Uluslararası Barış Heyeti, Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve buna karşı DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılıp, cezaevlerine yayılan açlık grevleri konusunda temaslarda bulunmak üzere HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile bir araya geldi.

Heyette, İzlanda eski Adalet Bakanı Öğmundur Jonasson, Arjantinli ekonomist ve insan hakları aktivisti Beverly Ann Keene, İngiliz hukukçu Paul Scholey, Britanya Taşımacılık Sendikası (TSSA) Genel Sekreteri Manuel Cortes, İngiliz aktris Maxine Peake, ABD’li felsefe öğrencisi Connor Hayes ve İngiliz sendikacı Tony Burke yer aldı.

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, Uluslararası Barış Heyeti’ni partilerinin Genel Merkezi’nde kabul etti. Yapılan görüşmenin ardından Buldan ve heyet üyeleri kameraların karşısına geçti.

BULDAN: BU GÖRÜŞMEYİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ

Konuşmasına önemli bir heyeti ağırladıklarını dile getirerek başlayan Pervin Buldan, “Özellikle Avrupa’nın birçok yerinden farklı kurum ve kuruluşlardan oluşan bir Barış Delegasyonu partimizi ziyaret etti. Açıkçası bu Barış Delegasyonu’nun bugün bizimle yaptıkları görüşmeyi çok önemsediğimizi belirtmek isterim. Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması yönünde parti olarak yürüttüğümüz yoğun bir mücadele ve çalışma var. Bu çerçevede heyet, Sayın Öcalan’ın durumu ile ilgili, tecrit ile ilgili son gelişmelere ilişkin görüşlerimizi almak üzere buradalar” dedi.

‘TECRİT, BİR İNSANLIK MESELESİ’

Öcalan üzerindeki tecridin Avrupa ülkelerinin gündeminde olmasının kendileri açısından önemli olduğunu ifade eden Buldan, “Bizler tecridin kalkması için bir mücadele veriyoruz. Çünkü tecridi bir insanlık ve insan hakları meselesi olarak görüyoruz. Sayın Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle görüştürülmemesi şeklindeki mutlak tecridin uzun süredir devam etmesinden kaynaklı sorun sadece bizim değil, Türkiye ve Avrupa ülkelerinin de meselesi haline getirmek gibi bir sorumluluğumuz var” dedi.

Öcalan üzerindeki tecridin uzun süreden bu yana devam ettiğini ifade edem Buldan, sözlerine şöyle devam etti:

“Heyete özellikle 2013-2015 yılları arasındaki görüşmelerin ne kadar önemli olduğunu, o dönem Sayın Öcalan ile yapılan görüşmelerin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade ettim. Ancak 2015 yılından sonra adaya gidiş gelişlerin kesilmesinin, barış ve müzakere sürecinin bitirilmesinin, Sayın Öcalan’ın aile ve avukat görüşlerinin engellenmesinin bugün Türkiye’de nasıl bir hava oluşturduğunu ifade etmeye çalıştık. Özellikle Leyla Güven arkadaşımızın bugün 97’nci gününde açlık grevinde olduğu, bir milletvekilinin bu meseleden dolayı bedenini açlık grevine yatırdığı ve yine Leyla Güven ile sınırlı kalmayan hem seçilmiş hem de tutuklu arkadaşlarımızın bedenini açlık grevine yatırdığı bir dönemde Hewler, Galler ve birçok yerde arkadaşlarımızın bu konu ile ilgili olarak uzun süredir açlık grevinde olduklarını ifade ettik.”

JÓNASSON: ENDİŞELİYİZ

Buldan’ın ardından ilk olarak heyet üyelerinden İzlanda eski Adalet Bakanı Ögmundur Jónasson konuştu.

Arjantin, İzlanda, Amerika ve İngiltere’den gelen bir grup olduklarını belirten Jónasson, “Hepimizin endişesi ortak. Bu da Türkiye’de kötüye giden insan haklarıdır. Aynı zamanda bir ortak noktamız da adaletin sağlanması için kararlılığımızdır. Türk Adalet Bakanı’na bir mektup gönderdik ve ondan görüşme talebinde bulunduk. Bu mektupta kendisine şunu ifade ettik. ‘Abdullah Öcalan’a uzun süredir ailesi ve avukatları ile görüşme yaptırılmadığının farkındayız’ dedik. ‘Sizden bize onu tutulduğu İmralı'da ziyaret edebilmemiz için gerekli koşulları sağlamanızı rica ediyoruz’ diye mektup gönderdik. Buradaki herkesin ortak noktası, barışın sağlanması isteğidir. Bazılarımız sendikalardan, STK’lerden, siyaset alanından gelen insanlar olabiliriz ama kararlılığımız, adanmışlığımız tektir. Bu da barışın sağlanmasıdır” diye konuştu.

‘MEKTUBUMUZA CEVAP BEKLİYORUZ’

Burada tamamen iyi amaçlarla bulunduklarını söyleyen Jónasson, şöyle devam etti:

“Ben İzlanda eski Adalet Bakanı ve Avrupa Konseyi (AK) üyesiyim. Türkiye Adalet Bakanı’na yazdığımız mektuba halen cevap bekliyoruz. Geçtiğimiz günlerde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin açıkladığı bir karar vardı ve burada bizim söylediklerimizle hemen hemen benzer şeyler söylediler. Tecridin kaldırılması gerektiğini söylediler ve biz burada bulunan heyet olarak Parlamenterler Meclisi’nin verdiği karara katılıyoruz. Biz, açlık grevinde olanların durumu konusunda endişeliyiz. Geçtiğimiz günlerde Avrupa’da açlık grevinde olan 14 kişiyi ziyaret ettik. Hem depresif hem ilham verici bir ziyaretti. Onların böylesi bir kararlılıkta olması ilham vericiydi. Ama insanların seslerini duyurmak için böylesi girişimlerde bulunması aynı zamanda depresifti.”

KEENE: TECRİDİN KALKMASI HAYATİ ÖNEMDE

Arjantinli ekonomist ve insan hakları aktvisti Beverly Ann Keene ise, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasının hayati önemde olduğunu ifade etti.

Keene, “Öncelikle dayanışma duygularımı iletmek istiyorum. Burada bulunma nedenimiz de bu. Hem Kürt halkıyla hem de buradaki muhalefetle bir dayanışma içerisinde olmak, hem de Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını talep etmek. Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması aslında hayati bir önemdedir. Bu tecridin kesinlikle kalkması gerekiyor. Kürtlerin hakları, kadın hakları, ekolojik haklarının tamamı bu tecrit ile bağlantılıdır. Latin Amerika’daki deneyimlerde de bu tip şeyler görüldü. Oradaki ortak şey şuydu; insanlar güçlerini birleştirdi. Şu anda Türkiye’de olması gereken de bu insan hakları ihlallerine karşı herkesin güçlerini birleştirmesidir. Çünkü kim olursa olsun cezaevindeki böylesi korkunç bir uygulamaya izin verilmemesi gerekiyor. Bu kabul edilmemeli, insan haklarına uygun bir tavır takınılmalıdır. Açlık grevcilerinin taleplerine derhal kulak verilmelidir. Onların talebi temel insan haklarına saygı duyulmasıdır” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’Yİ KENDİ YASALARINA UYMAYA DAVET ETMEK İÇİN BURADAYIZ’

Britanya Taşımacılık Sendikası TSSA Genel Sekreteri Manuel Cortes de, yaptığı konuşmasında “İngiltere'deki diğer sendikaları temsilen de buradayız. 7 milyonun işçinin temsilcisi olarak buradayız. Destek için buradayız. Türkiye ile dayanışma ve destek için buradayız. Türkiye’yi kendi iç yasalarına uymaya davet etmek için buradayız. Türkiye’ye insan haklarına saygı duymasını söylemek için buradayız. Umarım Türkiye Adalet Bakanı bizimle görüşmeyi kabul eder ve böylesi bir hukuksuzluğu neden uyguladığını anlatabilir” dedi.

Yapılan konuşmaların ardından Uluslararası Barış Heyeti üyeleri HDP'den ayrıldı.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı