Mithat Fabian Sözmen / Evrensel

Fenerbahçe-Spartak Moskova maçı... Tribünlerde cinsiyetçilik ve ırkçılık iş birliğiyle hazırlanmış rezil bir pankart. Aklı sıra Moskova tribünlerinde yakılan Türk bayrağına cevap veriyor. Bizim D-Smart yönetmeninin de o kadar hoşuna gitmiş ki ekran başındaki Türk erkekleri tıpkı karikatürde resmedildiği gibi ağızlarından salyaları akar hale gelene kadar ekranlara getiriyor.

İbret olsun diye görmeyenler için anımsatalım bu zavallı karikatürü. Rus takımı Spartak Moskova’nın formasını giymiş bir kadın, kapısında kocaman “Natasha” yazıyor. Kapı önünde üzerine Fenerbahçe forması geçirilmiş, ağızlarına salya eklenmiş 3 tip 10 dolar karşılığı tahmin edebileceğiniz işi yerine getirmek için bekliyor. Utanmadan da altına kocaman “CADDE” imzası atılmış.

Her şeyden önce belirtelim, bu ayıp sadece sahiplerine aittir. Yani Fenerbahçe taraftarı bu rezillikten sorumlu tutulamaz. Kepazeliğin sorumlusu Cadde adlı grubun aklıevvelleri ve bunu çizen “karikatürist”tir. Bu uyarıyı yapıyorum çünkü memlekette az buçuk siyasi bilinç sahibi olan insanlar dahi mesele taraftarlığa gelince bütün rasyonelliklerini kaybeder. Tekil örnekler üzerinden tuttukları ya da nefret ettikleri (Biliyorsunuz bizde ortası yok) takımları ve taraftarlarını yaftalamaya bayılırlar. Taraftarı oldukları takımın veya onların taraftarlarının hakikaten değişmez karakter özellikleri olduğunu filan sanırlar.

Oysa gerçekten var olan tek şey toplumdaki yerleşik, egemen düşüncelerdir ve bunlar haliyle tribünlere de yansır. İstisnasız her tribünde ırkçılığa ve cinsiyetçiliğe rastlamamızın sebebi de budur.

Memleketteki taraftarlığın trajedisidir; hiçbir maçı kazanamaz yahut yenemezler. Galip gelmek onlar için k.ymak’tır, s..mek’tir. Erkek egemen toplum, sağlıklı her insanın ifa ettiği bir aktiviteyi erkeğin kadına üstünlüğünün nişanesi sandığı için böylesi küfürleşmiştir bu fiiller. Ve bizim “cefakar” taraftarların da dilinden düşmez; gündelik hayatta da, tribünde de böyledir bu. Egemenlerin ağzından öğrendiklerini futbol tribünlerinde yeniden üretirler ve on binlere daha yayarlar.

Bu karikatür de taraftarlığın (Ya da Türk erkeğinin diyelim) trajedisinin yansımalarından biridir. Koluna can dostu milliyetçiliği/ırkçılığı takmış, utanmadan tribünlere sokulabilmiş ve açılmasına izin verilmiştir.

Kimdir bu Cadde grubu diye facebook sayfalarına girdim. “Eser”in çizerinin kendisini savunmasına tanık oldum. Olmaz olaydım. Bu karikatürden de aşağılara inmek mümkünmüş meğer. Zaten mevzuya dair bundan daha iğrenç karikatürler de çizmiş. “Gururla” yayınlamış. Nâzım Hikmet’li, Deniz Gezmiş’li, 1 Mayıs’lı diğer işlerine de bakınca kendisini muhtemelen “solcu” gördüğünü de öğrenmiş bulundum. Hele kendisini eleştiren Solaçık grubunu “emeğe saygısızlıkla”, “beceriksizlikle” suçlaması var ki, kafanın bambaşka olduğu anlaşılıyor.

 Açık konuşalım, bugün Türkiye’de tribünlerin çoğunluğunun becerebildiği tek şey var, o da egemen ideolojinin kendilerine gündelik hayatlarında sipariş ettiği üzere milliyetçilik, ırkçılık ve cinsiyetçiliği yaygınlaştırmak. Geçtiğimiz hafta Metin Kurt’u kaybettik. Onun bizlere bıraktığı ve gururla sahiplendiğimiz mirası; bunlara, spordaki piyasacı, yalnızca kazanmayı yücelten anlayışa karşı amansız bir mücadeleyi sürdürmeyi gerektiriyor. Bunu yapacağımızdan şüphesi olmasın. (evrensel.net)