4 Nisan sabahı, saat 6.30’da, Suriye güçlerince İdlib kasabasının Han Şeyhun (Khan Shaykhun) beldesine düzenlenen hava saldırısında, kimyasal silah kullanıldığı iddiasıyla başlayan gerginlik şimdilik bitmiş görünüyor.

İddiaya göre söz konusu kimyasal saldırı sonrası 100’den fazla sivil hayatını kaybetti.

Kimyasal silah saldırısı iddiası gündeme düştükten hemen sonra İngiltere ve Fransa’nın talebiyle acilen toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) ABD temsilcisi Nikki Haley; “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi eylemde bulunma konusunda yine başarısız olursa bizzat harekete geçmek zorunda kalabiliriz” açıklamasında bulunmuştu.

Alınması istenen tedbirler Rusya ve Çin’in vetolarıyla reddedildi. (1)

BMGK’da karar çıkmamasının ardından ABD, 7 Nisan’da Başkan Trump’un emriyle Suriye’nin El Şayrat hava üssünü, adını, soykırıma uğrattığı Amerika’nın gerçek sahipleri olan Kızılderililerin savaş baltasından alan Tomahawk füzeleriyle vurdu.

Bu saldırıda Tomahawk füzelerinin kullanılmasının iki nedeni vardı. İlki, Tomahawk füzelerinin, Rusya’nın Suriye’de kurduğu hava savunma sisteminin baş aktörü olan S–400 uçaksavarlarından etkilenmemesi, ikincisi de, henüz Başkan olan Trump’un ilk savaşında uçak kullanarak olası can kaybını yaşamak istememesidir.

59 füze harcanarak yapılan saldırıda, Suriye resmi kaynaklarına göre 6 kişi yaşamını kaybetmişti!

Saldırı öncesi Rusya’nın ABD tarafından bilgilendirildiği de söyleniyordu. Belki de, saldırı öncesi Rusya’nın bilgilendirilmesi sonucunda, saldırı sonrası ölüm ve hasar, kullanılan 59 füzeye rağmen nispeten az oldu.

Rusya, bugün (8 Nisan) yaptığı açıklamayla, Pentagon ile sıcak haberleşme ağını kestiğini duyurdu. İkinci duyurusu ise, ABD’nin saldırısı sonrası, “Müdahale lafta kalmasın, üzerimize düşeni yaparız” diyerek destekleyenlerle ilgiliydi.

Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin, BM Genel Sekreterliği'ne bir mektup göndererek, Gültaş Kimya, Marikem Kimyevi ve Endüstriyel Ürünler, Metkim, EKM Gübre ve Diversey Kimya şirketlerinin IŞİD'e kimyasal içerikler gönderdiğini belirtti. (2)

Rus haber ajansı Sputnik'in haberine göre, Rus diplomat; "Irak'ın Tikrit ve Suriye'nin Kobani bölgelerinde IŞİD militanları tarafından kullanılan patlayıcı karışımlardaki temel kimyasal maddeler üzerinde, üretici firmaların tespit edilmesi ve bu maddelerin diğer ülkelere satış koşullarının öğrenilmesi için yapılan analiz, söz konusu maddelerin ya Türkiye'de üretildiğini ya da üçüncü ülkeler üzerinden yeniden ihraç hakkı bulunmaksızın Türkiye'ye gönderildiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'den Suriye'ye yapılan amonyum nitrat sevkiyatının 7 kat arttığına da dikkat çeken Çurkin, IŞİD'in Ortadoğu'daki uzmanları tarafından üretilen el yapımı patlayıcılar hakkında şunları söyledi:

Bu patlayıcıların ayırt edici özellikleri, ABD'li Microchip Technology firmasına ait 'mikrokontrolör', İsviçreli ST Microelectronics şirketi tarafından üretilen 'transistör' ve Nokia 105 RM-908 tipi cep telefonlarının kullanılmasıdır.”

Daha önce de değişik biçimlerde gündeme gelen IŞİD’e destek açıklamaları, ilk defa somut isimlerle ve daha geniş biçimde yapıldı.

Bu açıklamanın sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Tekrar konuya dönersek, ABD saldırısı AB ülkeleri dışında İsrail ve Suudi Arabistan tarafından da destek gördü. Ancak en önemli detay, Suriye’de gittikçe artan biçimde görünür olan Çin’in Rusya ile birlikte BMGK kararını veto etmesiydi! Bu destek/birlikte hareket (her ne kadar yapılan müdahale sonrasında Trump ve Çin devlet başkanının görüşme yapması garip görünse de) bazı dengeleri değiştirecek gibi duruyor.

Dünyadaki ABD – Rusya arasındaki güç mücadelesinin bir sonucu olarak Suriye’de yansıyan bu müdahale sonrası, ülke içerisinde tepki toplayan Trump bir parça rahatlamış görünüyor. Ayrıca seçim sürecinde, kampanyasına dahil kişilerin Rus yönetici ve elçilerle temasta olduklarıyla ilgili haberlerle de bunalan Trump, müdahale sonucu Rusya ile yaratılan gerginlik sayesinde de rahatlayacaktır.

Sonuç olarak ortaya çıkan durumda, uluslararası dengelere bakıldığında, Esad’sız bir çözümün artık olamayacağı açıkça görülüyor. Bu, başından beri Esad’sız çözüm arayan Türkiye’nin aleyhine bir durum! Türkiye, müdahaleye sevincini hemen gösterip, “bize de görev verin” dercesine duygularını çok erken ortaya koysa da sonucun Türkiye’nin istediği doğrultuda olmayacağı kesin.

Suriye’de, ABD ve Rusya tarafından bundan sonra izlenecek politikaların sonunda ortaya çıkması muhtemel kirli çamaşırların Türkiye’yi ne kadar etkileyeceğini merak etmekten başka bizi ilgilendirecek ortam kalmadı.

Bizi temelden ilgilendiren can alıcı sorun 16 Nisan’ın, toplum için en uygun biçimde sonuçlanması!

Umduğumuz, göreceğimiz olsun…

________________________________

1.http://www.aljazeera.com.tr/haber/bm-guvenlik-konseyi-idlib-icin-toplandi

2.http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/540060/Rusya__ISiD_e_kimyasal_madde_gonderen_Turk_sirketlerini_acikladi.html