Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Van’da gerçekleştirilen halk toplantısı kapsamında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Başkanlık sistemini öngören anayasa değişikliği referandumunu değerlendiren Yüksek, “Kategorik olarak sistem değişikliğine karşı değiliz, ama neler değişmeli onu soruyoruz. Bu ülkenin en acil sorunu olan Kürt sorununun, bu ülkede toplumda gerilimlere, iç huzursuzluğa yol açan problemleri çözmemiz lazım. Ev yanıyor ve biz evi kim yönetecek onu tartışıyoruz. En acil sorun Kürt sorunudur, ekonomik sorunlardır. Bunları çözecek bir anayasa istiyoruz. Toplumsal barış ve çözümü sağlayalım ve oturup sistemi tartışalım" ifadelerini kullandı.

Kamuran Yüksek, Kürt illerinde referandumda çıkacak sonuçların ayrı bir önem taşıdığına dikkat çekerek, “Sandıkta öyle bir ders verelim ki bir daha bu yaptıklarını yapamasınlar” dedi.

HDP ve DBP tarafından yürütülen referandum çalışmaları ve halk buluşması programı kapsamında Van'a gelen DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, program öncesi gazetecilerle bir araya geldi.

Yüksek, şöyle konuştu:

Başından beri hükümete bunun çağrılarını yaptık, bu çerçevede Sayın Öcalan’ın katkısı ve öncülüğünde bir çözüm süreci yaşandı. Peki, bunu sonuca götürmek gerekmiyor muydu, bunu kalıcı bir barışa dökmek gerekmiyor muydu? Önce akan kanı durduracaktık, şiddeti bu ülkenin gündeminden çıkaracaktık, ondan sonra huzur, barış ve demokrasi içinde bu ülkede yaşayan 80 milyon insanın tüm ihtiyaçlarına göre; Kürtler, Türkler, Çerkesler, Araplar, HDP, MHP, DBP, AKP, CHP, STÖ’ler, yani sözü olan herkesle birlikte yeni bir anayasayı tartışarak bunu yapardık. Anayasa dediğiniz şey toplumsal sözleşmedir. Birlikte nasıl yaşayacağız? Kurallarımız ne olmalı? Bunu bir hükme bağlayıp anayasal güvence altına almaktır ve ondan sonra herkes buna uyacak.

"Referandum halkımızın gündeminde. Temel eleştirimiz şu, bu ülkenin en acil sorunu nedir? En can yakıcı, en can alıcı problem Cumhurbaşkanı ve hükümetin yetkileri midir? Bunu herkes bir sorgulasın. Bu kadar gerilim yaratarak varlık yokluk meselesine çevirdiler, değişiklik olmasa memleket batacak gibi bir hava yaratılıyor.

Dönüp bakalım 17-18 maddeye. Bunlardan biri olmasa memleket batacak mı? Şu anda gidip sorsanız yüzde 95'i 13'üncü maddenin ne içerdiğini bilmez. Neden, içerik toplumla alakalı değil. Biz meseleye buradan bakıyoruz. İçerikle ilgili kaygılarımız var. Ama kategorik olarak sistemin değişikliğinden yanayız. Daha katılımcı, demokratik bir sistem olmalı. Biz yerel demokrasiyi esas alan, gücün tek elde toplanmasının zarar vereceğini düşünüyoruz.

Bu konuda eleştirilerimiz var. Kategorik olarak sistem değişikliğine karşı değiliz, ama neler değişmeli onu soruyoruz. Bu ülkenin en acil sorunu olan Kürt sorununun, bu ülkede toplumda gerilimlere, iç huzursuzluğa yol açan problemleri çözmemiz lazım. Ev yanıyor ve biz evi kim yönetecek onu tartışıyoruz. En acil sorun Kürt sorunudur, ekonomik sorunlardır. Bunları çözecek bir anayasa istiyoruz. Toplumsal barış ve çözümü sağlayalım ve oturup sistemi tartışalım."

‘CHP STATÜKO SÜRSÜN DİYE 'HAYIR' DİYOR’

"HDP nin CHP ile yan yana işi yoktur, DBP'nin de yoktur. Bunlar objektif durumlar, bilinçli kararlar değil. BBP de hayır diyor, şimdi biz onunla yan yana mı düşüyoruz. Evet diyenler var, hayır diyenler var. Herkesin bir gerekçesi var. Bizim hayır gerekçemizle CHP'nin aynı değil. Anlayış ve zihniyet olarak CHP'nin yarattığı sistemin değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. CHP statüko devam etsin diyor, biz statüko değişmeli diyoruz. Ama AKP'nin getirdiği sistemi de yararlı görmüyoruz. Herkes kolaycı politika yürütüyor. Her birini, birilerini yan yana koyuyor. Bu konuda bizim halkımız bunu net bilmelidir. Herkes kendi görüşleri doğrultusunda tutum alıyor."

“Bizim kentlerimizde çıkacak sonucun ayrı bir önemi olacak. Hükümet şunu görsün, sen Kürdün hakkını hukukunu tanıyacaksın. İstediğin sistemi kurabilirsin ama Kürt sorununu çözeceksin; vazgeçmediğimizi, demokrasi içinde çözmek istediğimizi göstereceğiz. ‘Hayır’la hükümete bu mesajı vereceğiz. Tersi bir durumda inkarcıların eli daha da rahatlar.”