HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu.

Temelli, "Demokrasi sorununun çözümü Kürt sorununun çözümü demektir. Bu sorunu çözmeden Türkiye'nin demokrasiye kavuşması mümkün değildir. Dolmabahçe mutabakatının sonlandırılması bizleri katliamlarla anılan bir dönemi yaşamamaza neden oldu. O masayı devirenler katliamların sorumlusudur" dedi.

Erdoğan'ın kayyımlarla ilgili sözlerine de cevap veren Temelli, "Sana papuç bırakmayacağız. 40 yıl boyunca sen boyun eğmiş bir halk gördün mü? Siyasi irademize dün olduğu gibi bugün de sahip çıkmaya devam edeceğiz. Nasıl o barajları yıktıysak, kayyumları da yırtıp atacağız. Sen anca çöpleri toplamaya gelirsin" diye konuştu.

Sezai Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

Yüksel Direnişi'nin bugün 700'üncü günü. Faşizmin gözlerine bakarak meydanları bırakmayan Yüksel Direnişiçilerini selamlıyoruz.

Yarın 10 Ekim. Savaşa inat barış dediği için katledilen 103 yoldaşımızı anacağız. Bize dönük bütün katliam davalarında bir tek kamu görevlisi, bir tek polis memuru, bir tek emniyet müdürü bile yargılanmadı. Bugüne kadar AKP'lilerden ölenlerle ilgili bir söz duymadık. Tam tersine dönemin başbakanı oylarının yükseldiğini söyledi. Ölen canlar üzerinden pazarlığa tutuşan bir zihniyetten bahsediyoruz.

34 havalimanı işçisi ortaçağ karanlığına isyan ettiği için tutuklu. Saray sadece insanların emeği değil, canı üzerinden de yükseliyor. HDP olarak işçilerin yanında olmaya devam edeceğiz.

Tank altında ölen çocukların, intihar eden işçilerin, göstere göstere katledilen kadınların ülkesine döndü Türkiye. İktidarın tanıtım filmidir bu cinayetler. Bu filme son verecek güç biziz.

"Bir ülkeyi tanımak için o ülkede ölen insanlara bakın" diyor yazar. Bütün bu zulmün ne zaman başladığını sorarsak, onun da tarihi bugündür. Bu savaş ve can kaybı varsa, bunun yanıtını 9 Ekim'de aramalıyız. 9 Ekim tarihi, Orta Doğu'da ve ülkemizde yaşananları anlama için önemli bir tarih. 

Sn. Öcalan'a yönelik gerçekleştirilen 9 Ekim komplosuna ilişkin dönemin başbakanı Bülent Ecevit “ABD’nin neden bize Öcalan’ı verdiğini anlamadım” demişti. Neden verdiği ortada. Sn. Öcalan bu komplo ile Türkiye halklarının karşı karşıya getirilmek istendiğini vurgulardı.

Hükümet, uluslararası güçlere rağmen Suriye savaşına müdahil olduğunu ileri sürüyor. Oysa gerçek öyle değil. Türkiye'nin Suriye'ye sokulma planı 1998'de karar altına alınıyor. 1998'den sonrası malum. AKP'nin iktidara gelmesi, Büyük Orta Doğu Prjesi ve Ilımlı İslam... 

Demokrasi sorununun çözümü Kürt sorununun çözümü demektir. Bu sorunu çözmeden Türkiye'nin demokrasiye kavuşması mümkün değildir.

Dolmabahçe mutabakatının sonlandırılması bizleri katliamlarla anılan bir dönemi yaşamamaza neden oldu. O masayı devirenler katliamların sorumlusudur.

Hem iktisadi krizin içinde boğuluyorlar hem de bu savaş politikalarında ısrar ediyorlar. Kriz var, ciddi anlamda bir yoksullaşma var, işsizlik artıyor, savunma harcamaları da artıyor.

Savaş politikaları iktidarda kalmalarının nedenidir. O yüzden bizim arkadaşlarımızı cezaevinde tutuyorlar. Çünkü halklardan korkuyorlar. O yüzden HDP'den korkuyorlar.

"DAMAT İŞİN İÇİNDE"

Derinleşen ekonomik kriz ile birlikte yine millet, vatan, sakarya edebiyatına sarıldılar. 

Bakın Bahçeli ne dedi? "Bu az yeme, çok yeme meselesi değildir." Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yediniz ama kursağınızda kalacak bu yedikleriniz. Her siyasal kriz çıktığında ya iç mihraklar var, ya dış mihraklar var. Bir de sızma mihraklar var. McKinsey olayı... Anlaşılan damat bu işin için de...

Her sabah zam ile uyanıyor halk. Bugün yine akaryakıta zam yapıldı. Enflasyonun nedeni üzerine araştırma yapıyorlar. Her gün zam yapılan ülkede zaten enflasyon artar. Her faturada en az 4-5 tane vergi var. Bu adaletsizlik ülkeyi topyekün bir adaletsizliğe sürüklüyor.

"HİÇBİR BELEDİYEMİZDE KANITLANMIŞ TEK BİR KURUŞ YOK"

Bizim belediyelerimizle ilgili konuşmaya başladı ya, bizim hiçbir belediyemizde Sayıştay raporlarıyla kanıtlanmış bir tek kuruş yolsuzluk yok. Atadıkları kayyumlarsa yolsuzluğa bulaştı, kayyumu bile görevden almak zorunda kaldı, hırsızlığın boyutuna bakın! Az kaldı. Bütün bu kayyumları, bütün bu coğrafyadan söküp atacağız.

Hayat pahalılığını zabıta ile önlemeye çalışıyorlar. Bir de Ticaret Bakanı var bu ülkede. Bütün bu enflasyonun sebebi 114 firmaymış. Merak ediyorum bu firmalar ne diyecek?
Bütün krizi işçilerin, firmaların üzerine yıkmakla uğraşıyorlar.

Yerel seçimlere 6 aydan az bir süre kaldı. HDP'yi ağızlara dolamaya başladılar. Son gözaltılar da AKP'nin seçim çalışmasıdır. Nasıl seçim çalışması yaptıklarını 24 Haziran'dan çok iyi hatırlıyoruz. Gözaltılar, saldırılar, jandarmalar, valiler... Hepsi yerel seçim çalışmasına dahildir. Erdoğan HDP'yi meşru bir parti olarak görmüyormuş. Görme. Sen meşru musun? Sen ucu ucuna sandıktan çıkmış bir iktidarsın. Seçimlerde hile olduğu ortada. HDP halktır, ve meşruiyetini halktan alıyor. HDP senin gibi meşruiyetini sandık hırsızlarından almıyor.

KAYYIM TEPKİSİ

Erdoğan HDP'yi muhatap almıyormuş. Kim seni mahatap alıyor ki? Bizim muhatabımız Türkiye halklarıdır. Sen kimsin! Biz de seni muhatap almıyoruz. Şimdi de "Bunlar adayları Kandil'de belirlerse kayyum atarız." diyor.

Tehdit, şantaj... Bizim yolumuz faşizme karşı mücadele yolu. Senin ne istediğin önemli değil, halklarımızın ne dediği önemli. Sana papuç bırakmayacağız. 40 yıl boyunca sen boyun eğmiş bir halk gördün mü? Siyasi irademize dün olduğu gibi bugün de sahip çıkmaya devam edeceğiz. Nasıl o barajları yıktıysak, kayyumları da yırtıp atacağız. Sen anca çöpleri toplamaya gelirsin. Bu kayyumları görmezden gelirken büyük bir demokrasi ayıbıyla karşı karşıyalar. Kayyum sadece Van'ın değil, Trakya'nın da sorunu. Gelin yan yana duralım ve hep birlikte bu ceberrut iktidara son verelim. Doğayı beton zihniyetinden kurtarmak için şimdi yan yana gelme zamanı. Kentlerime barışı, demokrasiyi getirme zamanı.