Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlarını değerlendirdi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıkların yüzde 99,83'ü açıldı. Geçerli oyların yüzde 51.8'ini alan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı oldu. Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 38,44 alırken HDP adayı Selahatin Demirtaş yüzde 9,76'ya ulaştı.

Sosyalist partilerin bianet'e yaptığı değerlendirme şu şekilde:

Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP): “Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında AKP rejiminin meşruiyet krizi sürüyor. AKP'ye dönük tepkinin teslim alınamadığı bir kez daha ortaya çıkarken, şimdi bu tepkinin örgütlenmesi ve yeni bir cumhuriyet için mücadeleyi yükseltme zamanı.

“Seçimde ortaya çıkan sonuç, AKP öncülüğünde kurulmaya çalışılan gerici rejimin meşruiyet sorunu yaşadığını bir kez daha göstermiştir. Halkın en az yarısının ikna olmadığı bu rejimin, istikrara kavuşması mümkün görünmemektedir. Gezi eylemleriyle başlayan Haziran Direnişi'nin açıkça gösterdiği gibi, halkın büyük bir bölümünün ikna olmadığı 2. Cumhuriyet rejimi, kalıcı bir düzen tesis edememiştir. Bu tablo bu seçimde de değişmemiştir.

"Seçimde; boykot, sandığa gitmeme ya da bilinçli bir tercihin ürünü olan geçersiz oylarla kendini ortaya koyan tepki önemlidir. Yaklaşık 15 milyon yurttaşımız sandığa gitmemiş, 750 bin yurttaşımız geçersiz oy kullanmıştır. Seçime katılım üzerinden yüzde 52, seçmen sayısı üzerinden ise yüzde 37'ye denk düşen bir oy oranı; hırsızlığı, zorbalığı ve emek düşmanlığı tescilli bir kişinin suçlarının üzerini örtmeye yetmeyecek, cumhurbaşkanlığı için gerekli meşruiyeti sağlamayacaktır. İktidar ve devlet olanaklarının tamamını kullanan Recep Tayyip Erdoğan'a halkın yüzde 60'ından fazlası onay vermemiştir. 2. Cumhuriyet rejimi bu zemin üzerinden yol alamaz!

“HDP'nin adayı olan Selahattin Demirtaş, seçimde önemli bir çıkış yapmıştır. Bu çıkışın hangi yönde ilerleyeceği, AKP rejiminin ülke içindeki ve bölgedeki politikalarına karşı köklü bir mücadele sergilenip sergilenmeyeceğiyle ilgilidir. Sosyalistler açısından Türkiyeli bir siyaset, Türkiye'nin gerici, işbirlikçi, özgürlük ve emek düşmanı bir rejime mahkum olmadığı haykırıldığı derecede değer taşır.

“Ülkemizin ve halkımızın bir başkana değil, yeni bir cumhuriyete ihtiyacı var. Bu ülkenin bereketli toprakları, yeni bir cumhuriyeti yaratacak birikime fazlasıyla sahiptir.”

DEMİRTAŞ'IN BAŞARISI DAHA BÜYÜK OLABİLİRDİ

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP): "Erdoğan, adaletsiz ve eşitsiz olmayan bir seçim sonucunda Cumhurbaşkanı oldu. Devletin tüm imkanları seferber edildi. Ele geçirilmiş medyanın ve yandaş anket şirketlerinin manipülasyonları ekranları doldurdu. Erdoğan, her ağzını açtığında etnik, mezhepsel ve cinsiyetçi ayrımcılıkla halkı tehdit etti. Erdoğan bütün bunlara rağmen ancak sınırda ve azınlık oylarıyla seçilebildi. Halkın çoğunluğu Erdoğan’a HAYIR dedi.

"Bu sonuçla Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa da işi hiç de kolay olmayacaktır. Ülkemizin geleceğini tümüyle teslim almaya yönelen politikalarına karşı önemli bir itirazın olduğu bu seçimde de görülmüştür.

"Öte yandan CB seçim sonuçları AKP’yi onun benzeri bir çizgide önleyebileceğini düşünen sağa açılma stratejisinin de iflasını ortaya koymuştur. Bu sonuçlar kriz içerisinde ilerleyen mevcut durumu değiştirmemiştir. Ancak, değişmesi gereken bir durumu açık biçimde ortaya koymuştur. Birleşik bir direniş seçeneğinin yaratılması seçim sonuçlarının da önümüze koyduğu en acil görevdir.

"Selahattin Demirtaş’ın başarısı bu anlamda bir işaret olarak okunabilir. Türkiye’nin bütününe seslenebildiği oranda etki alanını genişleten Selahattin Demirtaş’ın adaylığı tüm muhalefet dinamiklerini de kapsayan daha geniş tabanlı bir ortaklık olarak gelişebilseydi kazanılan başarının çok daha ötesine geçilebileceği görülmüştür."

MİLLİYETÇİ CEPHE YENİLDİ

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP): "Bu sonuç, barış sürecinin ve bu sürecin gerçek sahibi olanların adayı Selahattin Demirtaş'ın zaferidir. Öte yandan bu sonuç, bir dizi milliyetçi, ulusalcı ve faşist partinin ortak adayı İhsanoğlu'nun açık başarısızlığıyla, onu destekleyen partilerin 2014 yerel seçimlerinde aldıkları 20.6 milyon oyun 5 milyon azalmasıyla birlikte düşünüldüğünde, milliyetçi cephenin açık yenilgisi, hatta çöküşü anlamına gelmektedir.

"Erdoğan ise ilk turda cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayan oy oranını yakaladı ama % 51.7 oranında aldığı oy, başkanlık hevesine yolu açan, istediği gibi at koşturmasına imkan tanıyan bir oran değil.

"Milliyetçi cephe yalnızca çatı adayının çöküşüyle değil, aldığı her oy ırkçılığa vurulan bir darbe olan Selahattin Demirtaş'ın yükselişiyle de büyük bir darbe yedi.

"Yıllardır kapatıldığı dört duvar arasında barış için, akan kanın durması için, savaş alanlarında gençlerin ölmesini engellemek ve Kürt sorununun çözümünde demokratik adımların atılmasını sağlamak için mücadele eden Abdullah Öcalan, artık müzakere sürecinde çok daha güçlü. Seçim sürecinde kazanan, aynı zamanda barış için mücadele eden Abdullah Öcalan olmuştur.

"Bugün her kimlikten ve inançtan 4 milyon genci, kadını, emekçiyi, işsizi, LBGTİ bireyi seçim sandığında buluşturan kampanyayı, 2015 genel seçimlerine taşımak için örgütlenmek zorundayız.

"Örgütlenmek zorundayız çünkü Ermeni soykırımıyla hesaplaşmak, çevre katliamını engellemek, çözüm sürecinin Kürt halkının lehine ilerlemesini sağlamak, iş cinayetlerini, kadın cinayetlerini durdurmak, hırsızlığı, yolsuzluğu yargılamak, ırkçılığı ve milliyetçiliği daha da geriletmek için kaybedecek tek bir saniyemiz bile yok."

ERDOĞAN'IN BAŞKANLIK HEDEFİ ZORA GİRDİ

Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP): "Demirtaş seçimin tartışmasız esas kazananıdır. Oylarımız Türkiye ve Küdistan’da ortalama yüzde 50 oranında arttı ve temsil ettiğimiz ilkeler halk tarafından hüsnü kabul gördü.

"Erdoğan geçen yerel seçimde aldığı oya denk bir oy elde etti. İttifak adayı İhsanoğlu ise ittifak güçlerinin oy toplamına dahi erişemedi. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmış olmasının temel sebebi ittifak güçlerinin basiretsizliğidir.

"HDP projesi batıda da güçlü destek gördü. Seçimlerde siyasi demokrasi mücadelesi ekseninde kurulan dil ve propaganda yöntemi, var olan pek çok imkansızlığa rağmen elde ettiğimiz başarının önemli sebebidir. Solun HDP’yi marjinalleştireceğine dair iddialar anlamını yitirdi.

"Seçimlere ön gelen günlerde bizatihi HDP’nin seçime girmesini bile Erdoğan’a destek olmakla özdeş tutan, hatta ikinci turda HDP’nin Erdoğan’ı destekleyeceğini iddia eden, bir uçta CHP’nin bir uçta sol bazı yapıların yer aldığı koalisyon iddialarıyla birlikte çöktü.

"Bu koalisyon seçime gitmeyerek ya da adaylarına oy vermeyerek ilk turda Erdoğan’ı koltuğa taşıdı.Chp’nin sağa açılma politikaları da çökerken, Kürt hareketinin sosyalist solla ittifak politikaları destek gördü. Erdoğan’ın 2015 sonrası başkanlık hedefi zora girmiş, koalisyon hüsrana uğramış durumda. HDP ise güçlenerek ve iddialarıyla yola devam ediyor."