Gündem yoğun; grup toplantılarında ve mecliste vekillerin açıklamaları havalarda uçuşuyor. Peki, özellikle birtakım verilere dayanan bu açıklamaların doğruluğundan ne kadar eminiz? Çoğu zaman, hiç... 

Siyasi hesap verilebilirlik çıtasının epey düşük olduğu Türkiye’de, artık bu iddiaların doğruluğunu denetlemek için bir araya gelmiş bir ekip var: Doğruluk Payı.

Gençlerin siyasal katılımını güçlendirmek için bir sene önce kurulan ‘Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği’nin ilk projesi  “Doğruluk Payı”, ABD’de ortaya çıkmış ‘fact checking’ (doğruluk kontrolü) yöntemini, Türkiye’de istikrarlı bir şekilde devam ettiren tek oluşum.

Kamuya açık kaynaklar aracılığıyla siyasilerin açıklamalarını kontrol etmeye dayanan bu yöntemle, özellikle veriye bağlı iddiaların doğruluğu, TUİK, Dünya Bankası ya da IMF verileri üzerinden kontrol ediliyor. Tabii bu durumda Türkiye’de kamuya açık kaynakların yeterli olup olmadığı sorusu akla geliyor.

Araştırma ekibinden Bengi Cengiz, “Bir veriyi arayıp bulamadığımızda eksikliği fark ediyoruz. Örneğin, kadın cinayetleriyle ilgili Türkiye’de herhangi bir resmi veri yok” diyor. 

Ekibin diğer üyesi Koray Kaplıca ekliyor: “Evet veriler çok şeffaf değil, ama veri dağarcığımızın da çok düşük olduğunu gördük. Tecrübe kazandıktan sonra fark ettik ki, Türkiye’de epey veriye de ulaşmak mümkün.”

Yine de resmî kaynakların şeffaflığı, araştırmada kendine pek de yer bulamıyor. Doğruluk Payı ekibi, yakında bireysel bilgi edinme hakkını da kullanarak, verilerin şeffaflığını denetleyeceklerini belirtiyor.

Doğruluk Payı sitesinde, siyasilerin açıklamalarının doğruluğu 1’den 5’e giden bir skalada araştırılıyor. Bu da aslında Türkiye’nin kendine özgü siyaset kodlarının getirdiği bir zorunluluk olmuş.

Kaplıca, izlenen yolu şöyle özetliyor: “Mesela AKP’li siyasilerin genelde AKP öncesi ve sonrası karşılaştırması oluyor. Başbakan Davutoğlu, ‘Kişi başı gayri safi milli hasıla 19 bin üzerine çıktı’ dedi. IMF verilerine baktığımızda, evet, satın alma gücünde dediği doğru. Ama üç farklı gayri safi hesaplaması var. Yani doğru, ama bağlamına baktığımızda yanıltıcı olabiliyor. Biz de analize bunu ekliyoruz. 1’le 5 arasındaki skalada, aldatmaya yönelik bir şey olduğunda, doğruluk puanını düşürüyoruz. Yanlış değil, ama doğruluktan uzak oluyor.”

Aynı şekilde, açıklamada neden-sonuç ilişkisinde problem olursa da puan kırılıyor. Yani doğruluk kontrolünde verilerin doğruluğunun yanı sıra, tutarlılık ve bağlam da ön planda: “Özellikle Türkiye’de siyasiler bolca veri, istatistiki bilgi kullanıp açıklamalarını etkileyici hâle getirmeye çalışıyorlar. Biz bu rakamların ne anlama geldiğini ve başka rakamlarla bir arada bakıldığında işaret ettiklerinin farklı olup olmadığını göstermeye çalışıyoruz.”

MECLİS'TEKİ PARTİLERİN DOĞRULUK PAYI KARNESİ  

‘Doğruluk Payı’ sitesinde vekillerin açıklamalarına, partilerin sandalye sayıları oranında yer veriliyor. Meclis’te yer alan dört partinin iddialarının doğruluk oranları, genel olarak şöyle:

AKP: Genelde ekonomik veriler üzerinden söylem oluşturuluyor. Verilen sayılar doğru, fakat karşılaştırma yapılan olgular ve bağlam yanlış oluyor. Örneğini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, “2002’den önce 20 bin geniş bant abone sayısı vardı, şimdi 40 buçuk milyon var”  dedi. Doğru, ama zaten dünyada ortalama 100 kat artış var, üstelik bu sayıya mobil kullanıcılar dahil. Bu tür verilerle şaşırtıyorlar. Tam doğru ya da tam yanlış diyemiyoruz, ama yorum yapılacak çok durum çıkıyor.

CHP: Olumsuz istatistik verileri çok kullanılıyor. TUİK, olumsuz bir veri açıkladığında, örneğin enflasyon arttığında, biliyoruz ki Kemal Kılıçdaroğlu bununla ilgili bir açıklama yapacak. Bu veriler, genelde doğru oluyor. Eğitim konusunda, diğer partilere oranla daha çok açıklama yapıyorlar.

MHP: Savunma ve güvenlik konusunda açıklamaları çok, ki bu şaşırtıcı değil. Tarımla ilgili çok açıklamaları var. Genelde milletvekilleri, kendi seçim bölgelerini ilgilendiren konularda konuşuyorlar. Bu açıdan baktığımızda, CHP-AKP arası polemiklere pek girmeyip, yerel açıklamalara yöneliyorlar denebilir.

HDP: Analiz edecek şey bulmakta zorluk çekebiliyoruz. İki nedeni var: Birincisi, HDP’li vekillerin açıklamaları ulusal ajanslara daha az yansıyor, ikincisi de demeçler genelde yorum içeren öznel açıklamalar oluyor. Açıklamalar, daha çok sosyal politikalara dönük. Bir de sadece HDP’li vekillerin gündeme getirdiği, hasta mahkûmların durumu gibi özel konular oluyor. HDP, ayrıca farklı raporları da gündeme getiriyor. Örneğin, polis cinayetleriyle ilgili veride Baran Tursun Vakfı’nın raporunu kullandılar.

Gözde Kazaz / AGOS