HDP’nin Van’da devam eden Vicdan ve Adalet Nöbetinde bugün söz kadınlardaydı. Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, nöbetin devam ettiği Musa Anter Parkı’nda yaptığı basın açıklamasında AKP hükümetinin kadın politikalarını ve kayyum uygulamalarını eleştirdi. Tüm baskılara rağmen kadınların mücadeleden vazgeçmeyeceğini ifade eden Ertan’ın gündeminde Dersim’deki orman yangınları da vardı.

Ertan şöyle konuştu:

Nöbetimizin 19. Gününde vicdan ve adaletin sesini bugün kadınlar yükseltecek. Aramızda savaşsız sömürüsüz bir dünya isteyen kadınlar var. Yüzleştiği her alanda kendi sözünü söyleme mücadelesi yürüten kadınlar var. Yerel siyasetten kadınlar var, hava kirliliğinden, su kirliliğine mücadele yürüten yerel yönetici kadın arkadaşlarımız var. Aramızda siyasi partilerde eşit temsil gözetilerek kadın fikriyle bir araya gelmiş siyasette söz sahibi kadınlar var. Aramızda savaşa dur diyen, biricik evladını toprağa teslim etse dahi barış deme erdemini gösteren, yüreklerinden öptüğüm barış annelerimiz var.

“YÜKSEKDAĞ MİLYONLARIN İRADESİDİR “

Fiziken aramızda olamayan kadınlar da var. 7 Haziran ve 1 Kasım’da Van’ın seçtiği meşru temsilcisi Figen Yüksekdağ ve Tuğba Hezer burada değil. Figen Yüksekdağ demokratik siyasetten 4 Kasım darbesiyle koparılmaya çalışıldı. Milletvekilliği düşürüldü. Bu haksız kararın Van halkında hiçbir hükmü yok. Figen Yüksekdağ tek başına bir kişi değil; milyonların tercihi, kadınların iradesidir. Tuğba Hezer parlamentonun en genç milletvekilidir. Milletvekilliği eşi benzeri olmayan bir yöntemle düşürülmüştür.

“BARIŞI GETİRENE KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”

Çağlar Demirel, Burcu Çelik, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak şahsında yüzlerce kadın yoldaşımız rehin alınmış durumdadır. Kadın siyasetçileri tutuklayarak bizlere geri adım attıramayacaksınız. Kimliğimizi özgürlüğümüzü kazanana kadar, barışı getirene kadar mücadele edeceğiz.

“DOĞRU YOLDAYIZ, BU YOLDA DEVAM EDECEĞİZ”

34 belediye kadın eşbaşkanı, yüzlerce parti çalışanı, gönüllüsü tutuklanarak siyaset alanından uzaklaştırıldı. Sudan sebeplerle tutuklandılar. Hukuk tanımayanlar halklarımızın iradesini gasp etti. Bu kadar saldırı tesadüf değil. Çünkü biz çok büyük bir kadın partisiyiz, çünkü biz onların iktidarını sarstık, eşitlik istiyoruz, adalet istiyoruz. Toplumun özgürlüğünün şifresinin kadınların özgürlüğü olduğunu biliyoruz. Biz doğru yoldayız. Bu yolda devam edeceğiz.

“DEVLET ZULME SOYUNDUĞUNDA KADINLAR DİRENİŞ GİYER”

Kadınlara bariyer, kelepçe, baskın, sürgün işlemediğini kadın yoldaşlarımız burada, bu parkta gösterdiler. İyi biliriz ki devlet zulme soyunduğunda kadınlar direnişi giyerler.

Bugün bu alanda direnişe duran kadınların fotoğraflarına bile tahammül edemediler. Bir kez daha sesleniyoruz Figen Yüksekdağ, Nursel Aydoğan, Tuğba Hezer biz kadınların iradesidir.

“KAYYUMLAR ERKEK CUMHURİYETİ HAYATA GEÇİRDİ”

Partimizin en büyük bileşeni olan DBP’nin tüm belediyelerinde eşbaşkanlık sistemi uygulanıyordu. İl genel meclisi ve belediye meclislerinin de yüzde 50’si kadınlardı. Atanan kayyumların ilk işi kadın dernek kurum ve destek evlerini kapatmak olmuştu. Eşbaşkanlar, sadece eşbaşkanlık yaptıkları için de ayrıca yargılanmaktadır. DBP belediyelerindeki kadın politikaları müdürlüklerinin tümü de kapatılmıştır. Kadın sığınma evleri de kapatılarak şiddet gören kadınlar şiddet gördükleri mekanlara gönderilmiştir. Kültür, dil, sanat kurumları da kapatılmış, asimilasyon uygulamaları yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Binlerce kadın personel işten çıkarılmış, erkek cumhuriyeti belediyelerde yeniden hayata geçirilmiştir.

“YALAN SÖYLÜYORLAR”

Sadece OHAL’de kapatılan 24 kadın derneği var. OHAL’i kendimize ilan ediyoruz diyenler yalan söylüyorlar. OHAL’i kadınlara çocuklara muhaliflere ilan etmişlerdir. Dernekler kapatılınca hangi çalışmalar yarıda kaldı? Çocuk istismarıyla mücadele çalışmaları, şiddete uğrayanlara psikolojik destek çalışmaları, çocuk yaşta evliliklerle ilgili çalışmalar yarım kaldı. Medyaya uygulanan sansür sonucu dünyanın tek kadın haber ajansı olan JINHA kapatılmıştır. Sığınma evleri, kreşler kapatılmıştır. Ama Aile Sosyal Politikalar Bakanlığınca kurulan boşanma destek merkezleri yüzde 90 oranında artmıştır. Kadınları boşanma kararlarından caydırmaya yönelik çalışan merkezlerdir bunlar.

“VALİ VE KAYMAKAMLARIN KENTLERLE TEK BAĞI 3 İMZADIR”

Kayyumların kadın düşmanı ve cinsiyetçi politikaları işten çıkarma ve ihraç, kadınlar yerine erkek memurlar atama, kadın parklarının adını değiştirme, kadın kurumlarının arşivlerine el koyma şeklinde olmuştur. Kayyumlar parkların caddelerin de isimlerini halka rağmen değiştirmeye devam etmiştir.

Valiler ve kaymakamlar atanmış memurlardır. Kentlerle bağları sadece 3 imzaya bağlıdır. 3 imza ile atanan memurlar halkı gerecek politikalara da imza atmışlardır. Artık kimse belediyelere gitmiyor. Belediyeler karakollara dönüşmüş durumdadır.

ANCAK KADINLAR “DUR” DİYEBİLİR

Biz bu nöbeti neden tutuyoruz biliyor musunuz? En çok kadınlar vicdansızlığa maruz bırakılıyor. Tecavüze uğrayan, onursuzluk dayatılan, mobinge uğrayan bizleriz. Vicdan ve adalet bizim en temel taleplerimizdendir. Vicdansızlığı, savaşları dayatanları koruyan, besleyen erkek egemen sistemdir. Bu sisteme ancak kadınlar dur diyebilir. Biz kadınlar saldırılara irademizi teslim almalarına asla izin vermeyeceğiz.

Van T Tipi cezaevinde kadınlar protesto için saçlarını kazıttılar. 4 duvar arasındaki en büyük direnci gösterdiler. Onlara dayatılan onursuzluğa karşı durdular.

“GARDİYANLAR BU CESARETİ KİMDEN ALIYOR”

Saray Belediye Eşbaşkanımız Zilan Aldatmaz tutuklu bulunduğu Elazığ Cezaevi’nde 40’a yakın gardiyan tarafından darp edilmiştir. Seçilmiş bir belediye eş başkanına bu pervasız yaklaşımı sergileyenler hadlerini aşmışlardır. Hani seçilmişler atanmışlardan üstündü? Bu gardiyanlar bu cesareti nereden alıyor. Keser döner, sap döner. İşlenen her suçun hesabını yargı önünde vereceksiniz.

“NURİYE KADINLARIN DİRENME GÜCÜNÜ GÖSTERMİŞTİR”

157 gündür açlık grevinde olan Sevgili Nuriye Gülmen, ihraçları kabul etmeyen milyonların sesi olmuştur. Kadının direnme gücü ve cesaretini göstermiştir. Bütün baskıyı göğüslemiştir. Semih ile birlikte faşizmi tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır. Nuriye yoldaşımıza da sevgi ve selamlarımızı yolluyoruz.

“DERSİM’DE YABAN YAŞAMI YOK EDİLİYOR”

Savaşın sonuçlarının ne olduğunu son birkaç yıldır en net haliyle görüyoruz. Barış günlerini özlüyoruz çünkü savaş bizi tüketiyor. Toplumun tüm kesimlerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkiliyor. Can kayıpları, zorunlu göç, yakılan şehirler, kültür talanı, işsizlik, yoksulluk… Peki, sadece bizi mi etkiliyor savaş? Hayır. Nasıl mı? Dersim’e bakın. Başlatılan askeri operasyonlar sonucu sadece insanlar ölmüyor. Bombardımanlar ormanları yakıyor, ormanlardaki canlar ölüyor. Ceylanlar, karacalar, kuşlar, keklikler alevlerden kaçamıyor. Yaban yaşamı yok ediliyor.

“DERSİM DEVLET ELİYLE ÖLDÜRÜLMEK İSTENİYOR”

Geniş ormanlık alanları içine alarak yaygınlaştırılarak devam eden operasyonların, bu vicdansızlığın tek amacı var. Dersim coğrafyasını yaşanılmaz hale getirmek. Biz bu filmi çok gördük. Dün Lice’yi yangınlarla yok etmek isteyenler bugün Dersim’i öldürüyorlar. Basın bu felaketi görmezden geliyor veya yazması engelleniyor. Öncekilerde olduğu gibi devletin güvenlik güçleri, Dersimlilerin yangınları söndürmeye gitmesini engelleniyor. Bu da yetmezmiş gibi yandaş kalemlerine Dersim’de yangın yok diye yalan söyletiyor, halkı kandırıyorlar. Bu onursuzluktur. Heyetlerimiz Dersim’de, yurttaşlarımızın anlatımları var, görüntüler var, halk kendi elleriyle yangınları söndürmeye çalışıyor. Ama siz ne o yangının bilinmesini istiyorsunuz ne de sönmesini. Devlet eliyle Dersim öldürülmek isteniyor.

“BİZ KAZANACAĞIZ”

Biz kadınlar güçlüyüz ve dimdik ayaktayız. Binlercesini alsanız da bitmeyeceğiz. Bir kişi kalsak dahi bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Yine birlikteyiz, yine beraber yürüyoruz. Baskının zulmün aslında hiçbir sorunu çözmeyeceğini onlar da biliyor. İnanıyoruz ki insanlık kazanacak, bizler kazanacağız ve mutlaka kazanacağız. (Haber Merkezi)