HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin seçim çalışmaları kapsamında İzmir'in Bayraklı ilçesinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 Partisinin seçim stratejisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Temelli, "Bir strateji ortaya koyduk akılları şaştı. Bu ülkede demokrasi ve barışın önünü tıkayarak böyle gelmiş gider diyenlere dedik ki; böyle gelmiş böyle gitmez. Biz birbirimize emanetiz, biz ülkemize hep birlikte sahip çıkacağız" diye konuştu.

Temelli, partisinin kayyım raporunun toplatılmasına ve Zazaca "ye mao" (bizimdir) yazılı afişlerin Mao propagandası sanılarak polislerce toplatılmasına da değindi.

Temelli şu ifadeleri kullandı:

Kars’tan, Amed’den selamlar getirdim sizlere. Tıpkı orada olduğu gibi burada da hep beraber yan yanayız, bir aradayız. Türküyle, Kürdüyle, bu topraklarda yaşayan 72 milletle… Hiçbir yere gitmiyoruz, 31 Mart’ta sandıklara gidiyoruz. Bizi bölmek isteyenlere, bizi ayrıştıranlara, bizi nefretle ağzına alanlara, en güzel cevabı sandıkta veriyoruz. Sandıkta barış diyoruz, demokrasi diyoruz, HDP diyoruz.

Her gün HDP’ye saldırı, her gün nefret söylemi, her gün düşmanlık, her gün ötekileştirme, ne için, üç-beş oy için! Oysa toplumu bölmek ülkeyi bölmektir. Toplumu bölmek ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. İşte bütün dünyada yükselen sağ söylem, yıllardır yükselen ırkçılık bütün dünyaya zulüm ve acı getiriyor. Bütün bu söylemlere karşı hep birlikte karşı çıkmalıyız. Bu nefret söyleminin, bu ırkçılığın karşısında dik durmalıyız.

‘YENİ ZELANDA'DA YAŞANAN OLAY İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ BÜYÜK BİR SUÇTUR’

O yüzden bugün Yeni Zelanda’dan gelen acı haber karşısında bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hep beraber ırkçılığa dur demeliyiz. Yeni Zelanda’da yaşamını yitiren, katledilen 49 insana Allah’tan rahmet, tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum. Tüm insanlık alemine başsağlığı diliyorum. Bu insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Geçmişte olduğu gibi, ırkçılık büyük bir insanlık suçudur ve yine karşımıza çıkmıştır.

‘İNSANLARA İNANÇLARINDAN DOLAYI SALDIRAN ANLAYIŞI KINIYORUZ’

İnsanlara inançlarından dolayı, kutsallarından dolayı saldıran, onları katleden bu anlayışı kınıyoruz. Ve nerede karşımıza çıkarsa çıksın bu anlayışın karşısında mutlaka dik durmalıyız, bu anlayışa asla geçit vermemeliyiz.

‘KÜRT VE ALEVİ DÜŞMANLIĞI İLE BESLENEN İKTİDARLARA 'DUR' DİYECEĞİZ’

Hepimizin değerleri var, kutsalları var, inançları var. Hepsine saygı duymak zorundayız. Çünkü bunlar bizim farklılıklarımızdır. İşte biz bu farklılıklarla beraber büyük bir insanlık alemini var ediyoruz. O yüzden bizim ayrımız gayrımız yoktur. Hani diyorlar ya “Yaradılanı seviyoruz yaradandan ötürü”. İşte biz bunu görmek istiyoruz. Ancak biz her gün nefret ve düşmanlık görüyoruz. Bu topraklarda yaşayan insanlara karşı işlenen bu zulmü görüyoruz. Kürt düşmanlığı ve Alevi düşmanlığı ile beslenen iktidarlar görüyoruz. O yüzden de buna hep birlikte dur diyeceğiz.

‘BURASI BİZİM YURDUMUZ, BURASI BİZİM ORTAK VATANIMIZ’

Bu ülkeden Kürtleri kovmaya kalkanlara, bu ülkedeki Kürtlere terörist diyenlere şimdi dur deme zamanı gelmiştir. Burası bizim yurdumuz, burası bizim ortak vatanımız sen kimi nereden kovuyorsun! Kimin ne haddine! Biz yurdumuzu, ülkemizi, ortak vatanımızı terk etmeyeceğiz ama böyle bir zulüm altında da yaşamak istemiyoruz. Haklarımıza sahip çıkacağız. Bu ülkede demokrasiyi de barışı da hep birlikte inşa edeceğiz. Toplumsal barış olmadan bir ülke olmaz. O yüzden de bu ülkede toplumsal barışı hep birlikte var edeceğiz. Toplumsal barışın önündeki tüm engellere karşı hep birlikte mücadele edeceğiz.

‘LEYLA GÜVEN YOLDAŞIMIZ, BEDENİYLE HUKUK VE ADALET İSTİYOR’

İşte bugün toplumsal barışı zedeleyen, yok sayan; bu ülkeye hukuksuzluğu, adaletsizliği dayatan bu anlayışa karşı 128 gündür direnen, Sevgili Leyla Güven’e de buradan sevgilerimizi, saygılarımızı yollayalım. Sevgili Leyla Güven yoldaşımız, bedeniyle hukuk ve adalet istiyor. Açlık greviyle, bu barışçıl eylemiyle bu ülkedeki tüm halkları barış ve demokrasi mücadelesine davet ediyor. Onunla birlikte bugün cezaevlerinde binlerce yoldaşımız açlık greviyle aynı çağrıyı yeniliyorlar. Strazburg’da, Hewler’de, dünyanın her yerinde demokrasi mücadelesini yükseltiyorlar.

‘İKTİDARIN KEYFİ UYGULAMASI SONUCU MUTLAK TECRİT SÜRÜYOR’

Tek istekleri tecridin sonlanması, mutlak tecridin sonlanması, bu yasadışılığa ve hukuk tanımazlığa son verilmesi. Tüm hükümlülere uygulanan yasanın Sayın Öcalan için de uygulanması isteniyor. Tecrit sonlansın isteniyor. Bugün ailesi ve avukatlarıyla düzenli görüşmesinin önünde hiçbir engel yokken bu iktidarın keyfi uygulaması sonucunda mutlak tecrit sürüyor. Ülkede hukuksuzluk ve adaletsizlik dalga dalga yayılıyor.

‘HİÇBİR ARKADAŞIMIZIN YAŞAMINI YİTİRMESİNİ İSTEMİYORUZ’

4 yıl önce de söylemiştik; demiştik ki siz bu tecridi hayata geçirir ve uygularsanız bu ülkeyi adaletsizliğe, hukuksuzluğa sürüklersiniz. Nitekim de öyle oldu. O yüzden de Adalet Bakanı’na bir kez daha çağrı yapıyorum; bir an önce bu mutlak tecride son verin. Hiçbir arkadaşımızın yaşamını yitirmesini istemiyoruz.

‘BİRÇOK ARKADAŞIMIZ ÖLÜM SINIRINDA’

Van cezaevinde Şahin Öncü arkadaşımız artık ölüm riski ile yüz yüze gelmiştir. Şahin gibi birçok arkadaşımız şu anda bu sınırdadır. Hiçbir arkadaşımızı kaybetmek istemiyoruz. O yüzden de yetkililer bir an önce harekete geçmeli, yasanın gereği yapılmalı. Bu bir siyaset mevzusu değildir, seçim mevzusu değildir. Bu meşru bir taleptir, haklı bir taleptir. Adalet Bakanlığı yasanın gereğini bir an önce hayata geçirmelidir.

‘BU ÜLKEDE BEKA SORUNU OLAN SADECE İKİ KİŞİ VAR’

Bu hukuksuzluktan ve adaletsizlikten beslenen; bu şekilde iktidarını devam ettirmek isteyen bu tekçi anlayış ülkeyi ayrıştırıyor bölüyor, insanları birbirine düşman ediyor. Bunu yaparken de sürekli toplumu tehdit ediyor, sürekli topluma ve insanlara dönüp 'Beka sorunu var' diyor. Sizin beka sorununuz var mı? Ben hiçbir yerde 'Benim beka sorunum var' diyen kimseye rastlamadım. İki kişi var; bu iki ortak beka sorunu var diyerek bu ülkeye kötülük yapmaya devam ediyor. Bu ülkenin beka sorunu yok. Bu ülkenin işsizlik sorunu, yoksulluk sorunu var. Geçim sorunu var. İşsizler elini kaldırsın. İşte sorun budur. İşsizlik ve yoksulluk sorunu var bu ülkede.

‘NE BEKA SORUNU, ZULÜM VAR ZULÜM’

Bakın bugün İzmir metrosunda iki işçi arkadaşımızın cansız bedenleri çıkarıldı, yaşamlarını yitirdiler. İş cinayetlerine kurban gittiler. İkisi de emeklilik yaşında. Bugün ikisi de emekliliklerini huzur içinde yaşayacakken çalışmak zorunda oldukları için, geçim sıkıntısı içinde oldukları için metro inşaatında hayatlarını yitirdiler. İşte zulüm budur. Ne beka sorunu, zulüm var zulüm!

‘ÜLKEYİ ŞİRKET GİBİ YÖNETİP KENDİ İKTİDARLARINI DEVAM ETTİRMEK İSTİYORLAR’

Bu ülkede geçim sorunu var. Çiftçiler, esnaf perişan. Türkiye’nin bütün verimli ovaları verimsiz kılınmış. Ekilebilir arazileri kurutulmuş. Esnafın üzerinde vergi yükü ve her yerde yıkım var. Ekonomi çökmüş, ülke büyük bir çöküşe sürükleniyor; bunlar çıkmış beka sorunundan bahsediyor. Bu ülkeyi bir şirket gibi yönetme sevdasındalar. Öyle görüyor. Bütün CEO’ları bakanlıklara atamış, ülkeyi şirket gibi yönetip kendi iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar.

‘HAZİNENİN BAŞINDAKİNİ İKTİSAT FAKÜLTESİNE GÖNDERSEN HOCA DAHA BİRİNCİ SINIFTA KOVAR’

Bakın hazinenin başındakine, ekonomiden anlıyor mu? Anlasa ekonomi bu durumda olur muydu? Ekonomi küçülüyor, bütün makro göstergeler çökmüş, bu çıkmış en kötüsünü geride bıraktık diyor. Dört aydır, her ay bunu söylüyor ve her ay işsizlik artıyor. İşsizlik 13.5  bu resmi rakam. Bağımsız araştırma kurumları işsizlik yüzde 19 diyor; kadın işsizliği yüzde 30, genç işsizliği yüzde 30’u geçmiş, dibi daha görmedik. Daha da kötüye doğru sürükleniyoruz. Neyi geride bıraktık, sen neyi anlıyorsun da konuşuyorsun! Bunu iktisat fakültesine göndersen, hoca daha birinci sınıfta bunu kovar. Bu nasıl iktisat bilgisi? Otel sahibinden Turizm Bakanı, tüccardan Ticaret Bakanı, okul sahibinden Milli Eğitim Bakanı... Sonra ülke çöküyor. E Çöker tabii.

‘BÖYLE ÜLKE YÖNETİLİR Mİ, BURASI ANONİM ŞİRKET Mİ?’

Böyle ülke yönetilir mi? Burası anonim şirket mi? Biz bunu iyileştirmeye çalışırken bunun muhalefetini yaparken, bunlar aldılar bütün ülkeyi çukura sürüklediler. Buradan çıkmak lazım. Buradan çıkmanın yolu, bir arada mücadeleden geçer. Bütün mağdurlar, bütün yoksullar, emekçiler, kadınlar, gençler yan yana gelmeli. Kürdüyle, Türküyle birbirimizin farklılıklarından güç alarak, yan yana gelerek bu zulme hep birlikte son verilmeli. Şimdi bunun zamanı.

"ENKAZ VAR" DİYORLAR, VARSIN OLSUN, BİZİM GÜCÜMÜZ ENKAZI KALDIRMAYA YETER’

Bunun gereği neyse hep birlikte bunu hayata geçirmeliyiz. Tarım sorununu da, esnafın sorununu da, işsizin sorununu da çözeceğiz. Çalışanlar yoksulluktan kurtulacak, alacağı ücretle insanca yaşama koşullarına kavuşacak. Açlık sınırının altındaki ücret politikalarına son vereceğiz. Diyeceksiniz iktidara mı geliyorsunuz? Evet iktidara geliyoruz. Önce yerellerde iktidara geliyoruz. Yerel demokrasi anlayışımızla tüm bu sorunların çözümüne talibiz. Enkaz var diyorlar, varsın olsun. Bizdeki bu güç, her türlü enkazı kaldırmaya yeter.

Bakın taşımalı eğitim vardı, eğitim sistemini çökerttiler. Sonra taşımalı oy başladı. Şimdi sandıkları kaçırıyorlar. İnsanlar sandığa ulaşamasın diye. Biz de dedik ki, o sandıkları nereye götürürseniz götürün, biz o sandıkların peşindeyiz, yakalarız oyumuzu kullanırız ve mutlaka kazanırız!

‘DOĞALGAZSIZ ŞIRNAK'TA TAŞIMA SEÇMENE DOĞALGAZ PROPAGANDASI YAPTI’

Bir de bunların taşımalı mitingi var biliyorsunuz. Taşımalı miting ile kendilerini aldatıyorlar. Artık halkı aldatma aşamasını geçtiler. Şimdi kendilerini aldatma aşamasındalar. Şırnak’a gitmiş - fıkra gibi- diyor ki Şırnaklılara “Doğalgazla iyi ısınıyorsunuz değil mi?” Aşağıdan da diyorlar ki: “Evet”. Şırnak’ta doğalgaz yok ki. Şırnak’ta doğalgaz olmadığını kendi biliyor, fakat aşağıda da Şırnaklı yok. Onlar da nereden geldiyse, doğalgazla ısınıyor tabii, ne desin, iyi ısınıyor musunuz? Evet diyor.

‘31 MART’TA RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN EMEKLİLİK İŞLEMLERİNİ BAŞLATIYORUZ’

Artık bunlar ifşa oldu. Kendilerini aldatmaya devam etsinler. Geçen sefer İzmir’e geldi, “Adnan Menderes Havaalanını ben açtım” dedi. Artık mekanlar da, tarihler de karışıyor. Demek ki siyaseten emekli olma yaşı gelmiş. Biz de 31 Mart’ta Recep Tayyip Erdoğan’ın emeklilik işlemlerini başlatıyoruz.

‘KAYYIM RAPORUMUZU TOPLATARAK SUÇLARINI GİZLEYECEKLERİNİ SANIYORLAR’

Bu zihniyet bu ülkeye kötülük yapmaya devam ediyor. O yüzden de biz bu ülkeyi bu kötülükten, bu utançtan kurtaracağız. Kayyım utancından kurtaracağız. Çünkü kayyım demek zulüm, yolsuzluk, haksızlık demektir; halkın hakkının gaspı demektir. Bunlara son vermek için kayyımları süpürüp atacağız. Kayyım raporu açıkladık. Bugün kayyım raporumuzun toplatılma kararı alınmış. Böylece de suçlarını gizleyeceklerini sanıyorlar. Yaptığınız bütün suçlar ortadadır ve biz bu suçların hesabını mutlaka soracağız.

‘ÇİN MAO AFİŞİNİ YASAKLADIĞINI DUYMASIN’

Afişlere bakmış, o dil bilmez cahil demiş ki: Bunlar Mao’nun propagandasını yapıyor. Zazaca bilmiyor, Kurmanci bilmiyor, okuduğunu da anlamıyor. Kalkmış “Ye mao”yu görmüş, bunlar Mao’nun reklamını yapıyor demiş. Yahu bu nedir? Buna gülsen gülünmez, ağlasan ağlanmaz. Yalnız Çin duymasın! Sen burada Mao’ya bu lafı söylüyorsun, sonra Çin’e gidip kredi istiyorsun. Çin duymasın o krediyi alamazsın. Ülkenin içine sürüklendiği durum bu. Yönetememe hali. Yönetemeyen, baskıyı zulmü artırır. Bunu artırdıkça da aklı karışır bilemez hale gelir.

‘85 MİLYONLUK ÜLKEDE 85 TANE KAMYONLA GIDA SORUNU MU ÇÖZÜLÜR?’

Bugün ne yaptıklarını artık bilemiyorlar. Bilemedikleri için bütün bu sorunları çözmek adına tanzim satışları insanlara çözüm olarak sunuyorlar. 85 milyonluk ülkede 85 tane kamyonla gıda sorunu mu çözülür? Çözülmez, çözülmedi. Bakın gıda fiyatlarındaki artış açıklandı. Yüzde 25, genel enflasyonun bile 5 puan üzerinde. Diyor ki “Türkiye’de 171 tane hal var, bunları kapatıp 35’e indireceğiz”. Yanlışa bakın. Oysa 171 hali, biz 1700 hale çıkaracağız. Halkın halleri ve kooperatifleri haline getireceğiz; insanlar ucuz ve sağlıklı gıdaya ancak buradan ulaşacak. Mahallesine, evine sağlıklı gıdayı ulaştırabilecek. Kooperatiflerle, belediye iktisadi teşekkülleriyle hep beraber sorunlarımıza çözüm üreteceğiz. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız.

‘OYUMUZ NEREDE İSE ORAYA GİDİP OYUMUZU KULLANACAĞIZ’

31 Mart’a çok az kaldı, bugün ayın 15’i. 16 gün sonra sandığa gideceğiz. İrademize, geleceğimize hep birlikte sahip çıkacağız. Müşahit olacağız, hiçbir şekilde irademizin gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Oyu Kars’ta olan, Kars’a gidecek. Oyu Iğdır’da olan Iğdır’a, Hakkari’de olan Hakkari’ye gidecek. Ben gidemiyorum diyen, il ilçe teşkilatlarımıza gelecek, hep beraber gideceğiz ama mutlaka gideceğiz! Oyumuz nerede ise oraya gidip oyumuzu kullanacağız. Böylece İzmir Hakkari’ye, Van İzmir’e, Kars İstanbul’a, Antalya Mersin’e sahip çıkacak.

‘BİR STRATEJİ ORTAYA KOYDUK AKILLARI ŞAŞTI’

Biz birbirimize emanetiz, biz ülkemize hep birlikte sahip çıkacağız. Evet bir strateji ortaya koyduk akılları şaştı; şaşacak tabii! Bu ülkeyi çözümsüz, seçeneksiz bırakmadık. Bu ülkede demokrasi ve barışın önünü tıkayarak böyle gelmiş gider diyenlere dedik ki; böyle gelmiş böyle gitmez.

‘BELEDİYELERDE İKTİDARA GELECEĞİZ VE SORUNLARIMIZI HEP BİRLİKTE ÇÖZECEĞİZ’

Buradan Kars’a, Iğdır’a, Van’a, Hakkari’ye giden arkadaşlarım, giderken yanınızda süpürgeyi eksik etmeyin. Süpürmeye gidiyorsunuz, bunların kırıntısı bile kalmayacak. Ama sadece kayyım atanmışları geri almayacağız, çok daha ötesinde yerel yönetimlerde, belediyelerde iktidara geleceğiz ve sorunlarımızı hep birlikte çözeceğiz. Peki tek başımıza iktidara gelemediğimiz yerlerde Türkiye halkları çözümsüz mü kalsın, seçeneksiz mi kalsın? O yüzden de Türkiye’nin her yerinde demokrasi güçlerine güç katacağız.

‘TÜRKİYE’Yİ DEMOKRATİKLEŞTİRMEK İÇİN YERELLERDEN BAŞLAYARAK İKTİDARA GELECEĞİZ’

AKP-MHP blokunun karşısında demokrasi güçlerinin sandıktan çıkması için üzerimize düşen sorumluluğun gereğini mutlaka yerine getireceğiz. Her yerde dediğimiz gibi dost ve düşman bilsin ki biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız. Belediye meclislerinde yer alarak HDP’nin yerel yönetim anlayışını Türkiye’nin bütün kentlerine taşıyacağız. Ve belediye meclislerini halka açacağız. Yolsuzluk, haksızlık olmasın diye; bu belediyeler halkın belediyeleri olsun diye HDP her yerde iktidara gelecek. İşte yerellerde iktidara geldikten sonra da Türkiye’nin önünü açacağız. Türkiye’yi demokratikleştirmek için yerellerden başlayarak iktidara geleceğiz. O yüzden diyoruz ki İzmir Ya Me Ye.