Suriye savaşını sahada takip eden ve Suriyeli Kürtler üzerine bir kitap yazan analist- gazeteci Gazeteci Wladimir van Wilgenburg, Suriye’deki son gelişmeler ve Kürtlerin stratejisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Kürtler strateji değişikliğine mi gidiyor sorusuna yanıt arayan Wilgenburg, Suriye’deki iç savaşa yeni aktörler sokulmaya çalışırken, dengeler giderek karmaşıklaşıyor. Suriye’nin en temel denge noktasını oluşturan ve yaşama geçirdikleri federal yönetim anlayışı ile de kabul gören Kürtler, Amerikan’ın değişen söylemlerine karşı bölgede Rakka’yı ve IŞİD ile mücadeleyi aşan bir dış destek bulma arayışında” ifadelerini kullandı.

Amed Today’den Güldane Kılıç’ın SyriaDeeply sitesinden çevirdiği analiz şu şekilde:

Suriye’deki Kürt siyasi yetkililer Tahran ve müttefikleri ile Washington, arasındaki gerginliklerin artması ve Katar ile Suudi Arabistan arasındaki çatlağın da büyümesi ile artık İran ve Suudi Arabistan karşıtı bir duruş sergiliyor.

Suriye Kürt savaşçılar IŞİD’e karşı mücadele ve Rakka operasyonunda çoğunluğu Kürt ve Araplardan oluşan koalisyonda yer alıyor ve ABD tarafından destekleniyor. Amerika bu desteği Rakka’nın alınması noktasında geçerli olduğunu ve sürekli olmayacağını söylüyor.

Suriye’deki Kürtler ise Rakka ve IŞİD ile mücadeleyi aşan bir dış destek sağlamaya çalışıyorlar. Suriye'deki iç savaş boyunca Kürt siyasi örgütleri, kendi özerkliklerini korumak ve kuzeyde kazandıkları toprakları kontrol altına almak için hep mücadele halindeydi. Bununla birlikte, Suriye iç savaşında oyuna giren aktörler giderek karmaşıklaşıyor.

Kendi içinde de dışarıdan yeni müttefik arayışlarına yöneliyor. Buna karşılık, Suriyeli Kürt siyasi yetkililer, ABD’nin kendi çıkarları doğrultusunda ittifaktan vazgeçmesi ya da kurulan köprülerin yıkılması riskine karşı kendilerini yeniden konumlandırıyorlar. Beyaz Saray yönetimi, IŞİD ile savaşın öncelikli gündemini oluşturduğunu söylemesine karşın ABD son zamanlarda kendi çıkarlarını korumak için Suriye ordusu ve hükümet yanlısı hedefleri vurdu.

Geçen aylarda ABD jetleri Suriye’nin güneydoğusundaki noktaları vurdu gerekçe olarak Suriye jetlerinin Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG)olduğu kasaba yakınlarını bombalaması olarak duyurdu. Bu durum karşısında İran ve Suriye olaya itiraz etti ve kınadı.

Resmi açıklamaya göre, Koalisyon’un kendi ortak güçlerini savunmakla sorumlu olduğunu ancak Suriye ve müttefiki Rusya ile savaşmak istemediğini açıklandı. Ancak birkaç gün sonra tutumunu daha da sertleştirdi ve İran’ın Suriye deki varlığına ilişkin tutumunu sürdürdü.

22 Haziran’da Tel Aviv’deki bir konferansta IŞİD ile mücadele uluslar arası komisyon elçisi Brett McGurk “İran’ın Ürdün ve İsrail sınır bölgelerine yığınak yaparak, kazanımlarımızı tehlikeye atmasına ve IŞİD’in güç kazanarak istikrarsızlığı büyütmesine izin veremeyiz dedi.

IŞİD’in bölgede zayıflaması ile birlikte ABD ve İran yetkililer arasında gerginlik giderek tırmanıyorken, Suriye’deki Kürt güçler giderek İran karşıtı bir söyleme yöneliyorlar. Mayıs ayında Suriye hükümetinin ve Tahran’ın bölgedeki konumunu güçlendirecek Irak’taki İran destekli milisler Suriye sınırına ulaştı ve sınır boyunca müttefik güçlerle olan bağlantılarını güçlendirmeyi istediklerini ilettiler.

Sınırın diğer tarafını kontrol eden SDG, İran destekli kuvvetlerin sınırdan geçişine izin vermeyeceğini söylerken bazıları Tahran’ın Kürt siyasi yönetimleri ile ortaklaştığını birlikte hareket edeceklerini öne sürdü. Bununla birlikte Suriye’deki en büyük Kürt gruplarından birinin lideri olan İlham Ahmed Syria Deeply’a verdiği demeçte “ Kürt siyasi gruplar bu tür etnik temizlik projelerini kabul etmiyor” ifadelerini kullanarak, "Biz, İran'ın Başkan Beşar el-Esad hükümetinin Suriye'deki demokratik değişim projemizi kabul etmesini engellediğin düşünüyoruz” dedi.

Suudi Riyad gazetesi’ne verdiği bir ropörtaj Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD ) Eş Başkanı Salih Müslim Suriye Kürtleri zayıflatmak için İran-Katar-Türk ittifakı kurulduğunu söyledi. "Bu ittifak Ortadoğu halkı için ve tüm insanlık için tehlikeli" diye konuştu.

PYD’nin bu açıklaması Washingto’da bir kesimi çok şaşırttı. Geçmişte, Suriyeli Kürt yetkililer, Suriye'nin kuzeyindeki Suudi nüfuza karşıydı; çünkü Suudiler Türkiye’nin desteklediği Suriyeli Muhalif gruplara destek veriyordu. Ancak şimdi bu durum değişiyor. İsmini vermek istemeyen ABD’li bir yetkili Syria Deeply’e “ne yapacaklarını gerçekten bilmiyorum, Salih Müslim ve PYD bir şeye tepki duymadıkça açıklama yapmazlar. PYD çok pragmatist bir organizasyon” diye belirtti.

Bu İran rejimi ile olan ilişkileri kötüleşmesine sebep olabilir, belki de bunu Amerika nezdinde daha popüler hale gelmek için yaptılar.

Kürt Yetkilisi Ahmed, “Eğer Suudi Arabistan Türkiye ile uzlaşmaya karar verirse, olumlu ilişkiler kurma şansımız olmayacak ancak şimdilik Suudi Arabistan ile aramızda doğrudan bir çatışma yok” dedi.

Yüzyıl Vakfı üyesi ve Beyrut merkezli bir analist olan Sam Heller,” Aslında bu siyasi değişimin emareleri daha önce vardı. Geçen ay Katar ile yaşanan kriz patlak verdiğinden beri Suriyeli Kürt yetkililer Suudi Arabistan’ı daha fazla desteklediler.

Türkiye ise Daho ile uzlaştı ve hatta geçen ay, Daho’ya askeri birliklerini gönderdi” diyor Heller,”Katar'ın Suriye politikası, iki müttefik arasında ara sıra farklı olsa da, Türkiye ile iç içe geçmiş durumda. Öyleyse Türkiye’nin PYD-YPG’Ye stratejik düşmanlık yaptığı ölçüde Kürtlerin de Türkiye Katar koalisyonunu zayıflatmak için ellerinden geleni yapmaya çalışmaları mantıklıdır dedi.

Suudi Arabistan ile güçlü bir ittifak Suriye'nin siyasi geleceği konulu müzakerelerde Suriye Kürtlerine de fayda sağlayabilir. Suudi Arabistan destekli muhaliflerin oluşturduğu Yüksek Müzakere Komitesi (HNC) 2015 yılında Riyad’taki barış görüşmelerinde ve de Suriye muhalefet bloğunun kurulmasında kilit rol oynamıştır. Türkiye’nin talebi üzerine, Suriye Kürt Demokrat Birliği Partisi barış müzakerelerine davet edilmedi. PYD başkan yardımcısı Sihanouk Dibo Kamışlo’da verdiği demeçte, Suudi Arabistan Kürtlerin müzakere masasına oturması için gücünü kullanabileceğini düşündüğünü söyledi Suudi Arabistan ile yapılacak olası bir ittifakın Riyad'ın diğer müttefiklerine de yayılması ve onlar tarafından kabul görmesi ihtimali yüksektir” ifadelerini kullandı.

Heller,"Dahası, Katar karşıtı bu bloğun bazı üyeleri - İslam karşıtlığı ve Türkiye'ye düşmanlıkları nedeniyle - PYD - YPG için doğal müttefiklerdir. Özellikle, Birleşik Arap Emirlikleri daha yakın ilişkiler kurmaya yakın görünüyor... PYD-YPG'yi destekleme ve Kürt ve yerel Arap güçleri arasındaki arabuluculukta Birleşik Arap Emirlikleri’nin rolü muhtemelen daha fazlalaşacak görünüyor”dedi. 

Üst düzey bir Kürt Yetkili Syria Deeply’e Bu İslam karşıtlığı ve Türkiye karşıtı tutum, Kürt gruplarının Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Mısır ile Katar-Körfez krizinden önce bile bir ilişki kurmalarına yardımcı oldu” ifadelerini kullandı.

SDG Suriye’deki IŞİD ile ABD liderliğindeki tüm Arap muhalifleri Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile güçlü bağları olan Suriye Özel Kuvvetleri'nin yanında savaşıyor. 10 Haziran'da Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Ahmed Carba'nın siyasi partisi Suriye'nin Yarın Hareketi de dâhil olmak üzere muhalefet grupları Ramalan'ı ziyaret ederek Kürt yetkililerle Suriye'nin geleceğini görüştü. Yeni Amerikan Güvenliği Merkezi'nin Bacevich araştırmacılarından Nicholas A. Heras Syria Deeply’e “Hem İran'ı, hem de Suudi Arabistan ve müttefiklerini destekleyen bir tutum, Suriye Kürt siyasi oluşumu ile gelecekteki ortaklıkları ABD için çekici bir seçenek haline gelebilir” dedi.

Heras,"Trump yönetimi, IŞİD sonrası Suriye'de istikrar yapılanmaları için Körfez Arap varlığının da dâhil olmasını istiyor... Ve bunun sadece bir Amerikan operasyonu olmasını istemiyor... Ve Suriye'nin SDG mücadele alanları onlara bu fırsatı sunuyor" diye ekliyor:

“Bu potansiyel ve olası ittifakların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini gelecekte göreceğiz. “ABD’li yetkili Suriye Kürtlerinin bu yeni politik tutumunun Pragmatist bir örgüt olan PYD’nin itibarını zorlayacağı çok açık”

Yetkili devamında,"Halkımızın çoğu PYD'yi sadece bir rejim müttefiki olarak görüyor ancak bu basit ve yanlış bir yaklaşım olur, herkesi birbirlerine karşı kullanıyorlar” dedi.