Siyasi süreci değerlendirme ve planlama gündemleri ile toplanan, 20-21 Nisan tarihleri arasında Diyarbakır'da gerçekleşen Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulu, BDP Amed İl Binası Vedat Aydın Konferans Salonu’nda başladı. 

“Demokratik Kurtuluşla Özgür Yaşamı İnşa Edelim” şiarıyla gerçekleşen ve Kuzey Kürdistan ile Türkiye’nin çeşitli kentlerinden 650 delegenin katıldığı Olağanüstü Genel Kurul’da BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, BDP PM üyeleri de hazır bulundu.

Genel Kurul, devrim ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşunun ardından gündem aktarımı ile başladı.

"SÜREÇ, TEK TARAFLI İLERLEYEMEZ"

Siyasi süreci değerlendirme ve planlama gündemleri ile toplanan Genel Kurul’un açılış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Kürt mücadelesi açısından önemli bir aşamaya gelindiğinin altını çizerek, sürecin tek taraflı ilerleyemeyeceğini belirtti. Türki “Eğer Kürt sorunun çözümünden barıştan söz ediyorsak; bugüne kadar yok sayılan, tanınmayan bir halkın taleplerinin esas alınması gerektiğini herkesin görmesi gerekiyor. Bu nedenle süreci sadece bir tarafın ilerletmesi, bu süreci ben götürürüm mantığı eksik kalır. Sürecin hassasiyetleri bir taraf üzerinden yürümeyecek. Bu sürecin dışında kalan kesimler de önemli katkılar sunacak. Barıştan söz edenler kardeşlikten halkların özgür geleceğinden söz edenler bu sorumluluğu almak zorundadır. Eğer bu tarihi sorumluluğu kullanamazlarsa tarihin huzurunda, Kürt halkının huzurunda vebal altında kalacaklar” diye konuştu; sürecin sağlıklı yürümesi için her türlü katkıyı sunacaklarını belirtti.

"PAZARLIK YAPMIYORUZ AMA HALKIMIZIN HAKLARINDAN TAVİZ VERMEYİZ"

“Barışın da savaşın da riskleri var. Hayat risklerle doludur," diyen Türk, "Ama halklara öncülük edenler her türlü riski almalıdır. Bugün acabalarımız olmasına rağmen biz bu süreci değerlendirmeye çalışacağız. Kürt halkının sürecin barışa evirilmesi doğrultusunda önemli adımlar attığını biliyoruz. Sayın Öcalan’ın Amed Newrozu’nda gönderdiği ve milyonların dinlediği mesajı, barış konusunda samimiyetini ortaya koymuştur. PKK’nin elindeki güvenlik güçlerini serbest bırakması kararlılığını ortaya koymuştur. Bu noktada top artık hükümettedir. Bazıları pazarlık yapmayız diyor. Biz de yapmayız ancak bir halkın hakkını hukukunu savunuyoruz ve bu konuda asla taviz vermeyiz” diye konuştu.

Türk, yüz yıllık sorunların bir anda çözülmeyeceğini bildiklerini de belirtti.

Önemli olanın karşılıklı güven ortamı oluşturmak olduğunu söyleyerek, “Güvensizliği ortadan kaldıracak adımların atılması gerekir. Karşılıklı bir güven ortamı sağlanırsa bu sürecin sağlıklı ilerleyebileceğini düşünüyoruz” dedi.

Yol haritası çizilmeden sürecin doğru bir noktada ilerleyemeyeceğini söyleyen Türk, “süreci başlatan Sayın Öcalan ve Kürt halkıdır” dediği konuşmasında “Eğer biz kendi içimizde netleşmez, ortak çalışma alanını büyütmezsek emin olun puslu havayı sevenlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Biz kendimize güveniyoruz” ifadesini kullandı.

Türk, Kürt halkını artık kimsenin kandıramayacağının altını çizdiği konuşmasında, Kürt mücadelesinin de zaman içerisinde değişim ve dönüşüm göstermesi gerektiğini söyleyerek Öcalan’ın da bunu ifade ettiğini söyledi.

Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu ve Newroz ile yeni bir aşamaya giren demokratik çözüm sürecinin başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’nun tümüne yeni bir demokratikleşme ivmesi kazandıracağına dikkat çeken Türk konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"BUGÜNE KADAR BİZİMLE OLMAYAN SİYASETÇİLERİ DE KUCAKLAMAMIZ LAZIM"

“Kürt halkının mücadelesi başından beri meşrudur. Ancak devlet bu meşru mücadeleyi terörizm olarak lanse ederek bir siyaset yürütmüştür. Artık bu noktada Kürt mücadelesinin gerçek mantığının ne olduğunu dünyaya anlatma zemini olduğunu görmek lazım.

"Sürecin sadece bizler tarafından değil dünya tarafından doğru algılanması ve sürecin hakem görevini görmesi lazım. Süreci sadece Kürtler ve Türkler götürmeyecek. Kürt meselesi sadece Kürtler ve Türklerin meselesi değil, tüm Ortadoğu’nun meselesidir. Kürt meselesi çözülmeden Ortadoğu’da istikrar sağlanamaz. Bunu gören Kürtler demokratik konfederalizmi esas alarak bu mantıkla yaklaşmaktadır. Biz bu nedenle sürecin doğru algılanmasını ve yaratılabilecek olumsuzlukları çok iyi görmemiz lazım. Sıra bizde, başımızı kendimiz kaşıyacağız.

"Demokrasi mücadelesini büyütmemiz, bugüne kadar bizimle beraber olmayan siyasetçilerimizi kucaklayıp mücadeleye katmamız lazım. Bu proje sürece uygun bir projedir. Sorunları konuşarak çözme noktasında yeni bir dönem açmaya çalışıyoruz. Büyük acılar yaşandı. Bu mücadeleye katkı sağlayanlar elbet bizler açısından unutulmayacak. Bu sürecin ağırlığını elbet taşıyacağız. Bu süreç yeni bir başlangıçtır böyle bakmamız lazım. Hükümet nasıl bakar bilemeyiz. Samimi mi değil mi tartışmasına girmeyelim. Biz bu sorumluluğumuzu nasıl gerçekleştireceğiz? Önemli olan budur. Samimi olmadıkları zaman cevabını, samimi olduklarında ödülünü de veririz. Sürecin sorumluluğu omuzlarımızdadır, bunu çok iyi görmek gerekir."

TARTIŞILACAK KONULAR

Ahmet Türk’ün sözlerini tamamlamasının ardından kurul basına kapalı olarak devam etti.

Sonuç bildirgesi ve önergeler komisyonunun seçimi ve bilgilendirmenin yapılacağı ve iki gün sürecek olan genel kurulda, "Siyasal süreç değerlendirmesi ve rolümüz; Müzakere süreçlerine yaklaşım nasıl olmalı; Kürt kadınının süreçteki rolü; Siyasi tutsakların özgürlüğü için tutumumuz ne olmalı; Anayasal taleplerimiz ne olmalı, anayasal güvence ve statü; Anti demokratik yasalara karşı tutumumuz; Kuzey Kürdistan birliği için neler yapılmalı; Olası geri çekilme esnasında tutumumuz ne olmalı; Köye dönüşlere ilişkin politikamız ne olmalı?" konuları tartışılacak. (ANF)