HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hükümet’in El Bab’da yürüttüğü operasyona değinen Yıldırım, Suriye’de yakılarak öldürüldüğü iddia edilen askerlerin durumuyla ilgili net bir açıklama yapılmamasını da eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakıldığı iddia edilen askerlerin görüntülerinin ardından ayran içmesini hatırlatan Yıldırım, “Düşünün ki yüreklerimiz yanıyorken, sınırlarımız ötesinde çocuklarımız ve gençlerimiz anlamsızca yaşamlarını yitiriyorken, evlerine, ocaklarına ateş düşüyorken birileri kendi yüreklerini ayran içerek soğutmaya çalışıyor” dedi.

Askerlerin durumuna ilişkin açıklama yapılmamasını eleştiren Yıldırım, “Vahşet görüntüleri olarak tabir edebileceğimiz -dilimiz varmıyor söylemeye-  2 kişinin yakıldığı görüntülerin servis edilmesiyle ilgili devlet ciddiyetinden yoksun açıklamalarla karşı karşıyayız. Milli Savunma Bakanı, “ellerinde olduğunu tahmin ediyoruz” diyor. Ama aileler ve Türkiye toplumu tahminin ötesinde gerçek bilgiler istiyor” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:

 Karşıtlıklar, toplumsal gerilimler ve kamplaşmalar üzerinden hükümetin ülkeyi yönetmeye çalıştığını, bundan küçük bir mutlu azınlık dışında, mutsuz azınlıkların büyük bir rahatsızlık duyduğunu ifade etmek isterim. Beşiktaş ve Kayseri saldırılarından yaşamını yitiren güvenlik güçleriyle ilgili hassasiyetimizi dile getirmemize rağmen sorumluluk mevkisinde olanların partimize hedef göstererek başlattıkları siyasi operasyonlar, deyim yerindeyse lince dönüşmüş, 20’yi aşkın il ve ilçe binamız çete hücrelerince yağmalanmıştır.
 
Bu iktidar aklına rağmen toplumun sağduyusu hakim gelmiş, bütün şiddet, kışkırtma çağrılarına rağmen toplum buna tenezzül etmemiş, sadece çok sınırlı sayıdaki paramiliter çeteler partimizi hedef almıştır. Son 2-3 gündeyse, başta İstanbul Beykoz ve Bursa Yıldırım ilçe teşkilatları olmak üzere, ilçe binalarımızı kitlesel bir katılımla yeniden açan halka şükranlarımızı sunmak istiyorum.
 
‘İKTİDAR GAYRIMEŞRU YÖNTEMLERİ ÖNCELİYOR’
 
Siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. Bugün Hukuk ve insan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Aysel Tuğluk ve Diyarbakır İl Eş Başkanımız ile DTK’de daha önce yöneticilik yapmış iki arkadaşımız gözaltına alınmıştır. Siyasi operasyonların tek nedeni vardır, halkın barış ve özgürlük talebine şiddetle cevap vermenin tek nedeni, gayrı meşru yöntemleri öncelemek, meşru yollarla elde edemediklerini şiddet ve gayrı meşru yöntemlerle elde etmek isteyen iktidar aklıdır.
 
‘EVLERE ATEŞ DÜŞERKEN BİRİLERİ AYRAN İÇEREK YÜREKLERİNİ SOĞUTUYOR’
 
Ülkemiz içte ve dışta Cumhuriyet tarihinin en zorlu ve en sıkıntılı süreçlerini yaşıyor. Ülke, birilerinin mutluluğu ve ihtirası uğruna bir ateşin kıyısına getirilmiştir. Ülkenin çeperinde bulunan yoksul halk kesimleri bu ateşle yanmaya başlamıştır bile. Ülkemiz asla buna mecbur değildi, bu, kaçınılmaz bir kader değildi. 80 milyon insanın kaygısı, muradı, umudu böyle bir Ortadoğu politikasına endeksli değildi. Son 4-5 yıldır, Ortadoğu’da içine girilen bu bataklıktan bir an önce çıkılması gerektiğini belirttik. Bütün risk ve sorumluluğu almaya hazır olduğumuza olan inancımızı da ifade etmek istiyorum.
 
Düşünün ki yüreklerimiz yanıyorken, sınırlarımız ötesinde çocuklarımız ve gençlerimiz anlamsızca yaşamlarını yitiriyorken, evlerine, ocaklarına ateş düşüyorken birileri kendi yüreklerini ayran içerek soğutmaya çalışıyor. Bu da gösteriyor ki ülkenin gündemiyle iktidarın gündemi paralel değil. Siyasi iktidar halkın gündeminden kopmuş durumda. İktidar kendi küçük dar hesaplarına hapsolmuş, içinden çıkamaz noktada debelenmektedir.
 
‘İNTERNETİ HANGİ SİYASİ GEREKÇE İLE ENGELLEDİNİZ?’
 
Son bir kaç gündür sosyal medyaya erişim sınırlı. Herhangi bir teknik neden yokken, hangi siyasi gerekçeyle internet erişimi sınırlandırıldı? YouTube, Twitter, Facebook’un neredeyse kullanılamaz durumda olmasının nedeni nedir? İnsanlara anlatamadığınız başkanlık sistemini sessiz sedasız geçirme, toplumsal muhalefeti önleme çabası içinde misiniz? Ya da adına “Fırat Kalkanı” dediğiniz operasyondaki bilançonun gizlenmesi için mi, bilançonun hesabını veremediğiniz için mi internet erişimi engellenmektedir?
 
IŞİD’İN ELİNDEKİ ASKERLERİN AİLELERİ AÇIKLAMA BEKLİYOR’
 
Vahşet görüntüleri olarak tabir edebileceğimiz -dilimiz varmıyor söylemeye-  2 kişinin yakıldığı görüntülerin servis edilmesiyle ilgili devlet ciddiyetinden yoksun açıklamalarla karşı karşıyayız. Milli Savunma Bakanı, “ellerinde olduğunu tahmin ediyoruz” diyor. Ama aileler ve Türkiye toplumu tahminin ötesinde gerçek bilgiler istiyor. Sefter Taş’ın ailesiyle bir daha görüştüm. Bir açıklama bekliyorlar. Biz onlara ne “geçmiş olsun” diyoruz ne başsağlığı diliyoruz. Bu askerlerin sağ olduğuna inanmak istiyoruz. O görüntülerin gerçek olmadığına inanmak istiyoruz. O görüntülerin gerçek olmadığı haberini almak istiyoruz. Biz aileler için bir umut olma çabası içindeyken, tahmin üzerinden bir süreç yürüten bakanlık gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu kabul edilemez. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir askerin sebepsiz yere burnunun kanaması bile istifaya sebep olabiliyorken bu vahşet görüntüleri karşısında geçiştirmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu askerleri devletin kendilerine verdiği bir görev sonucunda oradaydılar. Ailelerle yüz yüze görüşmek, teskin etmek sorumluluğu siyasi iktidardadır.
 
‘SURİYE POLİTİKASI KARA DELİĞE DÖNÜŞTÜ’
 
Suriye operasyonunun bilançosu ortada dururken, hala yeni maceralara yelken açan iktidar aklı şimdi de Şengal’le uğraşmaya çalışıyor. Biz, bunu bir kenara bırakmalarını, Suriye ile ilgili bilançonun ağırlaşmaması için kafa yormaları gerektiğini söylüyoruz. Ezidiler tarihlerinde 72 katliam gördü. Bunların her birine “ferman” dediler. 2014’te yaşadıklarını 73. ferman olarak tanımladılar. Şengal’deki insanların mutluluğu için bir çaba sarf ettiğini söyleyenlere sormak isteriz; 2014’te o Ezidiler kaçırıldığında, genç kızlar Musul’da pazarlarda satıldığında neden aynı duyarlılığı göstermediniz? Neden kılınızı kıpırdatmadınız?
 
Suriye politikası bu ülke için kara bir deliğe dönüşmektedir. Bu ülkenin çocuklarını ucu bucağı belli olmayan yerlere sürmeye kimsenin hakkı yoktur. Bunun acısını ancak o çocukları o yaşa getiren, saçlarını süpürge eden anneler anlar. Bu çocukların yaşam hakkı anaların ak sütü kadar aktır.
 
‘BARIŞ DİLİNDE ISRAR EDECEĞİZ’
 
Savaş dilinin kullanıldı ve topluma dayatıldığı siyasi iktidar aklı topluma bir şey kazandıramaz. Biz bu dili ısrarla reddedeceğiz. Biz ısrarla barışın dilini kullanmaya devam edeceğiz. Biz savaşı istemedik diye, biz tezkerelere “hayır” dedik diye “bu çocukların ölümünde sorumluğumuz yoktur” demeyeceğiz. Bu tezkereye evet diyenler ve bu çocukların ölümüne sebep olanlar kadar kendimizi sorumlu tutacağız. Çünkü birileri mutsuzken, bir mutlu olmayacağız. Biz demokratik siyasette ısrarcı olacağız.
 
Kuzey Suriye’de oluşan federasyonun sadece Kürtlerden oluşmadığını, tüm halklar ve inançlarla bir arada mutlu olduklarını biliyoruz. Türkiye ile sınırlarının olduğu bölgede de Türkiye’ye dönük bırakın bir kurşunu, bugüne kadar bir taşın bile atılmadığını iktidar da biliyor. Suriye’den tehditleri önlemek istiyorsanız, Kuzey Suriye Federasyonu oluşumları ile iyi niyet ilişkisi geliştirmek gerektiğini ifade etmek isterim.
 
YENİ ANAYASA
 
Şu anda hakim olan aklın fikriyatı MHP’dedir, uygulayıcı AKP’dedir. Fikri iktidar MHP, uygulayıcı AKP. Vatanseverlik üzerinden siyaset kurmuş olan partiye çağrı yapacağım: Uzunca bir süre, “17-25 Aralık’ın hesabını sormadan bunlara selam bile vermeyeceğiz” dediniz. Şimdi bu Anayasa paketini tam da 17-25 Aralık’ın yıl dönümünde bu ülkenin başına karabasan gibi indirmeye çalışıyorsunuz. Vatanseverliği tek adamcılığa sattığınızın farkında mısınız?

(Haber Merkezi)