12 Eylül’de Diyarbakır’a gelen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 2015’te silahlı saldırı sonucu katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi suikastının siyasi olduğunu söyledi.

Ardından Diyarbakır Barosunu ziyaret eden Davutoğlu, Baro Başkanı Nahit Eren ve yönetimle yaptığı görüşmede bu söylemini sürdürdü.

Davutoğlu’nun bu ifadeleri Tahir Elçi ailesini ve Diyarbakır Barosu’nu harekete geçirdi.

Artı Gerçek’ten Remzi Budancır’ın haberine göre, Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi ailesinin avukatları Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe vererek, dönemin Başbakanı olan Ahmet Davutoğlu'nun Diyarbakır ziyaretinde  Tahir Elçi cinayetinin ‘Siyasi suikast’ olduğu yönünde açıklamaları nedeni mahkemece dinlenmesini istedi.

EREN: DAVUTOĞLU KENDİ DÖNEMİ İLE İLGİLİ SÜRECE GEREKLİ YARDIMI SUNABİLECEĞİNİ SÖYLEDİ

Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçede Ahmet Davutoğlu’nun Tahir Elçi'nin vurulduğu 28 Kasım 2015 tarihinde ülkenin Başbakanı olduğunu hatırlatan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Davutoğlu'nun Diyarbakır ziyaretinde basına “Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti” şeklindeki açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı. Davutoğlu’nun aynı gün Diyarbakır Barosuna yaptığı ziyarette ‘Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti’ beyanını tekrarladığını ifade eden Eren, şöyle konuştu:

“Baro başkanı olarak kendisine söz konusu dönemin Başbakanı olarak sorumluluğu hatırlatılmış ve dosyaya yansımayan bilgilerin kamuoyuyla paylaşımı talep edilmiştir. Kendisi söz konusu dönemde olduğu gibi hala devlet içinde 1990 yıllardaki atmosferi tekrar geri getirmek isteyen grupların olduğunu, cinayetin aydınlatılması için gerekli talimatları verdiğini, o sürecin zorluğunu ve yaşananları hatırlatarak bazı grupların engellemelerinden bahsederek hatta söz konusu oluşumların kendisine de yöneldiğini ve başbakanlıktan ayrıldığını belirtmiştir. Bu suikastın aydınlatılması için kendi dönem süresine ilişkin sürece dair gerekli yardımı sunabileceğini ancak Başbakanlıktan ayrıldıktan sonraki süreç için bir şey diyemeyeceğini belirtmiştir.”

'DAVUTOĞLU BİLGİ VE GÖRGÜYE DAYALI KONUŞMUŞ OLABİLİR'

Cinayetin işlendiği tarihlerde Başbakanlık görevini yürüten Davutoğlu'nun ilk kez yorum ve kanaate dayanmayan "Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti" şeklinde bir açıklamada bulunduğunu belirten  Eren,  cinayetin işlendiği tarihte yürütmenin başında olan Davutoğlu'na Adalet Bakanlığı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet ve Jandarma İstihbaratı tarafından bilgilendirildiğini hatırlattı.

Dönemin Başbakanının konuya ilişkin yaptığı bu açıklamanın gerçek bir bilgi veya görgüye dayanıyor olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ifade eden Eren, mahkemeye verdiği dilekçede şu talepte bulundu:

“Cinayetin işlendiği tarihteki konum ve statüsü, bilgilere erişim kolaylığı dikkate alındığında, 14 temmuz 2021 tarihli celsede yazılı ve sözlü sunmuş olduğumuz beyanlarımızı ve soruşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerimizin dayandığı şüpheyi destekler nitelikte bulunduğundan, bilgi ve görüşüne başvurulmak üzere beyanlarının alınmasını talep ederiz.”

ELÇİ AİLESİ: DAVUTOĞLU TANIK OLARAK DİNLENSİN

Davutoğlu’nun mahkemede dinlenmesi için bir talepte Tahir Elçi ailesinden geldi. Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi adında avukatları tarafından Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesine verilen dilekçede dönemin  Başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesi istendi. Davutoğlu'nun Diyarbakır ziyareti sırasında  "Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti" şeklindeki açıklamalarda bulunduğunun hatırlatıldığı dilekçede, şu ifadelere yer verildi:

“Cinayetin işlendiği tarihlerde Başbakanlık görevi yürüten Davutoğlu, ilk kez yorum ve kanaate dayanmayan ‘Tahir Elçi siyasi bir suikasta kurban gitti’ şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Yürütmenin başı olarak görev yapması nedeniyle, Tahir Elçi cinayetiyle ilgili gerek cinayetin işlendiği gün, gerekse de soruşturma sürecinde Adalet Bakanlığı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ile Emniyet ve Jandarma İstihbaratı tarafından bilgilendirilen dönemin Başbakanının konuya ilişkin yaptığı bu açıklamanın gerçek bir bilgi veya görgüye dayanıyor olması kuvvetle muhtemeldir.  Cinayetin işlendiği tarihteki konum ve statüsü, bilgilere erişim kolaylığı dikkate alındığında, tanığın bu beyanlarının dosyanın sonucuna etkili beyanlar olabileceği göz ardı edilemez.”