79 gündür sokağa çıkma yasağı ve operasyonların olduğu Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesinde çatışmalar sonucu bugüne kadar çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesinin yanı sıra birçok tarihi yapı ve dinsel mekanlar yakılıp, yıkıldı.

79 gündür süren bu çatışmalarda tahrip edilen bu tarihi mekanlardan bazıları Kurşunlu Camii, Dört Ayaklı Minare, Paşa Hamamı, Hasırlı Halk Meclisi, Yoğurtlu Pazarı, Sırp Gragos Ermeni Kilisesi, Katolik Ermeni Kilisesi, Haci Hamit Cami ve Dengbêj Evi oldu.

Sur'un tarihi kimliğine büyük bir darbe vuran bu çatışmalar devam ederken, aynı zamanda UNESCO Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Alan Yönetimi Başkanı olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültürel Mirası ve Turizm Daire Başkanı Nevin Soylukaya, yol açılan yıkımı ve bu durumun olası sonuçlarını değerlendirdi.

Kültürel bir değere sahip olan Sur'un farklılığı ile kentin mimari dokusunda kendisini yoğun şekilde hissettirdiğini belirten Nevin Soylukaya, 1988 yılında Suriçi'nin tamamının "kentsel sit alanı" ilan edilmesinin ardından 2015 yılı Temmuz'unda da Diyarbakır kalesi ve Hevsel Bahçeleri'nin UNESCO'nun "Dünya Kültür Mirası" listesine alındığını hatırlattı.

Sur'da 454'i sivil yapı, 148'i anıtsal yapı niteliğinde olmak üzere toplamda 602 tescilli yapının olduğunu söyleyen Soylukaya, bunlara kentsel dokunun diğer tamamlayıcıları eklendiğinde çok ciddi bir kültür varlığının sözkonusu olduğunun kaydetti.

'BÜYÜK TAHRİBATLA KARŞI KARŞIYAYIZ'

Ancak bu tarihi yapı sahipliğine rağmen aylardır çatışma ve yasak bulunan Suriçi'nin çok ciddi bir tahribat tehlikesi altında olduğunu vurgulayan Soylukaya, dönem dönem alınan yasağın kalktığı kısa sürelerde uzmanlarla birlikte alana giderek, bütün tahribatları belgeleyip raporlaştırdıklarını paylaştı.

Bu raporlar ise Kültür Bakanlığı'na ve UNESCO'nun Türkiye Komisyonu'na gönderildi.

Son 77 günlük yasak sürecinde ise alana girilemediği için basına yansıyan görüntülerden anıtsal ve sivil mimari yapıların ciddi anlamda tahribata uğradığını gördüklerini dile getiren Soylukaya, "Bu yaşananlar insanın içini acıtıyor" dedi.

KURŞUNLU CAMİ ŞADIRVANI DA YIKILDI

Bir önceki yasakta tahribatın en çok yaşandığı yerin Kurşunlu Cami ve çevresi olduğunu ifade eden Soylukaya, saldırılar sonucu Kurşunlu Cami'nin yandığını ancak şadırvanının durduğunu, fakat yansıyan son görüntülerde ise bu şadırvanının da tahrip olduğunun göründüğünü ifade etti.

Soylukaya, şadırvanla birlikte yine caminin arka kısmında yer alan Roma dönemine ait antik duvarın da yıkıldığını ekledi.

Soylukaya yaşanan yıkımı şu sözlerle anlattı: "Dört Ayaklı Minare, Özgür Yurttaş Derneği olarak kullanılan iki tarihi yapı yakıldığını, birçok sokak dokusunun tahribat edildiğini tespit ettik. Ermeni Katolik Kilisesi'nde daha önce kapı ve pencerelerde tahribatlar vardı.

İki gün önceki görüntülerde bu tahribatın çok büyük olduğunu söyleyebiliriz. Yapının neredeyse üçte ikisinin yıkıldığını gördük. Yine Paşa Hamamı yandı, Surp Giragos Kilisesi'nin camları ve kapıları tahrip edildi. Tescilli dükkanların tahribata uğradığını gördük. Dengbêj Evi ve sivil yapı olarak kullanılan dükkanlar tahrip edildi. Melikahmet Hamamı ve daha birçok yapı tahrip edildi."

'SUR UNESCO’DAN ÇIKARILABİLİR’

Yol açılan bu yıkım sonucunda en çok merak edilen konu ise UNESCO kapsamında korumaya alınan Surlar ve Hevsel Bahçeleri'nin geleceği.

Çatışmaların yol açtığı tahribat ve yıkım sonrasında "Sur'un UNESCO'dan çıkarılma tehlikesi var mı?" sorusuna Soylukaya, şu yanıtı verdi: "UNESCO hemen bir yeri listeden çıkarmıyor. Bu tahribatlar sonrasında ilgili devletten tahribatın yaşandığı yerle ilgili mevcut durumun tespit raporlarını istiyor. Gerekirse kendisi de uzmanlar gönderiyor. Ama ondan sonra da ilgili devletten burayı nasıl özgün dokusuna dönüştüreceğine dair planlarını istiyor. Verilen plan ve raporlar tatmin edici olursa bekliyor. Ama eğer süreç olumlu sonuçlanmazsa Sur'un 'Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi'ne alınması ihtimali çok yüksektir" dedi.

BAKANLIK YENIT VERMEDİ

Yaşanan tüm bu tahribatları süreciyle beraber belgelediklerini anlatan Soylukaya, belgeledikleri ve raporlarla beraber Kültür Bakanlığı'na ilettiklerini ancak sundukları raporlara dair bakanlığın henüz kendilerine geri dönüş yapmadığını paylaştı.

Sur'da koruma amaçlı imar planını 2012 yılında belediye olarak revize ettiklerini ifade eden Soylukaya, "Sur tampon bölge olduğu için alan yönetim planı uygulanması çok önemlidir. Uluslararası koruma kuralarla uygun yapılarak ve sadece fiziki yapı değil, yaşamın da yeniden kaldığı yarden devam ettirecek bir planlaması olması gerekir" dedi.

(Kaynak: DİHA)