HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ Belediyelere kayyum atanmasını öngören düzenlemenin de içinde olduğu Torba Tasarı’ya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yüksekdağ, “Bugüne kadar torba siyasi uygulamalarla tam anlamıyla sivil dikta rejimi, bir sivil darbe rejimi oluşturdular. Kayyum atama kararı sadece Kürt illere yönelik çıkartılıyor.

"Türkiye'nin yarısını öcü ilan edeceksiniz, görevden alacaksınız ve merkezden atanmış memurlarla o kentleri yöneteceksiniz. İddia ettikleri, teklif ettikleri yasa budur.  AKP saray merkezli bütün saldırılara nasıl direndiysek, bu torba ittifakına karşı da direneceğiz” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Yüksekdağ’ın açıklamaları şöyle:  

"Bugün dışarıdaki güvenlik barikatını aşamayarak bu salona alınmayan arkadaşlarımız var. Darbelere, F16'lara karşı korunamayan bu Meclis, halkın buradaki varlığına karşı hassasiyetle korunuyor.

“Biz halkız ve halkın temsilcileriyiz. Her yerde bizler varız. Bütün yaşam mücadele alanlarında da, iş yerlerinde, okullarda, köylerde, bütün varlık alanlarında bütün hakikatimizle var olmaya devam edeceğiz. Onlar bizi bu Meclis’te görmek istemiyor olabilirler. O kurumlarda görmek istemiyor olabilirler. Bu onların uğursuz siyasi anlayışının bir yansımasında başka bir şey değildir.  

"Bizler, onlara rağmen var olduk. Karşımıza çıkardıkları bütün engellere rağmen varlık zeminimizi sonuna kadar savunacağız. Dışlayıcı, ötekileştirici, baskıcı anlayışlarıyla baş başa kalacaklar. Bir süre önce darbeyi savuşturduk ama darbe mekanizması tıkır tıkır işlemeye devam ediyor.  

'CUNTACILARIN YAPMAYA ZORLANACAĞI BAZI ŞEYLERİ İKTİDAR YAPIYOR’  

“Darbe zihniyeti, darbe ziyareti, bir yıl önce kurulan mekanizma, yaşamın, siyasetin her alanında eksiksiz bir şekilde işlemeye devam ediyor. Emin olun, 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı, cuntacıların dahi yapmakta zorlanacağı birtakım icrayı, bugün siyasi iktidar yapıyor.  

Bugün gelen Torba Kanun bunlardan biridir. Bugüne kadar torba siyasi uygulamalarla tam anlamıyla sivil dikta rejimi, bir sivil darbe rejimi oluşturdular.

“Getirdikleri torba kanunla belediyelere uzun bir dönemden beri hazırlığını yaptıkları, belediyelere kayyum atama kararını çıkarmayı hedefliyorlar. Belediyeler bugüne kadarki süreçte nasıl bir atmosferdeydi arkadaşlar? Belediyelerin seçilmiş halk temsilcilerini zan altında bırakmak için her şeyi yaptılar.  

‘ALANLARI ASLA TERK ETMEYECEĞİZ’  

Bir yıllık süre boyunca atadıkları memurlar belediyelerde yatıp kalktı. Yolsuzluk bulmaya çalıştılar, bulamıyorlarsa üretmeye çalıştılar. Tek bir yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik bulamadılar. Bu baskıcı yöntemler ile yerel yönetimlerdeki halkı devre dışı bırakmaya çalışanlar, bugün kanun adını verdikleri uygulamayla seçilmiş halk temsilcilerini devre dışı bırakmaya çalıştılar. Kazandığımız demokratik hakları nasıl kazandıysak bugün de öyle savunacağız. Biz bütün haklarımızı direne direne kazandık, diklene diklene savunacağız. Alanlarımızı asla terk etmeyeceğiz.  

“Torba saldırılarla haklarımızı gasp edeceklerini düşündüler. AKP saray merkezli bütün saldırılara nasıl direndiysek, bu torba ittifakına karşı da direneceğiz. Eğer, topyekun bir ittifak ile, topyekun kirli bir anlaşmayla kazanılmış haklarımızı gasp edeceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Halkımızın saldırılara karşı direnişi de, son dönemde meydana gelen saldırılara karşı direnişi de onların saldırılarını bir kez daha ortadan kaldıracak. Bu torba ittifak, Kürt’ün hiçbir şeyine tahammül edemiyor. Kürt’e diyor ki “Sen muhtar olamazsın, belediye üyesi olamazsın”  

“İlla diyorlar ki Saray’ın muhtarı olacaksınız. Durmadık, durmuyoruz, durmayacağız. Bu zalim iktidarın karşısında el pençe divan durmamak bizim sizlerden tek farkımızdır, onurumuzdur. Bu kirlilik karşısında, bu siyasi çürümüşlük ve yozlaşma karşısında onurlu insanların duruşu kazanacak.  

“Bakın nereden nereye, Kürt sorununun çözümünü, barışı, demokrasiyi aracına, zeminine, enstürmanına dönüştürenler, bugün siyasi rant çıkmayacağını gördüklerinde “Kürt sorunu” yoktur dediler. Yarın öbür gün de “Kürt diye bir kelime yoktur, Kürt lafı zaten Kart Kurt’tan gelmiştir” derler. İleri demokrasi diye diye, askeri zihniyetin daha da ötesinde bir anlayışla ülkeyi yönetmeye çalışıyor.  

“Bütün dünyayla ilişkilerini kesmişler, zorla, zulümle, rantiyecilikle iş götüreceklerini sanıyorlar. Nerede yaşadığını sanıyorsunuz siz? Böyle bir siyaset sadece Kürtlere, Alevilere, dindar demokratlara, gençlere zarar vermez. Böyle bir siyaset Türkiye’nin düşmanıdır. Bütün evrensel hukuk kriterlerini, demokratikleşme kaygılarını bir kenara atarsak yükümüzü atmış oluruz diye düşünüyorlar. Böyle iktidar olamazsınız.

‘KÜRT HALKININ GELECEĞİNİN KARARTILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ’

“Söyledikleri yalanlara kendilerinin de inanması gibi bir özellikleri var bunların. Bu karanlık günlerde bütün hukuk kurallarını hiçe sayarak 3-5 günü kurtarabilirsiniz. Alın onlar sizin olsun. Ama yarınlara tutunamazsınız. Ve bizler Kürt halkının geleceğinin karartılmasına izin vermeyeceğiz.  

Kayyum kararını tanımıyoruz, bunun karşısındaki gerçek demokratik duruşu da bütün Türkiye halkları çok iyi görecekler. Defalarca söyledik, herkesi bölücülükle itham edenler Türkiye’yi bölüyorlar. Kayyum atama kararı sadece Kürt illerine yönelik çıkartılıyor. Türkiye’nin yarısını öcü ilan edeceksiniz, görevden alacaksınız ve merkezden atanmış memurlarla o kentleri yöneteceksiniz. İddia ettikleri, teklif ettikleri yasa budur.”

'GÖNDERECEĞİNİZ KAYYUMLAR DA YENİLİP DÖNECEK'

“Kürt illerine darbeyi yaşatanlar, geldi Ankara'ya darbeyi dayattı. Göndereceğiniz kayyumlar da o generaller nasıl yenilip geri döndülerse öyle dönecek. “Bunlar halktan intikam alma operasyonudur. Seçimle kazanamayanlar, darbeyle kazanmak istiyor. Hakkari ve Şırnak'ın il statüsünden çıkarılması da böyledir. Halkı il ve ilçe ikilemi üzerinden de birbirleriyle karşı karşıya getirmek istiyorlar.

'HAKKARİ VE ŞIRNAK’ ELLERİNDEN GELSE HARİTADAN SİLECEKLER' 

“Hakkari ve Şırnak, AKP'nin bir tek milletvekili bile çıkarmadığı yerlerdir. Yasal engel yok, Hakkari ve Şırnak il statüsünü düşürmeden Cizre ve Yüksekova il yapılabilir. Milletvekili sayınızı çoğaltmak için, rant alanınızı çoğaltmak için bazı illeri büyükşehir yaptınız. Yap-boz işlerini iyi bilirsiniz. Şırnak'ın yüzde 80'i yıkılmış durumda. Şırnak'ın il statüsünden çıkarılması demek, Şırnak'ın bitirilmesi demektir. İstedikleri de bu aslında. Ellerinden gelse bu illeri, ilçeleri haritadan silecekler. Tarihi silecekler. Ama Kürt halkı bu tarihi sizden öğrenmedi.

‘YAŞAMAKTA DİRENEN, BİR COĞRAFYA VAR KARŞILARINDA’

“7 bin yıldır Hakkari ve Şırnak dimdik yaşıyor. Bir halkı öldürebileceklerini sanıyorlar. Ama başaramayacaklar. Çünkü yaşamakta direnen bir halk ve coğrafya var karşılarında. “Bizler her yerde, yaşamı berhava etmeye çalışanlara karşı yaşamı savunuyoruz. Yıkılan yerlerden biri de Nusaybin. Nusaybin'in bazı mahalleri tel örgülerle çevrilmiş durumda. O tel örgülerin ardında kaldırılmayı bekleyen cenazeler var daha.

NUSAYBİN’E DESTEK ÇAĞRISI

Nusaybin halkı, tel örgülerle kuşatılan toprağını terk etmedi. Yaşanmaz hale getirilen evlerinin olduğu toprakları terk etmiyor. Toprağını terk etmeyen, sürgün dayatmasına direnen halkımızla dayanışmayı büyütmek zorundayız. Herkesi Nusaybin halkına, Şırnak halkına sahip çıkmaya çağırıyorum. “Her ev bir ülkedir, bir yaşamdır. Her ev bizleriz. Her evin yıkılmasına esir edilmesine karşı birlikte duracak, mücadele edeceğiz. İşte tam da bu süreçte dayanışmak, birbirimizle kenetlenmek, direnişin en güçlü halkasıdır. Bunu en güçlü biçimde göstermemiz gerekiyor.

“Bizler, "millete değil devlete OHAL ilan ettik" diyenler millete OHAL operasyonlarını sürdürüyor. Bugün gelecek olan torba yasa bunun en büyük kanıtı. Bu torba yasa sadece belediyelerin gasp edilmesi değil.

'OHAL TÜM HALKA KARŞI, O HALDE HEP BİRLİKTE DİRENMELİYİZ'

“Özelleştirmelerle kamu kaynaklarını satanlar, bugün kazanın dibini sıyırıyor. Bu zamana kadar parça parça satanlar, toptan satışa başladı. Bu satışlardan gelecek paralar sanmayın ki halka gidecek. Sermaye palazlansın diye patronlara gidecek. Patronlara OHAL yok. “Geçenlerde Tuzla'da direnişe geçen işçiler, patronun yanında saf tutan güvenlik güçleri tarafından kurşunlandı. İşten atılmalara karşı ekmeğini savunmak yasak. İşte darbe budur. OHAL sadece politik güçlere değil, tüm halka karşı. O halde, OHAL'e karşı hep birlikte direnmeliyiz.

‘İŞKENCEYE SIFIR TOLERANSTAN, SONSUZ TOLERANSA GELMİŞ İKTİDAR’

“İmralı'dan F tiplerine kadar tüm hapishanelerde hak gaspları 1980 dönemini geçmiş durumda. İşkenceye sıfır toleranstan, işkenceye sonsuz toleransa gelmiş bir iktidar var karşımızda.

'İŞ RANTIN PAYLAŞILMASINA GELİNCE ÖKÜZ ÖLDÜ, ORTAKLIK BOZULDU'

“15 Temmuz darbe girişimi başarısızlığa uğradıktan sonra kendilerinden başka herkesi darbeci ilan etmeye başladılar. "Kandırıldık" diyerek 14 yıl boyunca Fethullah Gülen örgütüyle kurdukları ilişkileri karatmaya çalışıyorlar. Ne hikmetse 14 boyunca bir tek onlar kandırılmış. Bizleri, demokrasi güçlerini kandıramadılar mesela? “Cumhurbaşkanı, "17-25 Aralık'ta aklımıza başımıza geldi, uyandık" diyor. 17-25 Aralık süreci işin içine akçeli günlerin girdiği bir süreçti. İş paraya gelince öküz ölüyor ortaklık bozuluyor. O zamana kadar

‘FETÖ’CÜ ARAMANIZA GEREK YOK, FETÖ SİZSİNİZ’

“Gülen güzellemeleriyle ortaklığınızı savundunuz. Bunun sayısız kaydı var. O zamana kadar hiçbir şey yok, iş rantın paylaşılmasına gelince öküz ölüyor, ortaklık bozuluyor. "Kandırıldık" iddiasıyla bu durumdan kurtulamazlar. Bu iktidar çıkıp darbecilerle yaptığı ortaklığın hesabını vermeli. Orada burada "FETÖ'cü" aramanıza gerek yok, "FETÖ" sizsiniz, siz.

“Dün aynı yollarda yürüdükleri ortaklarını nasıl satıp harcıyorlarsa, bugünkü taze ortaklarına da aynı şeyi yapacaklar. Bak bugün söylüyoruz. Temelinde darbe zihniyeti olan, ihanet olan, antidemokratik yöntemler olan hiçbir ittifak iktidar bina inşa edemez. Bugün milli mutabakat adı altında, uzlaşma adı atında iktidar paylaşabileceğini düşünenler yanılıyor.

'MERDİVEN ALTI ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ FASON ÜRETİMDİR'

“Bugün oluşturdukları korsan mutabakatlar ile mini anayasa değişikliği yapacaklarını iddia ediyorlar. Mini anayasa. Maxi boya geçemedik daha. “HDP'yi dışta tutarak bir Anayasa Komisyonu kuruluyor, bundan da yeni bir şey çıkacağını sanıyorlar. Üç eskiden bir yeni çıkmaz. Üç eskiden ancak birbirinin söküğünü dikenler çıkar. Korsan bir biçimde, HDP ve milyonlarca yurttaştan kaçırarak yapacakları anayasa değişikliği meşru değildir. Merdiven altı anayasa değişikliği fason üretimdir. “Toplumun emek ve demokrasi güçlerini içeren bir güç alanı oluşturulacağını biliyoruz. Gerek demokrasi için, bir araya gelen bütün demokrasi güçlerini selamlıyorum. İşte büzüm büyütmemiz gereken irade bu iradedir.

'EMEK VE DEMOKRASİ YOLUNDA BİRLEŞMELİYİZ'

“Bizlere darbe ve OHAL yolunu dayatıyorlar. Buna karşı, emek ve demokrasi yolunda birleşmeliyiz. Bu yol açılmıştır. Bu yolda yürüyenlere ve yürüyeceklere selam olsun! “Geçtiğimiz günlerde trans birey Hande Kader katledildi. Her yeri kadınlara translara, LGBTİ bireylere cehennemi dönüştürdüler. Onlar bu vahşeti her alanda sürdürmeye devam ettikçe bizler de yaşamın her alanında direnmeye devam edeceğiz. Hande'nin külleri, Cizre'de vahşet bodrumlarında yakılan gençlerin küllerine karıştı. O küller, bu vahşeti yaşatanları boğacak.

'ÖZGÜRLÜK İÇİN VERDİĞİMİZ SÖZ MİNBİC ZAFERİNDE YAŞIYOR'

Yaşamın bir çok yerde kazanıldığına da şahit oluyoruz. Özgürlüğün kazandığına şahit oluyoruz. Tarihsel bir tanıklıktır bu. Minbic özgürleştirildi. Bu özgürleşme hamlesine katılan bütün direnişçileri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Minbic zaferi Ebu Leyla'ya Eylem Ateş'e şehit düşen bütün canlara armağan olsun. Özgürlük için canını veren bütün şehitlere verdiğimiz söz, Minbic zaferinde yaşıyor. Minbic ruhunda birleşebilirse siyasi iktidar sadece Suriye'nin değil, Ortadoğu'nun değil, Türkiye'nin de kazanımı olacak. Adeta tüm dünyanın sevindiği Minbic zaferine egemen medya neredeyse üzülecek. Minbic'in ruhu elini uzatmış. Bu eli tutan kazanır. Minbic'te kazanan irade, Suriye'deki demokratik güçlerin kazanımıdır. Sadece Kürtler kazanmadı. Arap halkı kazandı, Türkmen halkı kazandı. DSG'ni birleştiren bu halkların gücüdür. Askeri Meclis, şehri kurtardıktan sonra ilk iş olarak şehri Sivil Meclis'e devretti. Bu demokrasi zaferi tüm Ortadoğu halklarının geleceğine giden kapısını açmıştır.

EBU LEYLA'NIN KIZINA YAZDIĞI MEKTUBU OKUDU

Sözlerimi Ebu Leyla'nın, kızına yazdığı mektubu okuyarak bitiriyorum. "Sevgili Leyla'ya; Görevimiz olan seni ve senin gibi çocukları savunmak ve o temelde savaşmak için bu yoldayız. Büyüdüğünüz zaman babalarımız ve dedelerimiz bizim için hiçbir şey yapmadı düşüncesiyle bizi suçlamayacağınızı umuyorum. Sen ve senin gibi çocuklar için savaşacağım, karşılaştığımız bütün tehlikelere bu toprakların çocukları daha güzel bir gelecek ve özgürlük içinde yaşasınlar diye göğüs geriyoruz. Bizim aziz ülkemiz Suriye tamamıyla özgürleşene kadar bu devrimi sürdüreceğiz. Seni çok özledim! Leyla tatlım emin ol ki şehit ya da diri ne durumda olsam olayım, her zaman babanla gurur duyacaksın. Seni öpüyorum. Baban Ebu Leyla, Kobanê"