniz.

Halkına karşı savaşan bir devlet görüntüsünü gece gündüz ekranlarınızda bulsaydınız ne düşünürdünüz? Uluslararası televizyon kanallarından öğrenseydiniz yaşananları, kendi televizyonlarınız yerine. Ne düşünürdünüz? Yerel televizyonlardan sağlıklı bilgi alamayacağınız için, hem de dil bilmediğiniz için CNN International izlerdiniz diyelim. O televizyonun gösterdikleri size yalnızca Tahrir meydanını anımsatmaz mıydı?

Her ne kadar itiraz etse de, gösteri yapan gençleri çapulcu, marjinal, terör örgütü, ucu dışarıda olan, muhalefet partisinden para alan, aslında çevreci olmayan ve daha akla sığmayacak sayısız ithamla suçlayan, her fırsatta sandığı milletinin gözünün içine sokan bir hükümetle karşılaşsaydınız ne düşünürdünüz?

Aklınıza gelecek ilk sözcük, "Türk baharı" olmaz mıydı? Oysa yaşanan bambaşka bir şeydir.

Kendi halkına karşı savaşan bir polis görüntüsü size o ülkenin başbakanının bir diktatör olduğu hissini uyandırmaz mıydı?

"Ağaçlar kesilmesin" diye başlayıp, "bize saygı duy, bizi olduğumuz gibi kabul et, özgürlüklerimize karışma!" diyen o gençler hakkında ne düşünürdünüz?

Gençlerin şu an barındıkları Gezi Parkı'nın dağıtılması, ağaçların kesilmesi hükümetin güçlerinin başarabileceği şeyler elbette, ancak o gençler bu şekilde bastırılır, incitilir ve saygı duyulmazlarsa onların içindeki acı nasıl gidecek? Belki Gezi Parkı yıkılacak, ama onlar içlerine aldıkları Gezi Parkı'ndan vazgeçmeyecekler. Kendilerine ve tercihlerine değer verilmediği için içlerinde kalan o ukdeyle büyüyecekler.

Büyük olasılıkla bu gösteriler bir şekilde, sertçe bastırılacak. üç gün önce ya da üç gün sonra bu gösteriler bastırılacak. Hem de çok sert bir şekilde, onların anlayacağı bir şekilde, tahammül sınırları ortadan kaldırılmış bir şekilde gösterileri bastıracaklar. Ancak insanların içlerinde kalan bastırılamamış, ve bir süre sonra çok küçük bir çatlak bulur bulmaz dışarı çıkacak gerginlikler olacak. Bunları bilerek izleyeceksiniz. Ne düşünürsünüz? tüm hikayeyi bilseydiniz, ne hissederdiniz?

Sabah akşam basını fırçalayan, bir günde 6 mitingi canlı yayınlasa da kendini sevdiremeyen medya ne yapsın.

Halkını kendi çocukları gibi gören kızgın bir baba gibi konuşan o başbakan hakkında ne düşünürdünüz? Halkının fikirlerine, farklı görüşlerine, inançlarına ve yaşam tarzlarına saygı göstermeyen, kendi halkının iyiliği için eğitim sistemini kendi anlayışına, kendi inancına ve dünya görüşüne göre değiştiren, bunu dayatan, onların alkol kullanmaması, sigara içmemesi için çaba çok sarf eden, arada içen olursa onları ayyaş diye nitelendiren bir devlet büyüğünü izleseydiniz o ülke hakkında ne hissederdiniz?

Bir günün öbürünü tutmadığı, her günün bir öncekinden daha kötü olduğunu izlediğiniz o ülke hakkında ne düşünürdünüz?

Oysa o kadar basit ki! "Tamam arkadaşlar bu parkın sizin için ne kadar özel bir anlam taşıdığını fark ettim. Kışla da yok, AKM de yıkılmayacak, hatta o parkı daha da genişletip iyi bir hale getireceğim, tamam sizin istediğiniz olsun" dese her şey bitecek. Emin olun bu harekete gönül vermiş herkes gönül rahatlığıyla evine gidecek ve rahat bir uyku uyuyacak. Her şey bitecek. Emin olun bu Zat-ı Muhterem'i daha da büyütecek, o gençlerin yalnızca gönüllerini değil, oylarını da alacak. Ama bu imkansız görünüyor.

Gazdan, şiddetten, yalanlardan ve baskılardan korkmayan bu göstericiler daha da büyük bir sorun olacak. Dışarıdan bakanlar da Tahrir meydanını izler gibi Taksim'i, Kızılay'ı ve başka yerleri izleyecekler. Güzelim ülke gerçek anlamda anlaşılamayacak ve önceden de var olan ön yargılar daha da kemikleşecek.

Allah aşkına bu görüntülere bakan, bu sözleri duyan başka ne düşünür?