BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Uludere bombardımanı yapılmadan hemen önce askeri yetkililer Başbakan olarak sizi arayıp '50 kişilik grup var, içlerinde sivil de var' dediklerinde siz 'neye mal olursa olsun vurun' dediniz mi demediniz mi?" diye sordu.

Demirtaş, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Hakkari'de meydana gelen patlamada yaşamını yitiren Zeki Yeşil'e Allah'tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar diledi.

“Hakkari'deki saldırıyı tereddütsüz bir kez daha kınıyoruz ve sorumlularının açığa çıkarılması konusunda objektif soruşturma sonuçlarını bekliyoruz” diyen Demirtaş, faillerle ilgili bilgi olmamasına rağmen hüküm kurulduğunu söyledi. Demirtaş, “Bu olay derin yapının işiyse, Hükümete düşen bu iddialar ortaya çıktıktan sonra faillere dair açıklama yapmaktır” diye konuştu.

Bugün Uğur Mumcu'nun 19. ölüm yılı olduğunu anımsatan Demirtaş, aradan geçen zamana rağmen Hrant Dink olayında olduğu gibi örgütün ortaya çıkarılamadığını, saldırının bir iki kişinin üstüne yıkıldığını anlattı.

Görülen bazı davalarda, faili meçhul, köy yakma, işkencelerin sorumlusu olan kişilere bu olaylarla ilgili tek soru sorulmadığını öne süren Demirtaş, “Ergenekon'da bütün yapılar ortaya çıkarılmak isteniyorsa, Fırat'ın doğusuna uzanmak zorundasınız. Cumhurbaşkanı, Başbakan dahil kim olursa olsun yargı önüne çıkarılmalarını savunmak zorundasınız” görüşünü ifade etti.

Diyarbakır'da ortaya çıkan kemiklerin bu dönemlere ait olduğunu öne süren Demirtaş, “Kemiklerin orada olduğunu bizler biliyorduk. Orada ortaya çıkan; utanç verici geçmişle yüzleşmenin bir fırsatıdır. Binlerce kemik var o toprakların altında. Hala çocuklarının kemiklerini arayan anneler var. Kazılar diğer Jitem merkezlerinde de yapılmadıkça o kemikler tümüyle ortaya çıkarılıp sorumlulardan hesap sorulmadıkça geçmişle yüzleşemeyiz. Yakın geçmişte yaşananları ortaya çıkarmak ve özür dilemek aydınlık geleceği kurmak içi şarttır” dedi.

“HESABINI VER, FATURAYI ÖDE”


Uludere olayıyla ilgili 4 saatlik görüntülerin savcılığa dahi verilmediğini, tek kişinin ifade vermediğini iddia eden Demirtaş, “Uludere bombardımanı yapılmadan hemen önce askeri yetkililer Başbakan olarak sizi arayıp '50 kişilik grup var, içlerinde sivil de var' dediklerinde siz 'vurun' dediniz mi demediniz mi? Siz 'neye mal olursa olsun vurun' dediniz mi demediniz mi? 26 gündür bunu araştırıyor musunuz yoksa bizzat verdiğiniz talimatı örtmeye mi çalışıyorsun?” diye sordu.

Sorumluların yargı karşısında hesap verinceye kadar bu davanın kapanmayacağını belirten Demirtaş, BM İnsan Hakları Komisyonuna başvuru yaptıklarını, yarın da Uluslararası Ceza Mahkemesine başvuruda bulunacaklarını bildirdi.

İç hukuktaki bütün süreçleri de sonuna kadar kullanacaklarını dile getiren Demirtaş, “Başbakan eline acımetre almış kimin ne kadar üzüldüğünü ölçüyor. Sen bu katliamın emrini verdin mi vermedin mi? Sorumluları kimdir, niye açığa çıkmıyor? Hesabını ver, faturayı öde. Çık özür dile. Senin işin, görevin budur. Sivil ölümleri hatırlatarak, 'BDP üzülmedi' diyerek Uludere katliamını örtemezsin. Kimin neye üzüldüğünü, kimin vicdanının ne olduğunu kimse bilmez, Allah bilir. Halkı bu konuda aldatamazsın” dedi.

“O TENCERE SEN DE KAPAĞI”

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin insan hakları ihlallerinin ortada olduğunu, Fransa ve Sarkozy'nin insan hakları konusunu uluslararası platformlarda nasıl alışveriş meselesi yaptığını bildiklerini ifade eden Demirtaş, şunları söyledi:

“Fakat gel gör ki o tencere sen de kapağı. Hükümetin yaptığı farklı bir şey var mı? 'Tencere dibin kara, seninki benden kara' misali. Fransa yasaklamış, Türkiye'de serbest mi? Ermenilerin yaşadığı trajediyi korkusuzca tartışabiliyor muyuz? Aydınlar bu meseleyi tartışabiliyor mu? Korkusuzca, yargı, mahalle baskısı olmadan tartışabiliyor muyuz? Hayır. Bu konuda gerçekler nasıl ortaya çıkarılacak? Bırakın tarihçiler o zaman gerçekleri açığa çıkarsın. Gerçekleri ortaya çıkarmak değil örtmek utançtır. Her yıl Ermeni soykırımı meselesiyle ilgili dünya kadar pazarlık, alışveriş yürütülüyor. Bu lobiler üzerinden rantlar sağlanıyor. Her ne yaşanmışsa bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarılması Türkiye'yi güçlendirir. Bu travmalarla yüzleşmenin herkese faydası olur.”

Hükümetin “Roj TV'nin yayınlarının kesilmesi için gizli ödenekten paralar yağdırdığını” iddia eden Demirtaş, “Bunu yapacağına Roj TV'yi Türkiye'ye çağır. 'Buyurun gelin ülkenizde yayın yapın, buradaki hukuk neyse o denetime tabi olun' deyin. Roj TV madem bu halkın sesi, gelsin burada yayın yapsın” dedi.

“MUSA ANTER'İN KİTABINI YASAKLADIN”


TBMM'de bu hafta Abdullah Öcalan'ın “avukatlarıyla görüştürülmemesini yasal hale getiren tasarının” görüşüleceğini anlatan Demirtaş, “Yapılması gereken; tecridi bütünüyle ortadan kaldırmaktır. Doğru olan demokratik bir zeminde, şeffaf, toplumun önünde yeni bir müzakere sürecini başlatmaktır” diye konuştu.

Demirtaş, Hükümetten “müzakere ve diyalog yöntemini öne alan siyaset beklediklerini” ifade etti.

Başbakan Erdoğan'ın “Musa Anter'in oğlu Anter Anter'in ülkeye gelişiyle ilgili sorunu çözdüğünü” söylediğini belirten Demirtaş, “Anter Anter'in sorununu çözdün de Musa Anter'in kitabını bu hafta yasakladın, o da sana nasip oldu” dedi. Savcının “siz ölmüş insanların kitabını hala niye basıyorsunuz?” diye sorduğunu öne süren Demirtaş, “Savcının herhalde Tolstoy'un, Gorki'nin, Bediüzzaman'ın öldüğünden haberi yok. Kimse hatırlatmasın, kitaplarını toplatabilir” diye konuştu.

Öte yandan, BDP ve MHP gruplarının yapıldığı salona robot kameralar yerleştirildi. Bundan sonra grup toplantıları çekimlerinin bu kameralar aracılığıyla yapılacağını belirtildi.