Alman gazeteleri, Afrin harekâtının operasyonu ve AİHM’in gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkındaki karara geniş yer ayırdı.

Rheinpfalz gazetesi Türkiye’nin Afrin’e girmesini ‘işgal’ olarak değerlendirdi.

Haberde,  “Afrin'in işgali Türkiye'deki artan milliyetçilik duygularıyla onaylanıyor gibi görünse de Erdoğan'ın stratejisi Türkiye'nin iç güvenliği açısından da risk doğuruyor” ifadeleri kullandı.

Stuttgarter Zeitung gazetesinin Afrin harekâtını konu alan yorumunda Türkiye'nin devletler hukukunu ihlal ettiği görüşüne yer veriliyor:

"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iki ay önce emrini verdiği ‘Zeytin Dalı' harekâtı devletler hukukunun ihlali anlamına geldiği gibi, NATO'nun bir değerler topluluğu olduğunu dillerinden düşürmeyenlerin suratına indirilmiş bir tokattır da. Batılı ittifakın liderleri ne bir NATO üyesinin bir başka ülkeye girmesini kınadılar, ne de silah arkadaşlarına Suriye harekâtı nedeniyle yaptırım uygulamayı düşündüler. Oysa NATO'nun sesini yükseltmesi ve sadece ‘Reis'lerine itaat eden 600 bin askeriyle birlikte Erdoğan'ın ittifaktan atılmasını tartışması gerekirdi. Erdoğan'ın anlayabileceği tek dil Türkiyesiz NATO olabilir.”

Rheinpfalz gazetesi Afrin harekâtının Türkiye'deki eylemlerin artmasına yol açabileceğine dikkat çekiyor:

"Washington yönetimi, Türkiye'nin aldığı kararların, en önemli hedefi olarak açıkladığı IŞİD'in bertaraf edilmesini tehlikeye soktuğunu düşünüyor. Kongre üyeleri tarafından Türkiye'ye yaptırım uygulanması talep ediliyor. Afrin'in işgali Türkiye'deki artan milliyetçilik duygularıyla onaylanıyor gibi görünse de Erdoğan'ın stratejisi Türkiye'nin iç güvenliği açısından da risk doğuruyor. PKK, YPG'nin Afrin'de yenik düşmesi ve Nevruz bayramı dolayısıyla Kürtlere eylem çağrısında bulundu. Bu da anlaşmazlığın yeniden Türkiye'ye döneceği anlamına geliyor.”

Mannheimer Morgen gazetesi Afrin harekâtı nedeniyle yaşanan gerginliğin   Almanya'ya da sıçramış olmasına değiniyor:

"Erdoğan ABD ile anlaşmazlığa düşerken, kimyasal silah kullanmaktan bile çekinmeyen Beşar Esad'ı devirme hedefini unutmuşa benziyor. Erdoğan, Esad ve Putin korku, dehşet ve ölüm saçan bir amaç ittifakı kurmuş gibiler. Erdoğan ortaklarının onayıyla Kürtlere saldırıyor, Esad ise Doğu Guta'da okul bombalamaktan bile çekinmeyen Rus hava kuvvetleri sayesinde iktidarını koruyor. Bu saldırıda 16 çocuk ölmüştü. Kremlin lideri de Rusya'nın Ortadoğu'daki çıkarlarını merhametsizce kollayabiliyor. Ancak terör Suriye sınırında sona ermiyor. Almanya'daki Türk kuruluşlarına yapılan saldırıların artması da tesadüf olamaz. PKK, anlaşmazlığı milyonlarca Türk ve Kürt'ün yaşadığı bir ülkeye ihraç ediyor.”

Frankfurter Rundschau gazetesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye aleyhindeki kararını konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Gazetecilik suç değildir. Mahkemelerin bu doğallığı dile getirmek zorunda kalması üzücüdür. Türkiye konusunda AİHM'in başka çaresi kalmamıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sanki en çok kelimelerden ve resimlerden korkuyor. Meşale Tolu ve Deniz Yücel yaptıkları haberlerden dolayı tutuklandıklarında Almanya da bunu öğrenmişti. Ancak uygulama asıl Türk gazetecileri hedef alıyor. Strasbourg'da alınan karar güçlü bir sinyal olmalı. Çünkü karar, Avrupa'da fikir özgürlüğünü ve hukukun üstünlüğünü kollamanın zorunlu olduğunu gösterdi. Bunu kimse dikkate almazlık edemez. Ankara da.”

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe