Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Sinistra Ecologia Liberta (Sol Ekoloji ve Özgürlük - SEL) milletvekillerinin HDP ile dayanışmak amacıyla İtalya Parlamentosu'nda yaptığı açıklamaya katılarak İtalya Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ile görüştü. 

İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ile yapılan görüşmede Yüksekdağ, Türkiye ile İtalya ilişkilerini geliştirmek istediklerini belirterek, ancak bu konuda iki temel sorun olduğunu söyledi. 

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI

Yüksekdağ, "Birincisi, HDP milletvekillerinin söz söyleme dokunulmazlıklarının kaldırılmış olması ve hapse atılma tehlikesiyle yüz yüze olmamız. HDP Türkiye siyasetinde Meclis’in 3. büyük partisidir. Böyle bir parti siyaset dışı bırakılma tehdidiyle karşı karşıya" diye konuştu. 

Demokrasinin büyük çelişkiler ve krizler yaşadığına dikkat çeken Yüksekdağ, "Bizler yaptığımız konuşmalar nedeniyle terör propagandası yapmakla suçlanıyoruz ama Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, bütün dünyanın terör örgütü olarak gördüğü El Nusra’yı ve Suriye’deki terör yapılarını açıkça destekliyor ve onların tavrını öven konuşmalar yapabiliyor" ifadelerini kullandı. 

HDP'yi, "bütün demokrasi güçlerin ortak çatısı" olarak nitelendiren Yüksekdağ, "AKP ve Erdoğan iktidarı demokrasiye geçiş mücadelesi yürüten HDP’nin Meclis’te varlığını kabul etmiyor. Dokunulmazlığımızın kaldırılmasının temel nedeni budur" diye konuştu.

'HDP'NİN MECLİSTEN ATILMASI KAOSTUR'

HDP'nin temel ilkelerini dile getiren ve "Tek parti ve tek lider otoritesine karşı çıkıyoruz" diyen Yüksekdağ, "Kürt sorunun masada ve siyasi yollarla çözülmesini istiyoruz. Bütün azınlıkların, dinlerin ve inançların anayasada eşit yurttaşlar olarak tanınmasını istiyoruz. Ama Hükümet ve Erdoğan bunların hiçbirisini benimsemiyor. HDP milletvekillerinin Meclis’ten çıkarılmasıyla birlikte parlamenter rejim de tasfiye edilmiş olacak. Türkiye’de 6,5 milyon insanın oyunun, iradesinin sistem dışı bırakılması bir kaos demektir ve iktidar kaos politikası uyguluyor. Kaos ve iç çatışma tüm Ortadoğu ve Avrupa için de bir felaket anlamına gelir. Bu nedenle parlamenter rejime ve bizlere yönelik baskılar karşısında Avrupa ve İtalya parlamentolarının daha yapıcı bir tutum geliştirmesini bekliyoruz" diye konuştu.


Kürt il ve ilçelerinde yaşanan savaşa da dikkat çeken Yüksekdağ, yerleşim yerlerinin yerle bir edildiğini ve 700’e sivil insanın öldürüldüğünü söyledi. Yüksekdağ şöyle devam etti:

"Yaklaşık üç hafta boyunca Cizre’de bodrum katlarında mahsur kalan insanları kurtarmak için mücadele yürüttük, AİHM’e başvurduk. Ama çok açık bir biçimde Cizre’deki üç bodrum katında 140 insan diri diri yakıldı. Bunların adli tıp belgelerini, kanıtlarını ortaya çıkaran Profesör Şebnem Korur Fincancı şu an tutuklu. Operasyonlar bir antiterör operasyonlarının çapını çok daha aştı. Tanklar kullanıldı, kentler yok edildi. Ölülerin çıplak cenazeleri teşhir edildi. Cizre’de 11 yaşındaki bir çocuğun gömülmesine izin verilmediği için 11 gün buzdolabında bekletildi. 57 yaşındaki bir kadının cenazesi sokaktan alınamadı. Bütün bunlar Avrupa devletleri tarafından yok sayıldı."

Kaynak: DİHA