Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeni yasama döneminin ilk grup toplantısını Kadın Grubu toplantısı olarak düzenledi.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Suriye sınırında düşürülen uçak ve yeni kabineye  ilişkin, “Kriz çözücü rol oynayabilecek bir kabinenin oluşturulduğunu düşünmüyoruz,” dedi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan HDP Meclis Bakanvekili Pervin Buldan, 7 Haziran sonrasında 32 kadını Meclis’e taşıyarak bir kadın grubu oluşturduklarını, 1 Kasım’da da 23 kadın ile kadın grubunun varlığını sürdürdüğünü söyledi.

HDP Kadın Grubu’nun kadın hareketinin bir parçası olduğunu dile getiren Buldan, kadınların taleplerini Meclis’e taşıyacaklarını söyledi. Buldan yaptıkları toplantının ilk kadın grubu toplantısı olduğunu söyledi.

Buldan’ın ardından HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, kürsüye, “Salonumuz o mor renklerle çok güzel görünüyor, umuyor ve diliyorum ki ülkemiz bu kadar güzel olsun” sözleriyle çıktı.

Aziz Güler’i anarak konuşmasına başlayan Yüksekdağ, sınırda bekletilen bütün cenazelerin kendi topraklarına gömülmesi için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

“Demokrasi ve özgürlük için mücadele edenlere buradan bin selam olsun” diyen Yüksekdağ, “Partimizin ilk grup toplantısını bir kadın grubu olarak topladık. Bu toplantı vesilesiyle, kadına dönük şiddet olmasından dolayı bizlere yönelik şiddeti konuşmak zorundayız. Bu şiddet karşısında kadın direnişini ve özgürleşme hareketini konuşacağız” dedi.

TÜRKİYE’YE BAŞKANLIK SAVAŞI DAYATILIYOR’

Kadına yönelik şiddetin devlet ve erkek zihniyetinden beslendiğini dile getiren Yüksekdağ, son 6 ayda Türkiye’nin iktidar olamayan ve başkan olamayanların şiddetine sahne olduğunu dile getirdi.

Bu koşullarda kadına yönelik şiddetin bir kaç kat arttığının altını çizen Yüksekdağ, grup toplantısı gerçekleştirdikleri şu sırada Türkiye’nin bir bölgesinde insanların sokağa çıkamadığını, evinin içinde şiddete uğradığını dile getirerek, “Sokağa çıkma yasağı adı altında Kürt halkının üzerinde çok yoğun bir şiddet hegomonyası kuruldu.

Bu şiddet altında kadınların, çocukların, insanların yaşam alanları cehenneme döndü” diye konuştu.

Yüksekdağ, 6 ayda “halka karşı ilan edilmemiş savaşta” 140 sivilin katledildiğini, bunlardan 20’sinin kadın, 26’sının çocuk olduğunun altını çizdi.

‘TOPLUM AYRIŞTI’

Mevcut tablonun ‘kamu güvenliği’ adı altında topluma karşı şiddet dayatanların eseri olduğunu ve bu tablonun acı ve gözyaşı olduğunu söyleyen Yüksekdağ, “Türkiye halklarını ve coğrafyasını böldü.

Türkiye’nin bir kısmını bir başka bölümüne nefret beslemeye sevk etti. Nefret siyaseti güdüldü. Sokakta sadece Kürt olduğu için insanlar katledildi.

 Toplumun demokrasi isteyen bölükleri ile ırkçı şoven bölükleri bir birinden ayrıştı, nefret dili hakim kılındı. Bunun tek sebebi başkanlık sisteminin önünü açmak, yani teklik için bizim farklılığımızı, çeşitliliğimizi yok etmeye yöneldiler. Tek adam için bin bir çiçekli bahçemizi talan ettiler” dedi.

 

‘BARIŞ DİYEN KADINLAR HER YERDE’

2015 ilk 10 ayında 346 kadının katledildiğini dile getiren Yüksekdağ, siyasetteki şiddetin kadın katliamlarını da arttırdığını dile getirdi.

 Kadın katillerinin cezasızlıkla aklandığını, bir yandan devlet şiddeti öte yandan erkek şiddetinin el ele vererek kadınlara yönelik bir savaş yürütüldüğünü dile getiren Yüksekdağ, “Buna karşı kadınların yolu direnişin yoludur.

Barış hemen yazan fularlar Meclis’e girememişler. Bir Pirus zaferi daha kazandıklarını sanıyorlar. Ama ‘barış hemen’ diyen kadınlar buradalar, her yerlerdeler.

Bu Meclis’e barış çok daha güçlü girecek” ifadesinde bulundu. Yüksekdağ, şiddete hayır diyen kadınların sesinin her yere gireceğini söyledi.

‘SİYASİ İKTİDAR BİLİNÇLİ KAOS YARATIYOR’

“Eğer bir ülkede adı konulmamış savaş yaşanıyorsa gerçek anlamda bir huzurdan istikrardan söz etmek mümkün değildir” diyen Yüksekdağ, siyasi iktidarın bilinçli bir kaos durumu yaratıldığını söyledi.

Nusaybin’de Selamet Yeşilmen’in katledilmesini hatırlatan Yüksekdağ, “Onun kapısının önündeki cansız bedeni bu ülkenin iktidarının utanç vesikasıdır. Ama ne yazık ki utanmayı bilmeyen bir siyasi iktidar var.

Halen bu iktidarın sahipleri çıkıp ‘utanacağımız bir şey yok’ diyorlar. Selamet Yeşilmen bugün değil yarında sizin utancınız, sizin belanız, lanetiniz olacak. O sizin peşinizi bırakmayacak” ifadesinde bulundu.

‘ZULME KARŞI SESİZLİK TÜRKİYEYİ AYRIŞTIRIYOR’

Sokağa çıkma yasaklarında şimdiye kadar 60 yurttaşın katledildiğini hatırlatan ve “Başka bir ülkede yaşansaydı yer yerinden oynardı” değerlendirmesini yapan Yüksekdağ, birlikte yaşam için bu korkunç duruma sessiz kalınmaması gerektiğini söyledi.

 “Türkiye toplumunu büyük bir yabancılaşmanın, kopuşun eşiğine getirdiler” şeklinde konuşan Yüksekdağ, yaşanan vahşete sessiz kalmanın Türkiye’nin kırılma ve yarılmasına yol alacağını vurguladı.

Şiddetle örülmüş bir siyasete karşı barışçıl ve demokratik bir geleneği temsil ettiklerini ifade eden Yüksekdağ, iktidarın iktidarını sürdürmek için silaha dayandığını söyledi.

‘BİZE ZORLA GÜZELLİĞİ DAYATIYORLAR’

Hükümet yetkililerinin “Kadının yaşadıklarına karşı, zorla güzellik olur” sözlerine dikkat çeken Yüksekdağ, “Bakın oluyor diyorlar.

 Bakın AKP hükümeti zorla hükümet oldu, yarın öbür gün zorla başkan olacak başka biri. Zorla yarattıkları baskı ve şiddetle yarattıkları bu siyasi iktidarı bize güzellik diye pazarlamaya çalışıyorlar. Bu gerçek bir dehşettir.

Bize güzellik diye dayatılan bu dehşeti kabullenmek zorunda değiliz. Biz kadınlar size kadınların gönlü ve mücadelesiyle nasıl güzellikler yaratılacağını çok güzel göstereceğiz. Bizler barışın demokrasinin, kadın ve erkeğin eşit olduğu gerçeğini anlatacağız size. Eşitlikten kavga ve maraza doğmaz, güzellik doğar” diye konuştu.

KOYU KARANLIKTA MÜCADELE DAHA GÜZEL

Kadın özgürlük mücadelesinin bu koşullarda değerinin arttığını dile getiren Yüksekdağ, “Bu kadar koyu karanlığın hüküm sürdüğü koşullarda bu zorlu mücadeleyi yürütmek, barıştan özgürlükten kadın özgürlüğünden bahsetmek çok daha değerli anlam taşımaktadır” dedi.

Mücadelede yaşamını yitiren kadınları anan Yüksekdağ, onların kadınların meşalesi olacağını söyleyerek, özellikle Rojava’daki kadın mücadelesine dikkat çekti.

Yüksekdağ, “Biz konuşurken halende binlercesi şiddete uğruyor, onlar şiddete uğrarken bizim ruhumuz acıyor” diyerek, kadınların seslerine dokunan her hoyrat elin şiddetini bedenlerinde ve yüreklerinde hissetlerini söyledi.

Yüksekdağ, zulme karşı tek bir adım geri atmayacaklarını belirterek, “Üstlerine üstlerine gideceğiz. Bunu beceremezsek, diktatörlük kadına yönelik şiddet zaferini ilan edecek” ifadesinde bulundu.

Yüksekdağ, 1 Kasım’dan sonra hükümetin zafer ilan ettiğini belirterek, “Ama erken davrandılar, yanılmasınlar bizim mücadelemiz yeni başlıyor” diye konuştu.

‘BİR DEĞİL İKİ GRUBUMUZ VAR’

HDP’nin Meclis grubu çatısı altında olmasını istemeyenler olduğunu belirten Yüksekdağ, “Bunu istemeyenlere geçmiş olsun. Artık HDP’nin bu çatı altında bir değil iki grubu var” dedi.

HDP kadın grubunun çalışmalarını genişleterek sürdüreceğini dile getiren Yüksekdağ, “Demokratik hamlelerimizi sürdüreceğiz.

Bu resmi siyasetinin kalıplarını kıran bir siyasi duruş ortaya koyduk. Kadın grubu çalışmamızla erkek egemenliğinin en ciddi şekilde yaşandığı bu meclise kadın iradesini en güçlü şekilde göstereceğiz” diye konuştu. Yüksekdağ, Meclis’teki kadın temsiliyetinin de utanç verici olduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin, HDP kadın çalışmaları ile kadın muhalefetini değil alternatif yönetim anlayışını göreceğini dile getiren Yüksekdağ, bu mücadele ile yeni bir yol açacaklarının altını çizdi. Yüksekdağ konuşmasında kadınların her alanda yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, çözüm önerilerini dile getirdi.

Bu arada, kadınların HDP Kadın Grubu toplantısına katılmak için Meclis’e giden kadınların üzerinde bulunan mor renkli “Barış Hemen Şimdi” fularları Meclis’e alınmadı.

‘YENİ KABİNE SAVAŞ KABİNESİDİR’

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ Grup Toplantısı çıkışında ise gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriye sınırında düşürülen uçak ve yeni kabineyle ilgili konuşan Yüksekdağ, “Kriz çözücü rol oynayabilecek bir kabinenin oluşturulduğunu düşünmüyoruz,” dedi.

Yüksekdağ, şunları söyledi:

“Suriye’nin iç politik zemininde yaşanan gelişmeler nabzı oldukça yükseltti. Ve çeşitli uluslarası güçler arasındaki bölge devletleri arasındaki çeşitli çelişkileri de ön plana çıkardı.

O nedenle aslında bu sürecin uçağın düşürülmesi ve onu takip eden sürecin, geride bıraktığımız dönemde Suriye politikasında yaşanan bir takım sorunların ve eksikliklerin sonucu olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu sorunun temeli de gerilim politikasıydı.

“1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkan seçilmiş iradenin tartışmaları sonucu belirlenmediğini de biliyoruz. Aynı zamanda bir saray kabinesidir oluşturulan kabine. Bu yanıyla da bağımlı ve saraya bağlı hareket etme profili sergiliyor bize göre.

“Bizler o nedenle Türkiye siyaseti bakımından önümüzdeki süreçte sorun çözücü kriz sürücü bir rol oynayabilecek bir kabinenin oluşturulduğunu düşünmüyoruz.”