Kürt siyasetçi ve yazar Tarık Ziya Ekinci, kendisine “demokratım” diyen herkesin AKP’nin ülkeyi tek adam rejimine sürüklediği gerçeğini görerek HDP’nin yanında yer alması gerektiğini söyledi. 
 
Deneyimli Kürt siyasetçi-yazar Tarık Ziya Ekinci, erken seçime ilişkin Mezopotamya Ajansı'ndan Sadiye Eser'in sorularını yanıtladı.

Ekinci, ittifak kuran partilerin HDP'yi dışlayarak AKP'nin tuzağına düştüğünü söyledi

Eser'in Tarık Ziya Ekinci ile ropörtajının bir bölümü şöyle:
 
AKP ve MHP’nin yanında CHP-İYİ Parti-SP-DP kendi aralarında bir ittifak oluşturdu. HDP yine ittifak dışında bırakıldı. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
 
Başından beri yüzde 10 barajının devam ettirilmesinin tek nedeni HDP idi. Bu ittifak kararı alındığı zaman kafada bu hesap vardı. Diğer partilere ‘HDP ile iş birliği yapıyor, Kürtlerle iş birliği yapıyor, Türkiye’nin milli birliğine karşı siyasi partilerdir’ diye amansız bir propaganda yürüterek baskı altına tutulacaktı ve HDP ile ittifak kurmalarını engelleyecekti. Bunu gayet iyi biliyordu. Hiç kimse AKP’nin elindeki devlet imkânlarını kullanarak yaptığı propagandayı aşacak güçte değil. Eğer HDP’yi kendi aralarına alsaydılar veya alma cesaretinde bulunabilseydiler, açıktan bunları karşılarına alacaklardı. İşte ‘Vatan hainidir, bölücüdür, bölücülerle iş birliği yaptılar, amaçları Türkiye’yi bölmektir. Zaten başından beri belliydi Cumhuriyet Halk Partisi bölücü bir partidir’ diye böyle korkunç bir propagandayla diskalifiye ederek, seçimlerde zor duruma sokacaktı. 
 
Diğer partiler için de aynı şeyi yapacaktı. Onun için barajı kaldırmadı. Çok iyi biliyordu ki barajdan zarar görmemek için diğer partilerde aralarında ittifak yapacaklar ve bu ittifaka da HDP’yi almayacaklar. "HDP elimde kapalı bir keklik gibi kalacak ve ben HDP’yi JÖH ve PÖH’lerle ezeceğim. Köylerde baskı yapacağım ve barajın altında düşüreceğim. Barajın altına düştükten sonra da Kürt bölgesindeki 80 milletvekili benim cebime girecek" diye düşünüyor. Çünkü bölgede HDP ve AKP’den başka oy alan parti yok. 
 
Birinci parti eğer seçimi kaybederse yani barajın altında kalırsa milletvekillerinin tümü ikinci partiye gider. Hiç hak etmediği halde, oy almadığı halde bütün milletvekilleri oraya gidecek. Bu hesap yapılmıştı ve bu hesaba göre de sözüne ettiğim ittifakı kuran, yani karşı ittifakı kuran partilerde bu tuzağa düştü ve HDP’yi almadılar. Görelim bakalım seçim sonuçları ne olacak, ne ölçüde baskı yapacaklar.
 
Bu noktada Türkiye’deki sol, sosyalist ve demokratlara nasıl bir görev düşüyor?
 

Asıl iş Türkiye’nin "demokratım" diyen solcularına ve demokratlarına kalmıştır. Demokrasi cephesi etkin biçimde HDP’nin yanında yer alırsa ve Türkiye demokrasi cephesini güçlendirebilirlerse HDP’e barajı aşar ve bunların kurduğu tuzak bozulur. Ama bunu yapamazlarsa, HDP’yi tek başına bırakırlarsa, Türkiye demokrasi güçleri de kaybeder. Türkiye demokrasisi de kaybedecektir. Türkiye’de ‘demokratım’ diyen bir insanın bu gerçeği görmesi ve bugün HDP’nin yanında yer alması gerekir.
 
 Bu şartlarda sizce HDP’nin seçimlerde nasıl bir yol izlemesi gerekir?

 
HDP açıkça bu politikayı teşhir edecek, anlatacak. Neden yüzde 10 barajı kaldırılmadı. Neden yüzde 10 barajı sadece ittifak yapan partiler için işlemeyecekte bu ittifaka katılmayan partiler için işleyecek? Bunun amacı neydi? Bunun amacı HDP’yi tasfiye etmek. Zaten HDP’yi fiili olarak tasfiye planı başlamış, 12 milletvekili parlamentodan atıldı. Şimdi Hakkâri milletvekiline (Abdullah Zeydan) ceza verildi. O da dâhil olacak ve 13 milletvekili atılmış olacak. Geri kalan milletvekillerinin birçoğu hakkında zaten davalar devam ediyor. Mahkûmiyet kararı çıktıkça bunları da atacaklar ve öyle bir hale gelecek ki belki önümüzdeki seçimlere varıncaya kadar seçim gününe kadar HDP’nin milletvekillerinin büyük bir kısmı kampanya dışı kalacak. Belki seçimlerde aday olsalar bile zor duruma düşecekler. Amaç HDP’yi tasfiye etmektir.
 
HDP neden tasfiye edilmek isteniyor?
 

Çünkü HDP izlediği politikayla Türkiye’de bugün burjuvaziyi temsil eden partilerin izledikleri politikalar karşısında tek alternatiftir. Bunu çıkardığınız zaman Türkiye’de diğer partiler birbirine eşit, aynı düşüncede, aynı fikirde olan, aynı ideolojiyi benimseyen partiler olur. İsimleri farklı partilerdir ama düzen karşıtı olan bu partilere karşı olan farklı bir görüş getiren, insan haklarına saygılı, kadın erkek eşitliğine saygılı, gerçek anlamda bir demokrasiyi kurmak isteyen siyasi parti olması açısından rejimin tek alternatifidir. Onun için rejim buna karşıdır. Yalnız AKP değil. Rejimin tümü karşıdır. Ordusuyla, derin devletiyle karşıdır ve tasfiye etmek düşüncesindeler.
 
Bu politikalar nasıl boşa çıkarılabilinir?
 
HDP bunun karşısında direnmek, güçlenmek diğer Kürt partileriyle iş birliği yapmak, onlarla aynı safta kalmak ve Türkiye’nin sol güçlerini toplamak zorundadır. Böyle bir politika izlediği takdirde başarılı olabilir. Türkiye’nin sol güçleri ve Kürt özgürlük hareketi birleşirse, Türkiye’de etkin bir alternatif hareket yaratılabilir. Bu etkin hareket önümüzdeki yıllarda pekâlâ Türkiye’nin iktidarını alabilir. Çünkü ortam ona müsait. Çünkü izlenen dış politika, yapılan hamasi konuşmalar, ecdat hatıratı ve ecdadın sahip olduğu toprakları kazanmak gibi dış politika maceraları yavaş yavaş bunları Türkiye’de etkisiz hale getirecektir. 
 
Eğer HDP ciddi bir politika izleyebilirse ve Kürtçülük damgasını üzerinden atabilir, sadece bölgenin, Kürtlerin partisi olmadığını bir Türkiye partisi haline gelebileceğini, Türkiye’nin bütün sorunlarıyla ilgilenmek gibi bir görevi olduğunu, yalnız Kürt meselesini çözmek için ortaya çıkan bir parti olmadığını anlatabilir ve bu konuda solu da ikna ederek yanına çekebilirse, Türkiye’nin ikinci büyük partisi olmaya adaydır. Daha sonra da iktidara aday bir parti olacaktır.
 
Kimi Kürt partileri de bir araya gelerek ittifak kurma kararı aldı. Sizce böyle bir süreçte Kürt partilerinin yan yana gelmesi ne ifade ediyor? 
 
Bu çok akıllıca bir tutumdur. Kürt partilerinin seçimlere katılması, 3 oy 5 oy almasının bir anlamı yok. Bugün en güçlü hareket olarak Kürt özgürlük hareketini temsil eden HDP’dir. Dolayısıyla onunla iş birliği yapmak ve aralarında yetkin olan şahsiyetleri aday yapmak, Meclise sokmak önemlidir. Sonra isterlerse kendi politikalarını yürütürler. O sorun değil, ama önemli olan bugünkü durumda, koşullarda devleti temsil eden gücün ve derin devletin Kürt siyasi hareketini tasfiye etmeye hatta artık 1930’lara dönmeyi, Mustafa Kemal dönemine dönmeyi ve "Kürt yoktur" politikasına dönük adım atıyor olmasıdır. Gidiş, o gidiştir. Buna karşı uyanık olmak, buna karşı iş birliği yapmak, Türkiye’de demokrasiyi derinleştirmek, güçlendirmek ve evrensel boyutlarda bir demokrasi yerleştirmek, hukukun üstünlüğünü bağlı bir demokrasi kurmaktır. Bunu yapamadığımız takdirde her zaman ezilmemiz mükedderdir. Demokrasiden uzak kalan bir siyasi partiyle iş birliği yaparak Türkiye’de Kürt sorununu çözmek mümkün değildir. Ne vaat ederlerse etsinle, ne söz verirlerse versinler ‘Türkiye’de biz demokrasiyi kuracağız’ demedikten sonra demokrasiyi Anayasa’nın bütün maddelerinde ve tutarlı olarak oluşturmadan bir vaade inanmamak lazımdır. 
 
Kürt hareketi, Türkiye’nin demokratikleşmesiyle paralel giden bir harekettir. Burada Kürtlerin özgürleşebilmesi Türkiye’de köklü bir demokrasinin kurulup, derinleşmesiyle mümkündür. Başka çözüm yolu yoktur.
 
Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
HDP’de Selahattin Demirtaş’ın aday olması şarttı. Ona yapılanların haksız olduğunu göstermek bakımından aday olması şarttı. Selahattin’in alacağı her oy, demokrasiye verilen bir oy olacak. Eğer bu oyların sayısı biraz yüksek çıkıyorsa, diyelim yüzde 30’ları bulursa, ikinci, üçüncü aday olabiliyorsa o zaman Türkiye’de demokratikleşmenin olabileceğine inanmak ve umutlu olmak lazım. Ama Selahattin oy alamazsa ya da çok az bir oyla seçimi bitirirse o zaman ben Türkiye’den umudumu keserim. Türkiye’nin demokrasisi açısından Demirtaş'ın aday olması, kendisine yapılan haksız muamelenin bir yerde yasal olarak protestosudur. Onun için çok isabetlidir. Ve umarım Selahattin çok yüksek bir oy da alacak. Belki ikinci olmazsa üçüncü olabilir. Ve olması da lazımdır. Bunun için çalışalım.