ETHA ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarının verdiği bilgiye göre bu sabah saat 06:30’da, Suruç Katliamı’ndan yaralı olarak kurtulan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi İlke Başak Baydar ve yine SGDF üyesi Şerife Erbay’ın kaldıkları Fikirtepe – İstanbul’daki evlerinin mahkeme tarafından verilmiş herhangi bir arama izni olmayan özel harekat polisleri tarafından uzun namlulu silahlarla basıldı. SGDF'lilerin bu keyfi baskına itiraz etmeleri üzerine evde bulunan herkesi bir odaya kilitleyip yanlarında kimse olmadan arama işlemi gerçekleştiren polis herhangi bir gözaltı işlemi yapmadı. Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarının hemen olay yerine gelmesi sonucunda polisin, 2 gün önce eve geldiği iddia edilen bir kombi tamircisinin "evde molotof yapılıyor" dediği bir e-mail ihbarı üzerine bu baskını düzenlediği ancak bunun bir mahkeme kararına dayanmadığı, polisin elinde sadece cumhuriyet savcısının "işlem uygundur" üst yazısı yazdığı bir arama talep belgesi olduğu açığa çıktı. Yaralı SGDF üyeleri bu ihbarın bir düzmece olduğunu zira katliamdan beri eve uğrayamadıklarını, sadece son iki gündür evde kaldıklarını, bu süreç zarfında da hiçbir kombi tamircisinin eve gelmediğini belirttiler.
ÖLMEDİKLERİ İÇİN CEZALANDIRILIYORLAR MI?
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, bu haber üzerine Suruç Katliamı'nı gerçekleştirenler hakkında henüz bir işlem yapılmamışken katliamdan yaralı kurtulan SGDF'lilere yönelik bu mesnetsiz uygulamanın nedenlerini, arama işlemi sırasında yaşanan hukuksuzlukları ve kamuoyunda "Yeni İç Güvenlik Yasası" olarak da bilinen 6638 no'lu kanununa dayanarak gerçekleştirilen diğer keyfi uygulamarla ilgili hazırladığı soru önergesini İçişleri Bakanı'nca yanıtlanması talebiyle meclis başkanlığına iletti.
Önergede son haftalarda yükseltilen savaş konsepti nedeniyle devrimci, demokrat ve yurtsever parti ve örgütlere yönelik şiddet ve gözaltıların arttığı tespiti yapılırken, SGDF'lilerin potansiyel suçlu olarak görülüp görülmediği ve katliamdan yaralı olarak kurtulanların neden cezalandırıldıkları da soruldu.
Meral Danış Beştaş, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk'e su soruları yönetti:
1) Suruç Katliamı ile ilgili zanlılara ve onların bağlantılarına dair henüz herhangi bir işlem yapılmamışken ve soruşturmaya gizlilik kararı getirilmişken, katliamdan yaralı olarak kurtulanlara yönelik operasyonların adli ve siyasi amacı nedir? Katliamdan yaralı olarak kurtulanlar ölmedikleri için cezalandırılmakta mıdırlar?
2) SGDF üyesi olmak makul şüphe midir? SGDF üyeleri makul şüpheliler olarak mı görülmektedirler? Evet ise, SGDF üyelerinin hangi faaliyetleri bu makul şüphenin oluşmasına zemin oluşturmaktadır?
3) Arama işlemi sırasında şüphelinin hazır bulunması hakkı neden gasp edilmiştir? Arama işlemi gerçekleştirilirken evde bulunan herkes neden bir odaya kilitlenmiştir?
4) Suruç Katliamı yaralılarının yaşadıkları travma; arkadaşlarını kaybetmelerinin getirdiği derin üzüntü ve katliam öncesinde ve sonrasında güvenlik görevlileri tarafından gördükleri ilgisizlik ve kötü muamelenin kendilerinde yarattığı çekince ve korku düşünüldüğünde özel harekat polisince uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen ve darp, odaya kilitleme, vb. uygulamaların hukuken ve vicdanen doğru ve sağduyulu bir yaklaşım olduğunu düşünüyor musunuz? Evet ise sizce bu insanlık onuru ile bağdaşıyor mu? Hayır ise, bu konuda herhangi bir soruşturma başlatmayı planlıyor musunuz?
5) Kamuoyunda “Yeni İç Güvenlik Yasası” olarak bilinen ve toplumda büyük infiale sebep olan 6638 No’lu kanuna dayanarak gerçekleştirilen diğer keyfi uygulamalarla ilgili herhangi bir inceleme ya da soruşturulma başlatılmış mıdır ya da başlatılacak mıdır?
6) SGDF üyelerine yönelik hukuk dışı ve keyfi uygulamaların sebebi Kobani ile dayanışma mıdır?
7) Katliam soruşturmasında hala tek tutuklama kararı yokken, sağ olarak kurtulanlara yönelik uygulanan baskı yöntemleri, katliamın arkasındakilere güç vermez mi?
(Demokrat Haber)
