İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, siyasetin gündeminde yer alan konulara ilişkin olarak Sabah gazetesinden Şebnem Bursalı'ya değerlendirmelerde bulundu.

Son dönemde yardımcısı İsmail Çataklı'nın ağabeyinin FETÖ iltisaklı çıkması ve bu konuda hiçbir adım atmayıp İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) personeline yönelik 'terör' soruşturmasına sahip çıkmasıyla gündemde olan Soylu, bir kez daha muhalefeti hedef aldı.

Altılı masa için "Tam da batının istediği gibi, değerleri karmaşıklaşmış, sadece menfaatlere odaklanmış, tarihini, bugünü ve geleceğini umursamaz bir yapıya sahiptir. Cumhur İttifakı hasbidir, Millet İttifakı ise hesabîdir" gibi ifadeler kullanan Soylu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener içinse ayrı bir parantez açtı:

"Çizdiği siyasi çerçeve içerisinde Akşener'in girdiği her yerde güvensizlik oluşturduğu aşikârdır. Ben merkezli ve dağıtıcı bir rolü olduğu da aşikârdır. Vefadan yoksun olduğu da aşikârdır. Siyaseti hakkaniyetle izleyen herkes, bunu açıkça görür. Haliyle aziz milletimiz de bunları görüyor, biliyor, yaşanmışlıkları var ve bu anlamda doğru bir feraseti var. Geri kalanı 6'lı masanın sorunudur."

Akşener'e 'vefasızlık' ithamını yönelten Soylu, AKP'den önce Demokrat Parti'deydi. 2007-2009 yılları arasında genel başkanlık yapan siyasetçi, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı sert muhalefet yürütüyor, iktidar partisini ağır sözlerle eleştiriyordu.

Soylu'nun, şimdilerde "Siyaseti bıraktığı andan itibaren siyaset yapmam" dediği Erdoğan için kullandığı ifadeler şöyle:

20 Nisan 2008: Bu ülkenin herkese çatan ve kaos yaratan bir Başbakanı var ki, akşam evine gittiğinde karısına ve çocuklarına boynu bükük kalan esnafın, çiftçinin yerine kendini koymuyor. Kendisi evindekilerin yüzüne nasıl bakıyor. AKP iktidarından önce işsizlik yüzde 6’ydı bugün 11.3’e çıktı. Başbakan at üstünde durmayı nasıl beceremediyse, ülke yönetmeyi de aynı şekilde beceremedi.

'PAÇALARINDAN YOLSUZLUK AKIYOR'

10 Aralık 2008: 29 Mart yerel seçimlerinde halk AKP hükümetine sarı, DP ise kırmızı kart gösterecek. AKP hükümeti, yanlış ekonomi politikası sonucu bayramları da millete zehir etti. İnsanlarımız gülmeyi unuttu. Beceriksizlik ve yetersizlikle, Türkiye’yi krizle karşı karşıya bıraktılar. Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye'de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır.

'BOYAN DÖKÜLDÜ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'

31 Aralık 2008: Çeviriyorsun, boş geliyor. Bir daha çeviriyorsun, pas geliyor. Günlerdir, Filistin'de Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı acılar ciğerimize saplandı. Sen Olmert'le görüşüyorsun, ertesi gün bu katliamlar oluyor. Eğer Kırat iktidarda olsaydı, gök kubbe bu katliamı yapanların başına yıkılırdı. Önce çıktın, ‘Arabulucuyum' dedin, şimdi bölgedeki Müslüman ülkelerin kalbini almakla görevlendirildin. Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun eydin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü Tayip Erdoğan.

'BAŞBAKAN RANTIN BABASINI GETİRDİ'

25 Şubat 2009: Yolsuzluklarla mücadele edeceğim diyen hükümet, Türkiye'yi yolsuzluk çukuru içine batırdı. Tüyü bitmemişin hakkını yedirmeyeceğim dediler. Her gün tüyü bitmemiş yetimin üzerinden siyaset yapıyorlar. Bu ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım dedi sayın Başbakan, rantın babasını getirdi. Bunlar yarım doktor, yarım hoca.

'KENDİSİNİ PADİŞAH OLARAK GÖRÜYOR'

14 Mart 2009: Seçim sürecinde Türkiye’de çok manidar işler oluyor. AKP mensupları uzun zamandır genel başkanları ve başbakanlarını, Başbakan da kendisini padişah olarak görmek istiyor. Ülkemizde sadaka kültürü var. Türkiye'de 3 kişiden biri fukaralık sınırının altındadır. Eleştirilmesi gerekenler insanları bu duruma düşüren hükümettir.

2010'da düzenlenen anayasa değişikliği referandumunda genel merkezin aldığı karara uymayarak 'evet' oyu vereceğini açıklayan Soylu, aynı yıl Demokrat Parti'den ihraç edildi.

2012 yılındaysa, Süleyman Demirel'in "24 saat siyasette çok uzun bir süredir" şeklindeki sözünü destekler biçimde "Bu ülkenin savrulan çocuklarını bu hizmet kervanına davet eden Sayın Başbakan’dan Allah razı olsun. Esas evime geldim" sözleriyle AKP'ye katıldı.