Uluslararası Vicdani Ret Sempozyumu'nda konuşan İlyada Erkuş, "Ceylan'da benim gibi 15 yaşındaydı, elinde silah yoktu. Vicdani reddimi açıklamaya o zaman karar verdim" dedi. 2012 yılında vicdani reddini açıklayan Mercan Doğan da Suruç katliamında yaşamını yitiren Polen Ünlü ile birlikte vicdani ret için mücadele ettiklerini belirtti, "Bugün Polen'in aramızda olmaması bile neden vicdani retçi olmamızın apaçık nedenidir... Bizler barışın sesini yükselten Barış Anneleri'nin, Cumartesi Anneleri'nin sesiyiz” dedi.” şeklinde konuştu.

Vicdani Ret Derneği'nin düzenlediği iki günlük Uluslararası Vicdani Ret Sempozyumu'nun ilk günü vicdani retçilerin konuşmaları ile sona erdi.

"Kurşun asker olmayı reddeden anti-kahramanlar: Vicdani retçiler tanıklıklarını anlatıyor" başlıklı bölümde konuşan vicdani Vicdani Ret Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Aktaş, son dönemde yaşanan ölümlere dikkat çekti, savaşa karşı barışı savunmak için vicdani ret mücadelesinin yükseltilmesi gerektiğini belirtti.

'ANTİ-SOSYAL OLAN ORDULARIN KENDİSİDİR'

Panelde, farklı nedenlerle vicdani retlerini açıklayan kişiler, nedenlerini ve açıklamalar sonrası neler yaşadıklarını anlattı.

Vicdani Retçi Halil Savda, savaşın yoğun yaşandığı bölgeler arasında yer alan Cizre'de doğup büyüdüğünü söyledi ve şunları aktardı: "Bizim köyde küçük bir karakol vardı ve her sabah 'her Türk asker doğar' sloganı atıyorlardı. Ben bunları gördüğüm için bizim de Türk ve asker doğduğumuzu düşünüyordum. Anneme 'bizim askeri kıyafetlerimiz nerede?' diye sordum. Annem, 'hepimiz çıplak ve insan doğduk' demişti. Benim hikayem buradan başlıyor."

Kürtlere yönelik sömürgecilik uygulamalarıyla karşılaştığını belirten Savda, bunlara karşı çıktığı için vicdani reddini açıkladığını kaydetti. Savda, "Bu sömürgecilik faaliyetlerinin parçası olamazdım. Bu nedenle askeri üniformayı giyinmedim. Vicdani reddimi açıkladıktan sonra işkence gördüm, hakarete maruz kaldım. Vicdani retçilere 2008'den bu yana 'antisosyal kişilik bozukluğundan' çürük raporu veriliyor. Antisosyal olan kurum orduların kendisidir" diye konuştu.

'VİCDANİ REDDİ KİTLELERE YAYMALIYIZ'

Vicdani Retçi Mehmet Tarhan, 2004'te vicdani ret hareketinin toplumsal bağlarını güçleştirdiğini belirtti. O dönemde kendisinin LGBTİ mücadelesi yürüttüğünü söyleyen Tarhan, "O zaman Afganistan'a müdahale söz konusu olduğu için buna karşı vicdani reddimi açıkladım" dedi. 11 ay tutuklu kaldığını hatırlatan Tarhan, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kaldığını kaydetti.

Tarhan, vicdani reddi demokrasi mücadelesinde siyasal bir araç olarak kullanmak gerektiğini belirtti, "Bu kanlı günlerde burada yaşayan insanlar olarak, vicdani reddi siyasal bir şekilde tercih etmeliyiz. Bu hareketi kitlelere yaymalıyız" dedi.

Vicdani reddini 2012 yılında açıklayan Mehmet Ali Başaran ise, herhangi bir mağduriyetle henüz karşılaşmadığını dile getirdi. Hakkında sadece “Halkı askerlikten soğutmak” iddiasıyla dava açıldığını kaydeden Başaran, Müslüman olduğunu ve dini gerekçelerle reddini açıkladığını belirtti. Başaran, "Savaşlarda önce gençler sonra diğer insanlar ölür, bizler barıştan yana tavır almalıyız" dedi.

'CEYLAN DA BENİM YAŞIMDAYDI'

Vicdani reddini 15 yaşında açıklayan İlyada Erkuş ise yaptığı konuşmada, devletin militarist eğitimini ve sistemini eleştirdi. Erkuş, "2010 yılında toplu yapılan vicdani ret açıklamaları sırasında havan topuyla öldürülen Ceylan Önkol'un annesi konuşma yapmıştı. O sırada asker anneleri ve gerilla annelerinin ağladığını gördüm. Ceylan'da benim gibi 15 yaşındaydı, elinde silah yoktu ve bir arkadaşımı kaybetmiştim. Vicdani reddimi açıklamaya tam olarak o zaman karar verdim" dedi.

Devletin geçmişten beri katliam yaptığına dikkat çeken Erkuş, vicdani ret açıklamaları yaparak buna karşı durulabileceğini belirtti, Erkuş şunları söyledi: "Savaşın parçası olduğunuzda çocuklarınızın öleceğini her zaman göreceksiniz. Bu nedenle ölme ve öldürmenin parçası olmamak için vicdani ret açıklamaları yapmalıyız."

'KADINLAR SAVAŞIN TAM ORTASINDA'

2012 yılında vicdani reddini açıklayan Mercan Doğan da o süreçte Suruç saldırısında ölen Polen Ünlü ile birlikte vicdani ret hareketi için mücadele ettiklerini belirtti, "Bugün Polen'in aramızda olmaması bile neden vicdani retçi olmamızın apaçık nedenidir” dedi.

Kadınların savaş dönemlerinde yaşadıklarına dikkat çeken Doğan, "Kadınlar savaşın tam da ortasında. Erk kültürün militarizmden aldığı varlığını, yaşamlarımızın her alanında görüyoruz.

Taciz, tecavüz, katliam, sokakta, evde, iş yerinde yani yaşamımızın her alanında karşımıza çıkıyor. Bu nedenle kadınların vicdani ret açıklaması sadece askerlik kurumunun reddi değil, yaşamın her alanındaki militarizmi reddidir” şeklinde konuştu.

'BARIŞIN SESİNİ YÜKSELTEN ANNELERİN SESİYİZ'

Kadınların savaşın hem görünen hem de görünmeyen özneleri olduğunu kaydeden Doğan, "Bazen çocukların parçalarını eteğinde toplayan bir anne, bazen oğlunu askerde yitiren anneye 'vatan sağolsun' sözünün kanıksatılması, bazen de Ekin Wan gibi katledildikten sonra çırılçıplak soyulup işkence edilenleriz. Barışın sesini yükselten Barış Anneleri'nin, Cumartesi Anneleri'nin sesiyiz” dedi. Savaşın kökten reddedilmesi gerektiğini belirten Doğan, barışın inşa edilmesi için bir mücadele aracı olan vicdani ret açıklamalarının çoğalması gerektiğini kaydetti.

SEMPOZYUM YARIN DA DEVAM EDECEK

'Uluslararası Vicdani Ret Sempozyumu' yarın "Farklı coğrafyalarda zorunlu askerlik uygulaması, savaş ve vicdani ret”, "Saldırının pazarlanması”, "Savaş coğrafyasında direniş, özsavunma ve vicdani ret” başlıklı panellerle devam edecek. Vicdani retçiler etkinlikler sonrasında Galatasaray Meydanı'nda savaşa karşı toplu vicdani ret açıklamaları gerçekleştirecek. (ETHA)