Bangladeş’te Cemaati İslami Partisi liderlerinden Motiur Rahman Nizami’nin idam edilmesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sert tepki gösterdi.

Öte yandan, Ankara, Bangladeş Büyükelçisi Devrim Öztürk’ü idama tepki için geri çağırdı.

Erdoğan’ın idam tepkisi, Suudi Arabistan’ın Şii din adamını idam etmesi sonrasında yaşanan tartışmayı akıllara getirdi. Erdoğan, Suudi Arabistan'ın Şii din adamı Şeyh Nemr'i idam etmesi için "iç mesele" demiş ve  idama tepki gösteren İran'ı "mezhepçilik" ile eleştirmişti.
 
ERDOĞAN İDAM İÇİN NE DEDİ?
 
Soykırım, cinsel saldırı ve işkence suçlarından mahkûm olmuş, Bangladeş'in Cemaati İslami liderlerinden Motiur Rahman Nizami hakkında, hükümet tarafından kurulan savaş suçları mahkemesinde idam cezası verilmişti. Nizami hakkındaki idam kararının onaylanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan 6 Mayıs’ta Eyüp’te yaptığı konuşmada,"Bangladeş'te 75 yaşında bir mücahide, hiçbir dünyevi günahı olduğuna  inanmadığımız insana idam kararı veren zihniyeti lanetliyorum.” diyerek karara tepki göstermişti. Erdoğan bugün katıldığı ‘Türk Siyasi Tarihinde Yerli ve Milli İrade Programı’nda da Nizami’nin idamına tepki göstererek, Nizamı’nın son mektubundan bölümler okudu. 
 
ERDOĞAN SUUDİ ARABİSTAN’IN İDAM ETTİĞİ Şİİ DİN ADAMI İÇİN NE DEMİŞTİ?
 
Suudi Arabistan, ülkenin önde gelen Şii din adamlarından Şeyh Nemr Bakır En-Nemr dâhil 47 kişiyi idam ettiğini 2 Ocak’ta açıklamıştı. İdamlar Suudi Arabistan ve İran arasında gerilime neden olmuştu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Suudi Arabistan’ın Şii din adamını idam etmesiyle ilgili, Suudi Arabistan'ın idam kararının iç hukuk meselesi olduğunu söylemişti. Erdoğan Suudi Arabistan idamları sonrasında yaptığı açıklamada "Şu anda Suudi Arabistan'da yapılan iç hukuk meselesidir. Bunların 46'sı Sünnidir, bir tanesi de Şiadır. Bu onların kararı, tasvip edip etmemek ayrı konu.” demişti. 

Suudi Arabistan idamlarına karşı tepki gösteren İran’a da sert çıkan Erdoğan, "Mezhep görüntüsü altında sergilenen tavırların gölgesinde bölgesel iktidar inşa etme çabasını gayet iyi biliyoruz. Suudi Arabistan'ın büyükelçiliğinin yakılması, yıkılması asla uluslararası münasebetler açısından kabul edilir bir yaklaşım değildir. Biz bunu tasvip etmiyoruz demek o ülkelerin yönetimlerini kurtarmaz. Sen gerekli tedbirleri aldın mı acaba?" demişti.

NİZAMI NEDEN İDAM EDİLMİŞTİ?
 
Nizami geçen hafta, 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında işlediği suçlar nedeniyle idam edildi. Nizami, 1971 yılında Pakistan’dan bağımsızlık savaşı sırasında Pakistan ile birlik olup soykırım ve savaş suçu işlemekle suçlanmıştı. 3 ayrı suçla itham edilen Nizami’nin 480 kişinin ölümünde rol aldığı öne sürülüyordu.

Twitter'da Helmuth Von Moltke (@hvmoltke) adlı bir kullancı da Nizami'nin suçlarının neler olduğunu birer birer yazdı:

Erdoğan'ın "idamı gerektiren bir şey yapmadı" dediği Bangladeş İslam Cemaati Lideri Rahman Nizami "savaş suçlusu" olmakla yargılandı.

Pakistan'ın Hindistan'dan ayrılıp ayrı bir devlet olarak oluşmasından sonra ortaya coğrafi ve demografik bir anomali çıktı.

Bugün Bengladeş'in temeli olan Doğu Pakistan'ın nüfusu yaklaşık 75 milyon, Batı Pakistan'ın ise sadece 55 milyondu.

Bengali dilini kullananlar ayrılıkçı, hain ve şaşırılmayacak ama komünist ilan edildi.

Bengali dilinin yasaklanması ve bu dili kullananların ağır bir baskıya maruz kalması Bengali Dil Hareketi'nin oluşmasına neden oldu.

1952 yılında Dhaka'da Bengali Dil Hareketi lehine yapılan bir gösteriye yapılan ağır müdahale de milliyetçi hareketi güçlendirdi.

1970 yılında yapılan seçimlerde Şeyh Mujbur Rahman liderliğindeki Awami Birliği birinci parti oldu. Ancak hükümet kurması engellendi.

Seçmenlerinin çoğunluğu Doğu Pakistanlı olan ve Bengali Dil Hareketi'ne dayanan bu parti yasaklandı, ülkede olağanüstü hal ilan edildi.

Ayrılıkçı hareketi bastırmak ve Doğu Pakistan'ı kontrol altına almak için Pakistan Ordusu bu duygularla vahşi bir plan hazırladı.

Erdoğan'ın savunduğu Nizami'nin de içinde yer aldığı Cemaat'e de paramiliter örgütler kurdurarak bölgede operasyona başladılar.

Bengladeş kaynaklarına göre bu operasyon sırasında 3 milyon insan öldürüldü, 10 milyon kişi göç etti, 200 binden fazla kadın tecavüze uğradı.

Yapılan vahşet dünya kamuoyuna yansıdıktan sonra, özellikle Batı ülkelerinin tutumu değişti. Hindistan çatışmada taraf olmak zorunda kaldı.

Nizami'nin yöneticisi olduğu İslam Cemaati bu çatışma sırasında özellikle aydınlara yönelik toplu katliamlarıyla öne çıktı.

Doğu Pakistan'ın başkentindeki Dhaka üniversitesi basılarak Profesörler ve öğrenciler öldürüldü. Üniversite bölgesinde 7000 kişi katledildi

Daha önce ismi belirlenmiş doktorlar, yazarlar, gazeteciler, avukatlar, şairler ve türlü aydın Cemaatin hedefi oldu.

9 aylık sürede 991 öğretmen, 13 gazeteci, 49 fizikçi, 42 avukat, 16 sanatçı ve mühendis Pakistan Ordusu ve Cemaat tarafından öldürüldü.

Bu katliamlar savaşın ilk günlerinde bile başlamıştı ve özellikle aydınları hedef alan tutum sonuna kadar devam etti.

İç Savaş Pakistan Ordusu'nun başarısızlığı, Bengallilerin direnişi ve Hindistan'ın müdahalesiyle sona erdi. Bengladeş ayrı bir ülke oldu.

14 Aralık Bengladeş tarafından "Şehit Aydınlar Günü" olarak anılmasından görüleceği gibi katliamların hatırası Bengladeş'te hala sıcak.

Bu tansiyona rağmen Nizami ülkede uzun süre siyaset yaptı, hatta Tarım Bakanlığı görevine bile getirildi.

İhalelere yolsuzluk karıştırdığı, rüşvet karşılığı en az bir şirkete imtiyaz tanıdığı, kamu yetkisini kötüye kullandığı iddia edildi.

2014 yılında bu sebeple de 13 kaçakçıyla birlikte idam cezasına çarptırıldı. Cezanın infazı sağlık durumu nedeniyle ertelendi.

Gene 2014 yılında 1971'deki iç savaşta, soykırım, toplu katliam ve toplu tecavüz suçlarını işlediği gerekçesiyle idama mahkum edildi.

Erdoğan'ın "hiçbir suçu yok" diye savunduğu Nizami'nin suçlar listesinde neredeyse işlenmemiş insanlık suçu yok.

Nizami bize siyasal islamın nasıl bir zihniyet ve ahlak sahibi olduğunu göstermesi bakımından bir örnek olarak duruyor.

Bunların işlemeyeceği bir suç, kendi adamları diye savunmayacakları bir katil bulunmuyor. Hiç unutmamak lazım.