AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, yargı paketinin ilkini Meclis Başkanlığına sunduklarını söyledi. HDP ise pakete eleştirilerde bulundu.

Mehmet Muş 39 maddeden oluşan yargı paketini TBMM Başkanlığına sunduklarını açıkladı.

“Yargı Strateji Belgesinin 39 maddeden oluşan ilk paketini Meclis Başkanlığına sunuyoruz” ifadelerini kullanan Muş, pakete muhalefetten de ciddi eleştiri gelmediğini söyledi.

Muş, “Yaptığımız görüşmelerde muhalefet partilerinin çok ciddi eleştirileri yok. Paket, çok olumlu bir paket” dedi.

HDP’Lİ FATMA KURTULAN: YARGI PAKETİ ADALETE KATKI SUNMAYACAK

HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında yargı paketinin işleyiş olarak tüm parti gruplarına verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Ancak AKP’nin bir yetkilisi ‘HDP’ye vermeyeceğiz’ dedi, bir yetkilisi ‘vereceğiz’ dedi. Gittiler, geldiler. HDP’ye verip vermeme konusunda bir tartışma yaşandı. HDP’ye yine burada bir ayrımcı politikaya maruz bırakıldı, yeni yasama yılının başında kamuoyu böyle bir durumu tekrar deneyimledi. Tüm partilere grup başkanvekilleri başkanlığında bir heyetle verdikleri paketi, partimize bir memurla gönderildi” diye konuştu.

 ‘DAĞ FARE DOĞURDU’

HDP olarak bir süreden beri Türkiye’nin temel sorunlarının nasıl çözüleceğine dair çeşitli görüşmeler yaptıklarını kaydeden Kurtulan, “Demokratik bir anayasa Türkiye’nin en önemli ihtiyacı. Yol temizliği dediğimiz Anayasa’yı da tıkayan ve damarları açacak bir yargı paketine kesin ihtiyaç olduğu tespitimiz var. Bunu yaparken tabii hep beraber asıl hedeflediğimiz güç birliği yapmak, dayanışma içinde olmak istediğimiz bir demokrasi ittifakı başlığı üzerinde çeşitli temaslarımız oldu. Tartışılan yargı paketi ihtiyacının tam tersine AKP ne zaman ‘bir paket yayınlanacak’ dese toplum her zaman ‘dağ fare doğurdu’ der” ifadelerini kullandı.

‘YARGI SİYASİ ERKİN GÜDÜMÜNDE’

Kurtulan açıklamalarının devamında şunları dile getirdi:

“Burada da gördüğümüz, yargı yükünü hafifleteceği gerekçesi üzerine getirilen Bölge İdare Mahkemeleriyle ilgili aslında doğru bir karar vermediği görülüyor. Özellikle muhalifler için bariz görünüyordu. Bir nevi noter gibi çalışıyordu. Oraya giden her cezanın, özellikle muhaliflere yönelik cezaların, noter gibi onaylandığını çok gördük. Şimdi de yargı yolu açılıyor. Buna çok şükür mü diyeceğiz. Bizden beklenti bu. Bunu reddediyoruz, bu doğru değil. Yargı bir kere bağımsız değil. Yargı tümüyle siyasi erkin güdümünde.

AVUKATSIZ CEZA BİR YARGI KATLİAMIDIR

TMK ciddi bir problem. TMK yargıda en önemli sorun teşkil eden, toplumun her kesimini etkileyen, en çok da burada mağduriyetle, adalete güveni zedeleyen en önemli kanunudur. Bu kanunda ufak tefek ‘düşünce suç oluşturmaz’, ‘yapılan etkinlik önce haber verilmez’ gibi çok göreceli düzenlemeler var. Zaten yargı böyle işliyor. Tümüyle hükümetin güdümündeki yargının keyfi yorumuna bağlı kalmış durumda. Kaldı ki hem Anayasa'da hem AİHM kararlarına göre bunun zaten uygulanıyor olması lazım, ekstra bir kanuna gerek yok. Avukatsız ceza verme düzenlemesi var. Yenilik dedikleri durumun eskiden avukatlar son kerteye kadar müvekkil durumunu takip ediyorlardı. Şimdi ise avukatsız ceza verme durumu söz konusu. Ama avukatsız ceza verilmesi bir yargı katliamıdır, bir skandaldır.

EN GÜÇLÜ MUHALEFET HDP

Avukatlara pasaport verileceği söyleniyor. Bununla çok övünülüyor. Kamuoyunu en çok meşgul eden madde bu ama bu da gene keyfiyete dayalı. İçişleri, Dışişleri ve Adalet Bakanı’nın tutumuna göre gelişecek. Bunu söylemek isteriz ki; yargı siyasetin aracı haline dönüşmekten kurtulmadığı sürece, HSYK’nin mevcut durumu değişmediği sürece, TMK kalkmadığı sürece, terör kavramının kanuni ilkesi sınırlarını geçen şekli aşılmadığı sürece yargı üzerindeki bu düzenlemeler asla toplumun istikrarına, adalete ve adalete olan güvene katkı sunmayacaktır. Meclis'te en güçlü muhalefeti HDP’den göreceklerini şimdiden deklare etmek isteriz.

DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ BİR KUMPASLA TUTUKLANDI

18 Eylül’de AİHM’de Sayın Demirtaş davasının görüşüleceği gün belirlendikten sonra Demirtaş’ın tahliyesi için mahkeme karar verdi. Ancak tekrar ‘gereğini yaparız, işi bitiririz’ zihniyeti kendisini öyle gösterdi ki; Demirtaş’ı mükerrer soru ve mükerrer bir dava ile partimizin tümüyle barışçıl tavır takındığı bir olaydan sorumlu görerek, yeniden tutuklanması sağlandı. Hem Sayın Yüksekdağ hem Demirtaş şahsında Türkiye yargı katliamına tanıklık ederek bu durumu yaşadı. Bir kumpasla arkadaşlarımız yeniden tutuklandı.”

Kaynak: Evrensel