İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’den Avrupa’ya geçmeye çalışan mülteci ve sığınmacılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yunanistan güvenlik güçlerince, Avrupa'ya gitmek için sınırda bekleyen göçmenlere gaz ve ses bombaları atılmasına ilişkin konuşan Soylu, "Yunanistan'ın üzerine düşen, sınırlarına gelmiş insanların sığınma taleplerini göç hukuku açısından değerlendirip, koruma sağlanması gerekenleri koruma altına almaktır. Bu süreçte Yunanistan yetkililerini 1951 Cenevre ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri başta olmak üzere temel hukuki metinlere, en önemlisi de insanlığa uygun davranmaya davet ediyoruz" dedi.

Soylu, Türkiye'nin halihazırda 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere yaklaşık 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını hatırlattı.

Türkiye sınırlarından içeri girenlere hukuki çerçevede muamele edildiğini ifade eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu an Edirne sınırında Yunanistan'ın yaptığı gibi sığınma talep edenlere biber gazı atılıp, insanlık dışı muamelede bulunulmamıştır. Suriye krizinin başlangıcından günümüze hem ülkemize sığınan mazlumlara kucak açtık hem de kaçak göç konusunda dünyada eşi olmayan bir mücadele ortaya koyduk. Sadece 2019'da ülkemizde yakalanan kaçak göçmen sayısı 455 bin, sınır dışı sayısı da 104 bin olarak gerçekleşmiştir. Bu süreçte, ülke olarak tüm anlaşma ve mutabakatlara uygun davranılmış ve kaçak göçün yönetilmesi ve engellenmesi için olağanüstü gayret gösterilmiştir."

YUNANİSTAN'A ÇAĞRI

Bakan Süleyman Soylu, göçün engellenmesi amacıyla 18 Mart 2016'da AB ile varılan mutabakata bu süre içerisinde bağlı kalındığını belirterek, şunları söyledi:

"AB ve Yunanistan'ın mutabakatı uygulama ve kaçak göçmenlerin ülkemize iade işlemlerini tamamlamadaki başarısızlıkları sebebiyle yaklaşık 4 yılda ancak 2 bin 94 kaçak göçmen geri alınmış ve amaçlanan caydırıcı etki oluşturulamamıştır. Bu süreçte her fırsatta bizlerin göç alanındaki çalışmalarını eleştiren AB temsilcileri ve yabancı sivil toplum kuruluşlarının, son yaşananlar sonrasında yapmaları gereken Yunanistan sınırına temsilci gönderip göçmenlere yapılan insanlık dışı muameleyi görmeleri ve raporlamalarıdır. İdlib krizinin başlangıcından günümüze kadar çözüm için yaptığımız çağrılara kulak tıkayıp bize daha fazla göçmen almamız yönünde çağrı yapan Birleşmiş Milletler, AB temsilcileri ve yabancı sivil toplum kuruluşlarının aynı çağrıyı Yunan hükümetine yapmamaları samimiyetsizliktir. Yunanistan'ın üzerine düşen, sınırlarına gelmiş insanların sığınma taleplerini göç hukuku açısından değerlendirip, koruma sağlanması gerekenleri koruma altına almaktır. Bu süreçte Yunanistan yetkililerini 1951 Cenevre ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri başta olmak üzere temel hukuki metinlere, en önemlisi de insanlığa uygun davranmaya davet ediyoruz."