Radikal yazarı Cengiz Çandar, YPG ve Burak El-Fırat güçlerinin Tel Abyad zaferini ve bu zaferin Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Suriye politikasına" vurduğu 'darbeyi' yazdı. "'IŞİD'le komşuluk' sırasında Akçakale-Tel Abyad sınırını açık tutan ama, Tel Abyad'a hükmeden Kürtler olunca 'sınırda tehdit' algılamasına kapılan 'Erdoğan-Davutoğlu çizgisi'nin 'Suriye politikası' yenilgi üzerine yenilgiye uğruyor," diyen Çandar, Akçakale'nin Tel Abyad’daki IŞİD’in “destek üssü” gibi çalıştığını savundu.

"Erdoğan ile Davutoğlu’nun 'Kürt karşıtı ve fiiliyatta IŞİD yanlısı' Suriye politikası, Tel Abyad’ın 'düşmesi'yle çökmüştür," diyen Çandar'ın yazısının bir bölümü şöyle:

[...]“IŞİD’le komşuluk” sırasında Akçakale-Tel Abyad sınırını açık tutan ama, Tel Abyad’a hükmeden Kürtler olunca “sınırda tehdit” algılamasına kapılan “Erdoğan-Davutoğlu çizgisi”nin “Suriye politikası” yenilgi üzerine yenilgiye uğruyor.

Murat Karayılan, 22 Eylül’de Kobani’nin düşeceği sanılırken, Tayyip Erdoğan bunu “müjde” gibi yayarken; “Kobani değil, Tel Abyad düşecek” dediği vakit, çok kişi buna burun kıvırmıştı. Ama onun dediği gerçekleşti.

Tel Abyad’dan IŞİD’in uzaklaştırılmasıyla, Cezire ve Kobani Kürt kantonları arasındaki coğrafi kesinti de giderilmiş oluyor. Ve Türkiye,  sınırlarının dibinde 200 kilometre uzunluğunda bir hatta, HDP’yi destekleyen ve HDP’nin de desteğini alan PYD’nin ağır bastığı bir “Kürt yönetimi” ile “komşu” oluyor.

Tayyip Erdoğan, “Kuzey Suriye’de böyle bir oluşuma izin verilmeyeceğini” bir süre önce söylemişti. Şimdi 7 Haziran’da, başta Kobani’ye yönelik tavrı nedeniyle, hem Türkiye’nin Kürt halkının neredeyse tümünü, hem de seçimi kaybetti. 7 Haziran, Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin kaderi üzerindeki tek başına vereceği kararların önüne set çekti. 7 Haziran’dan bir hafta sonra ise, Erdoğan’ın Kuzey Suriye’deki hesapları da şaştı.

Suriye’de gelinen noktanın, en az onun kadar sorumlusu Ahmet Davutoğlu. Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin izlediği Suriye politikasına, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı sırasında çok ağır nitelemelerle karşı çıktığını Ahmet Sever’in kitabı sayesinde kamuoyu şimdi öğrenmiş bulunuyor.

Erdoğan ile Davutoğlu’nun “Kürt karşıtı ve fiiliyatta IŞİD yanlısı” Suriye politikası, Tel Abyad’ın “düşmesi”yle çökmüştür.

AKP ile koalisyon yapılmasını tasavvur edenlerin, kafasında acaba nasıl bir “Suriye politikası” vardır?

“Gelin sizinle beraber olalım, şu şu bakanlıkları paylaşalım” diye kapılarını çalması halinde Davutoğlu’na ne soracaklar, ne söyleyeceklerdir?

7 Haziran’dan ve Tel Abyad’ın IŞİD’in elinden alınmasından sonra hayat, AKP ve kör yandaşları için daha da zor.

Çok zor…

Yazının tamamı için tıklayınız.