Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Tayip Temel, Meclis Genel Kurulu’nda 2020 yılı bütçe görüşmelerinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kürt sorunu ve demokrasi sorunu çözülmeden bu ülkede hiçbir sorun çözülemez. Bu sorunu çözmeden darbe mekanizmalarından kurtulamazsınız” ifadelerini kullanan Temelli, “ Kürt sorunu yıllardır siyaset aklında devlet aklında çözüm için bir muhatap arıyor ama maalesef bir muhatap bulamıyor. 26 yıl geçmiş ama devlet aklı bir aşamayı kat etmemiş. Aynı yerdeyiz. Yıllardır Kürt sorununa çözüm bulmak için ateşkes, çatışmasızlık ve gerilme süreçlerine komple, darbe, OHAL ve tecritle cevap verenler kimler? Çatışma ortamının bitmesini istemeyen klikler kimler? Cevap çok basit. Barıştan korkanlar, savaş ve çatışmadan beslenenler” dedi.

İktidarın iç ve dış politikalarını eleştiren Temel, Ortadoğu’da yaşanan savaştan etkilenen ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini ifade ederek, “Yaşanan savaş neticesinde Arap sahasındaki birçok ulus devlet diktatörlüğünün yıkıldığı büyük Arap güçlerinin çeşitli biçimlerde parçalandığını görüyoruz. Bu çerçevede Irak ve Suriye ulus devlet sistemlerinin iyice darbelenip, zayıfladığı, istendiği zaman gerektiği kadar parçalara bölünecek bir konuma getirildikleri ortadadır” dedi.

 ‘ROJAVA’YA SALDIRILAR’

Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye düzenlediği opersyonu değerlendiren Temel, “Bu saldırıları boşa çıkarmanın yolu iktidarın yaptığı gibi milliyetçiliği kışkırtmak değil, halkların birbirleriyle ortak yaşam ilkesini güçlendirmektir. Küresel sermayenin Rojava modeline düşmanlığının esasında da burada ortaya çıkıyor. 9 Ekim günü halkın yüzde 80’inin karşı olduğu ancak iktidar ve destekçilerinin aldığı kararla, halkların bir arada yaşadığı Rojava’ya yönelik saldırının amacının Kürt düşmanlığının olmadığını anlatmaya çalışıyor iktidar. Peşinen söylemeliyim ki Rojava’ya yönelik saldırıların sadece iktidarın marifetiyle olmadığını biliyoruz. Gerçek olan iktidar aklının böyle bir hamleyle yönlendirilmesi tahrik edilerek hatta zorlanarak bu planın içine sokulmasıdır” şeklinde konuştu.

‘ABD TASARILARINA AKIL YÜRÜTMEKTE ZORLANIYOR’

Temel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Söz konusu saldırının Trump ve Putin yönetiminin ortak planı ile gerçekleştiği onların desteklediği yürüttüğü açıktır. Sizin Kürt düşmanlığınızı bilen ve bunu kaşıyan uluslararası güçler, sizi Kürtlere karşı kışkırtırken emin olun ki yeni tuzaklar kurmaya da çalışacaklar. Unutmayın karşınızdaki güçler, çıkar mücadelesi yürüten baskı ve sömürü güçleridir. Varlıkları hileye, baskıya ve katliama dayanmaktadır. Oysa iktidar bu planı Kürt karşıtlığı özelliğine dayandırarak kendisine bir karanlık öyküsü yaratmaya ve ömrünü uzatmaya çalışıyor. Ancak ABD’nin onayladığı tasarılara dair ise akıl yürütmekte zorlanıyor.

‘TÜRKİYE ÇATIŞMALARA DOĞRUDAN DAHİL EDİLMİŞTİR’

ABD ve Rusya arasında bazı çıkar çelişkileri bulunsa da 17 ve 22 Ekim anlaşmaları gösterdi ki aslında Suriye’de olan bitenlerin çoğunda ABD ve Rusya yönetimlerinin belli bir ittifak düzeyi var. Emperyalist güçler Arap sahasında 30 yıldır yaptıkları müdahalelerin sonuçları ortadadır. Giderek müdahalenin yönünün diğer ülkelere kaydığını önümüzdeki süreçte daha çok çatışmaların geliştirileceği görülüyor.

Bu kapsamda AKP iktidarının 2016’dan bu yana Kuzey ve Doğu Suriye özerk bölgesine dönük karşıtlığının adım adım geliştirilmesinin ardından Türkiye’nin Ortadoğu’da kullanılması ve küresel sermayenin sisteminin denetiminin altına alınması daha fazla içine çekilmesi açıktır. Artık söz konusu çelişki ve çatışmalara Türkiye doğrudan dahil edilmiştir.

Sizleri yakın tarihe götürmek istiyorum. “Bu savaşa son verip masaya oturalım. Türk yetkilerinin durumu gözden geçirmeye ihtiyaçları olduğuna inanıyorum. Biz siyaset yapmak istiyoruz” bu cümleler nereden biliyor musunuz? 19 Mart 1993’te ilk çatışmasızlığın başlangıç sözlerinin okudum size. Bu sözlerin üzerine ne eklenebilir? Hiçbir şey. “Bizim için onurlu barış ve demokratik siyaset tarzı esastır. Kürtlere yer açmaya çalışıyorum. Gelin Kürt sorununu çözelim. Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldıracağım. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlette aklını ve devlet aklının gereğini yapmak zorunda.”

26 yıl sonra aynı kişiden yani bugün hukuk dışı bir tecrit altında tutulan Sayın Öcalan’dan çözüm kararlılığını ifade eden cümleler görüyoruz. Kürt sorunu yıllardır siyaset aklında devlet aklında çözüm için bir muhatap arıyor ama maalesef bir muhatap bulamıyor. 26 yıl geçmiş ama devlet aklı bir aşamayı kat etmemiş. Aynı yerdeyiz. Yıllardır Kürt sorununa çözüm bulmak için ateşkes, çatışmasızlık ve gerilme süreçlerine komple, darbe, OHAL ve tecritle cevap verenler kimler? Çatışma ortamının bitmesini istemeyen klikler kimler? Cevap çok basit. Barıştan korkanlar, savaş ve çatışmadan beslenenler.

‘BOYUN EĞECEK TEK BİR KÜRT BULAMAZSINIZ’

Kürt sorunu ve demokrasi sorunu çözülmeden bu ülkede hiçbir sorun çözülemez. Bu sorunu çözmeden darbe mekanizmalarından kurtulamazsınız. Bu sorun orta yerde durdukça bir taşı yerinden kıpırdatamazsınız. Tercih ettiğiniz tek şey çatışma siyasetidir. Güvenlikçi siyasete sarıldıkça toplumun güvenini kaybediyorsunuz. Kürt sorunu ile yüzleşmek yerine Somali’den girip Rusya’dan çıkıyor, Rusya’dan yol alıp Amerika kıtalarına girip Kürtlerin kazanımını yok etmek için mesai yapıyorsunuz. Kürtlerin sorunun Kürtlerle konuşarak çözmeyi tercih etmiyorsunuz.

Kürtleri yüzyıldır mahkum ettiğiniz statüsüzlüğü sürdüremezsiniz. Kayyumla, tehditle, baskınlar, tutuklamayla sonuç alamayacaksınız. Cenazelerimize insanlık dışı hukuk dışı uygulamaları reva görebilir, ölü bedenler anne duasından mahrum bırakılabilir fakat bunları yapanlar bu halka asla diz çöktüremeyecektir.  Bizi dilsiz, siyasetsiz, kimliksiz bırakamazsınız, varlıklarını inkar ettiğinizde boyun eğecek tek bir Kürt bulamayacaksınız.  Bu gerçek bizim icadımız değil, tarihin göstergesidir.

‘İKTİDARIN UYKULARINI KAÇIRAN HDP VAR’

Çizdiğim kara tablonun içerisinde bu ülkede umutsuzluğu yer yok. Çünkü bütün saldırılara rağmen engelleri aşan, mücadelesiyle iktidarın uykusun kaçıran HDP var. Partimize yönelik baskıların yüzde 1’ini iktidar partisine uygulasalar herhangi bir partiye uygulasalar iki günde darmadağın olur. HDP tekçi rejimin öncelikli hedefidir. Ama unutulan şey şu; HDP devrimci mücadele geçmişi ile zorbalığa karşı bağışıklığı, gücü ve kuvveti olan bir partidir.”

TEMEL'İN KONUŞMASI SONRASI TARTIŞMA

Temel’in kürsüde yaptığı konuşma sonrası tartışma çıktı. İktidarın Kürt sorununun çözümsüzlüğü ile iktidarın dış politikalarını eleştiren Temel’in konuşması sık sık AKP’liler tarafından bölündü. Temel konuştuğu AKP Amasya Milletvekili Hasan Çilez, Temel’e, “ Bu yazdıklarını kim yazdı” diye karşılık verince Temel de, “Senin boyun kadar kitap yazdım” şeklinde karşılık verdi.

Temel, ardından “HDP ve temsil ettiği siyaset olduğu müddetçe faşizm başarıya ulaşamayacaktır” dedi.

HDP’LİLER  PROTESTO ETTİ

AKP Grup Başkanvekili Muhammet Akbaşoğlu’nun Temel’in kürsüde olduğu sırada konuşması üzerine HDP’liler durumu masalara vurarak protesto etti.

Bunun üzerine Genel Kurul’u yöneten Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, oturuma 10 dakika ara verdi.

AKP: ABD- RUSYA’YA RAĞMEN

Aranın ardından AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, söz alarak, “Konuşmacı, ayrıştırıcı, öteki bir dil üzerinden Kürtlere düşmanlık yapıldığı yönünde gerçek dışı beyanlarda bulundu. AKP Kürtlerin düşmanı değil, dostudur. Türkiye Amerika ve Rusya’ya rağmen Barış Pınarı operasyonunu yaptı” dedi.

MHP Grup Başkanvekili Levent Bülbül de söz alarak, “Türkiye'de bu noktada bir kardeşlik, hukuk, adalet, demokrasi gibi birtakım taleplerin bu şekilde, bu anlayış tarafından dile getirilmesi son derece acıdır. Yani şehirleri cephanelik hâline getiren, kundaktaki bebekleri katletmekten en ufak hicap duymayan, bunları çok büyük bir rahatlıkla yapan, el yapımı patlayıcılarla, Türk-Kürt ayrımı gözetmeksizin o patlayıcıları memleketin, şehirlerin en kalabalık yerlerinde patlatmak suretiyle insanlarımızın katline sebep olan terör örgütüne karşı ve bu ölümlere, bu katledilişlere karşı hiçbir ses çıkarmadan, bu tarz taleplerle, çok insancıl, , sevgi, birlik, kardeşlik mesajlarının verilmesi birbiriyle bağdaşır hususlar değildir” dedi.

OLUÇ: SİYASİ BİR ANALİZ

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, söz alarak şöyle konuştu:

“Güncel bir şey yaşıyoruz bir taraftan; işte, Kuzeydoğu Suriye meselesi ve Suriye'de kaç yıldır yaşanan iç savaş vesaire. Şimdi, tarihin şu anını yaşadığımız için, elbette ki birçok tartışmalı konu var. Amerika ile Rusya'dan -ki büyük küresel güçlerdir- Orta Doğu'da çok uzun yıllardır çalışma yapan, kendi çıkarları doğrultusunda çeşitli ülkelerin politikalarını doğrudan etkileyen, ortalığı karıştıran, Orta Doğu'da kendi çıkarları doğrultusunda, halkların birbirine düşürülmesi konusunda çok mahir olan güçlerden söz ediyoruz. Dolayısıyla, hatibimizin analizi siyasi bir analizdir.  Tarih, önümüzdeki dönem, önümüzde yaşayacağımız birkaç yıl, belki birkaç yıla bile kalmaz, bunun böyle olup olmadığını bize gösterir.

Yani beğenmiyor olabilirsiniz fakat biz ‘hukuk’, ‘adalet’, ‘insan hakları’, ‘demokrasi’, ‘barış’ gibi kavramlara inatla sahip çıkmaya devam edeceğiz.  Yani bir diyaloğun, bir müzakerenin, karşılıklı konuşmanın, konuşarak bir sorunu çözmenin yollarını hep beraber bulmamız gerekiyor. Bu bir kere 2014-2015 yıllarında denendi, bir mesafe kat edildi, Dolmabahçe Mutabakatı'na kadar gelindi ama sonuç alınamadı. Bunu denemekten asla vazgeçmemek gerekiyor. Bizim hatibimizin de, partimizin de söylediği esas itibarıyla budur.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı