Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında 4 Kasım'da tutuklanan HDP Milletvekili Selma Irmak hakkında açılan ve güvenlik nedeniyle Diyarbakır'da görülen davada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, Irmak'ın “Terör örgütü yöneticiliği” ve 6 kez “Terör örgütü propagandası yapma” suçundan 52.5 yıl hapisle cezalandırılmasını istedi. Irmak'ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.

HDP Hakkari Milletvekili Selma Irmak'ın yargılanmasına Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Davanın bugün yapılan ikinci duruşmasına Silivri Cezaevi'nde bulunan Selma Irmak SEGBİS sistemi ile katılırken, HDP milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Leyla Birlik, İmam Taşçıer, Ziya Pir ve Nihat Akdoğan salondan izledi.

Duruşmada savcı mütalaasında Selma Irmak'ın çatışmaların devam ettiği 27 Aralık 2015 tarihinde, DTK Eş Başkanı sıfatı ile özyönetime ilişkin 14 maddelik bir bildirge okuduğunu ifade etti. Sanık hakkında hazırlanan iddanamede “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan ceza isteminde bulunulduğunu belirten savcı, Irmak'ın eylemlerinin bütün halinde “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçunu oluşturduğunu öne sürdü. Ayrıca basın açıklamalarını gerekçe göstererek, “Zincirleme şekilde basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak” suçunu işlediğini de iddia etti. Selma Irmak'ın 52.5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını isteyen savcı, sanığın “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” ve “Suçu ve suçluyu övme” suçlarından ise beraatini ve tutukluluk halinin devamını talep etti.

'KÜRT SORUNU CEZALANDIRMA İLE ÇÖZÜLMEZ’

SEGBİS sistemi ile bağlanan Selma Irmak, duruşma salonunda savunma yapmak istediğini, ancak talebinin kabul edilmediğini söyledi. Savunma hakkım engellendiğini söyleyen Selma Irmak, şunları söyledi:

“Bir siyasi sorun var ve bu sorun mahkemelerde tartışılıyor. Kürt sorunu mahkeme salonlarında konuşabileceğimiz bir sorun değil. Bu sorun cezalandırma ile çözülebilecek bir sorun da değil. Sorun siyasidir ve siyaset meydanında çözülmelidir. Ben konuşmalarımda Kürt sorununun tıkanmış olduğuna dikkat çektim. Bu istemlerimiz mahkemelerde cezalandırılıyor. Diyalog kurmak çözümün ve barışın yoludur.

Konuşma engellenmemeli ve önü açılmalıdır. Bu yol tıkanırsa ve mahkeme salonlarında sonuçlandırılmak istenirse, Kürt siyasetçilerinin konuşmaları mahkemelerde susturulursa, Türkiye'nin durumu daha da kötüye gider. Demokrasi ve siyaset olmazsa kaos oluşur. Türkiye şu an bir handikap yaşıyor. Türkiye'nin itibarı düşüyor. Çünkü mecliste olması gereken milletvekilleri, seçilen belediye başkanları, gazeteciler, akademisyenler, emekçiler hapisteler. Meclis işlevsiz kalmış durumda. OHAL nedeniyle demokrasi ortadan kaldırılmıştır. Biz bu vatanın, ülkenin düşmanı değiliz. Bu ülkenin hem vatandaşı, hem de yurtseveriyiz. Bize düşman hukukuyla bakılmasını istemiyoruz. Kürt sorunu ancak Kürt halkı ile ittifak edilerek çözülür ve Türkiye'nin önü açılır."

DURUŞMAYA KATILMA TALEBİ KHK GEREKÇE GÖSTERİLEREK REDDEDİLDİ

Avukat savunmalarının ardından ara kararlarını açıklayan mahkeme Selma Irmak'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sanığın duruşmada hazır bulunma talebini Kanun Hükmünde Kararname gereğince reddeden mahkeme, Selma Irmak'ın bir sonraki celse yeniden SEGBİS ile duruşmaya katılmasına karar verdi. Duruşma ertelendi.

BEŞTAŞ: KARARLAR MAHKEMEDE DEĞİL, ANKARA'DA ALINIYOR

Yargılamayı izleyen HDP milletvekilleri, duruşmanın ardından adliye önünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. HDP milletvekilleri adına açıklama yapan Meral Danış Beştaş şöyle konuştu:

"Biz bu yargılamaların hiç birinin hukuki temelde olmadığını ifade etmeye devam edeceğiz. Bu kararlar mahkeme salonlarında değil, Ankara'da alınıyor. Bu kararları buradaki yargı mensupları veremiyorlar, veremezler. Yargının da tehdit altında olduğu şu anda, Türkiye'de itiraz eden, muhalefet eden, konuşan, bu kararları eleştiren herkes büyük bir tehdit altında. Burada yargılanan milletvekilleri değil, bu ülkenin yurttaşlardır. 6 milyon oy veren yurttaş, bu mahkeme koridorlarında yargılanıyor. Gerçekten demokratik siyasete karşı savaş açanlara her zaman söylediğimiz sözü tekrar ediyoruz. Bizim çalışmalarımız asla suç değildir. Demokratik siyaseti engelleyenler, milletvekillerini cezaevine atanlar en büyük suçu işliyorlar. Türkiyenin tek bir çıkış yolu, tek bir kurtluşu var. O da demokrasi, hak adalet ve hukuktur. Adalet saraylarının gerçekten adalet dağıtmasını istiyoruz."