TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, "Uludere’de ne olduğunu anlamak, Afyon’daki patlamanın arka planını, sebeplerini öğrenmek, sorumlularını bilmek ister vatandaş... Susmak da istemez. Ne darbe dönemlerindeki gibi atanmışların, ne de kendi oyuyla seçilenlerin onu susturmasını hiç istemez" diye konuştu. Boyner, "Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kabul edilemez. Demokrasilerde işler böyle yürümez, yürüyemez. Biz bunu kabul edemeyiz" dedi.

KUTUPLAŞMADAN RAHATSIZIZ
TÜSİAD YİK toplantısında Boyner, uzun zamandır günlük gündemde terör eylemleri, bunların neden olduğu ölümler, bağrı yanan aileler ve ortak üzüntülerin olduğunu anlattı. Daha önceleri bilmedikleri ya da bu denli su üstüne çıkmayan karamsar ve kötü bir iklimin ve ona bağlı keskin bir ayrışmanın ortalığı kuşatmaya çalıştığına işaret eden Boyner, bunun hayra yorulacak bir gelişme olmadığını söyledi. Böyle bir ortamda vatandaşlar olarak siyaset alanının bir kez daha, önceki on yıllarda tanık oldukları türden bir kutuplaşma içine çekilmesinden rahatsız olduklarını dile getiren Boyner, partilerin birbirleriyle konuşmak bir yana birbirlerine bile konuşmadıkları bir tavrı benimsemelerinden kaygılı olduklarını ifade etti.

ÖLÜMÜN ACISINI HİSSEDİYORUZ
Kamuoyu yoklamalarında yıllardan sonra terörün yeniden toplumun gündeminin ilk sırasına yükseldiğini kaydeden Boyner, ”Toplum olarak bu şiddetin yarattığı sarsıntılar karşısında metin dursak da eylemlerin ve ölümlerin acısını hissediyoruz” dedi.

ÜLKE İDARESİNDE BİR KEZ DAHA BUYURGANLIK HAKİM
TÜSİAD Başkanı Boyner, şöyle devam etti: ”Buyurganlığın bir kez daha ülkemizdeki idare anlayışına hakim olmasından ürküyoruz. Tüm bunlar bizi sorunlarımıza ortak çözümler bulma imkanlarından uzaklaştırıyor. Bunun da ötesinde gene geçmişte tanık olduğumuz gibi siyasetçilerimizin söyleminin aşırı sertleşmesinden geçmişin tatsız deneyimleri ışığında derin bir üzüntü duyuyoruz. O zaman kendimize soruyoruz ister istemez. Bu karabasan gibi tarihin tekerrür etmesine sebep olan nedir? Buna neden izin veriyoruz? Her seferinde sertlik, kutuplaşma, nefret, düşmanlaşma bizi toplumsal, siyasal, ekonomik kazanımlarımızdan uzaklaştırıyor. Kazandığımız alanı kaybediyoruz.”

Bazı gözlemlerini de paylaşan Boyner, ”Bizi yönetenlerin ya da yönetici konumunda bulunanların ya da böyle bir konumda bulunmaya aday olanların bir konuyu, bir kavramı sanki hep gözden kaçırdıklarını düşünüyorum” dedi.

DEVLET BİZİM İÇİN VAR
Ümit Boyner şöyle konuştu: "Bizler vatandaşız. Devletimiz bizim için var. Ya da öyle olmalı. 21. Yüzyılda, modern, gelişmiş bir toplumun bireyi devletle ilişkilerini haklar ve özgürlükler üzerinden kurar. Olayları sorgular, haklarını arar; kendisine önemli olayların akabinde düzgün, anlaşılır, şeffaf açıklamalar yapılmasını bekler. Ocaklara ateş düştüğünde bunda kimin sorumluluğu varsa öğrenmek, o sorumluların layık oldukları cezayı aldıklarından emin olmak ister.”

VATANDAŞ ULUDERE, AFYON PATLAMASININ SORUMLULARINI BİLMEK İSTİYOR
Devletin vatandaşına saygısının bir ölçüsünün de vatandaşa karşı işlenmiş suçların, kabahatlerin, yanlışların en kısa sürede ortaya çıkarılması olduğunu kaydeden Ümit Boyner, ”Uludere’de ne olduğunu anlamak, Afyon’daki patlamanın arka planını, sebeplerini öğrenmek, bunların sorumlularını bilmek ister vatandaş. Susmak da istemez. Ne darbe dönemlerindeki gibi atanmışların, ne de kendi oyuyla seçilenlerin onu susturmasını hiç istemez” diye konuştu.

DEMOKRASİDE İŞLER BÖYLE YÜRÜMEZ
21. yüzyılın demokratik ülkelerinde devlet görevlilerinin kendi aralarındaki dayanışma nedeniyle vatandaşın haklarının çiğnenmesinin düşünülemeyeceğini de söyleyen Boyner, yargıya olan güvenin azalmasına yol açacak adaletsizlikler geçiştirilemeyeceğini ve demokratik bir devletin, bu tür zaafların ve olumsuzlukların üzerine giderek güçleneceğini kaydetti. TÜSİAD Başkanı Boyner, ”Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kabul edilemez. Sindirmek zorunda bırakıldığı, sessiz kalmaya zorlandığı takdirde ise devletle toplum ilişkisi vatandaşlık kavramıyla tanımlanmıyor demektir. Demokrasilerde işler böyle yürümez, yürüyemez. Biz bunu kabul edemeyiz. Tıpkı koca bir toplumun terörizme teslim olmasını, terörden beslenen bir örgütün tuzağına çekilmesini, terörizmin yarattığı ortamda toplumsal dokumuzun, bizi biz yapan kardeşlik bağlarının çürümesini kabul edemeyeceğimiz gibi...” ifadelerini kullandı.